İstanbul'da mavi denince, akıllara Bedrettin Dalan gelir. Bedrettin Dalan, Bayburt'un yetişdirdiği en önemli değerlerden biridir. Türkiye'de belediyeciliğin nasıl yapılacağını, hizmetin nasıl yapılacağını, bir şehrin nasıl planlanacağını ilk gösteren kişidir. Birçok belediye başkanının hayalidir, Bedrettin Dalan olmak.
İstanbul'u, İstanbul yapan adamdır Bedrettin Dalan..
"Haliç gözlerimin rengi gibi olacak " Bedrettin Dalan'ın tarihe geçen sözüdür. Haliç, artık özlenen İstanbul mavisine kavuşmıştur.
Proje nasıl yapılır, nasıl hayata geçirlir, nasıl yürekli olunur, herkese gösteren efsane adamdır.
Hiçbir tehdite boyun eğmeyen bir adamdır Bedrettin Dalan.
Bedrettin Dalan, belediye başkanlarının atasıdır. Hayallerindeki adamdır. Gelen belediye başkanları, bir Bedrettin Dalan olmak istemişlerdir.
Bedrettin Dalan, Bayburtludur. Benim gibi....
Bayburtlu olmak budur. Bayburtluysan önce yürekli olacaksın. Korkularını geride bırakacaksın, üç beş tane çakala boyun eğmeyeceksin. Devletini, vatanını, milletini, seveceksin, tek bayrak, tek devlet, tek dil ve Cumhuriyet'e bağlı olacaksın. Bayburtluysan, atana ve vatanına sahip çıkacaksın. Bayburtluysan, ismin ezanla okunur doğduğunda kulağına.
İstanbul, Napolyon'un dediği gibi dünyanın başkentidir. İstanbul'u görmeden ölme diye bir söz vardır.
Bu ülkeyi yönetmek çok kolay aslında, nasıl mı?
Çok kolay, İstanbul gibi..
İstanbul, bütün kimliklerin, dillerin, dinlerin iç içe yaşadığı ve bir aile, bir kimlik oluşturmayı başaran bir şehirdir.
Benim mahallem Fikirtepe'de, Kürt, Laz, Çerkez gibi çok arkadaşlarla beraber büyüdük.Kız alıp vermeler oldu, bir aile olduk. Herkes kendi evinde kendi dilini konuşuyordu, o dillerinde yaşaması gerekli, o diller yok olmamalı ve korunmalı ama biz, bir araya geldiğimizde ,Türkçe konuşuyorduk ve konuşmaktan vazgeçmiyorduk.
Cumhuriyet ve demokrasinin olduğu yerlerde bunların hepsinin rahatlıkla yaşabileceğini biz gördük.
Türkiye'yi yönetmek, İstanbul gibi olmalı, İstanbul aklı ile bu ülke yönetilmeli. İstanbul demek evrensellik demek, tarih demek, ecdat demek.
Bu ülkede herkese yetecek kadar ekmek var. Paylaşmasını bildikten sonra.
İstanbul, insanlara paylaşmayı öğretti. İstanbul insanları eğitti, şehirleşmeyi öğretti. İstanbul, insanlara insanca yaşamayı öğretti. İstanbul,insanalara dünyayı öğretti,bir vizyon verdi.
İstanbulluysan, dünyanın her yerinde saygınlığın vardır..
Bu ülke ne zaman İstanbul gibi olursa ,o zaman düzlüğü çıkacaktır.
İstanbullu olmak,Anadolu kültürünü,İstanbulla birleştirmek ve geliştirmektir.Anadolu kültürünü dünyaya sunmaktır.
İstanbullu olmak,tarihi sırtında taşımaktır.
İstanbul,bir yaşam tarzıdır.
İstanbullu olmayı başarırsak, dünyada sırtımız yere gelmez..
İstanbul mavisi ,bu şiirimi paylaşmak istedim.
Hangi ayrılık güzeldir
Bizde ayrılmayalım
Bu kadar derdin içinde
Böyle savrulmayalım
Yeminle söylüyorum
Senden hiç vazgeçmedim
Unut beni diyorsun ama
Unutmak için sevmedim
İstanbul mavisi gözlerin
Hiç ağlamasın ne olur
Bana ne zaman baksan
Yüreğim yerle bir olur
Hayat gelip geçiyor
Sen bensiz ne yapacaksın
Benim gibi seveni
Sen nerden bulacaksın
İstanbul mavisi gözlerin
Hiç ağlamasın ne olur
Bana ne zaman baksan
Yüreğim yerle bir olur
Cengiz Altınsoy
2'nci şiirim , aslında şarkı sözü diyelim..
Kara geceler
Bu ayrılık bana göre değil
Ben alışkın değilim böyle acılara
Çekmem mümkün değil dayanmam imkansız
Boyun eğemem ben bu sancılara
Dardayım ben şu aralar
Gelde kurtar beni
Sarıl boynuma benim eskisi gibi
Sen olmazsan ben yine ağlayacağım
Yokluğuna nasıl dayanacağım
Kara geceler yine başımda
Kara geceler hep karşımda
Kara geceler göz yaşımda
Gitmiyor hiç
Duruyor baş ucumda
3'üncü şarkı sözüm
Hatıralarım
Yazarım bir kenara yaptıklarını
Okursan anlarsın duygularımı
Beni yalnızlığa mahkum ettin
Gel öde bütün günahlarını
Seni düşünmeden geçmiyor zaman
Ne çok sevmişim seni haberin olsun
Ayrılık çok zor çok ağlıyorum
Ben yenildim bu senin zaferin olsun
Hatıralarım kaldı yarım
Giden günleri benden sayarım
Sana söyleyecek sözüm yok benim
Her gece ben çaresiz böyle ağlarım
Cengiz Altınsoy
Genç yeteneklerden, üniversite öğrencisi, Kocaeli'de okuyor, Yunus Emre Öztürk'ün bu güzel şiirini sizlerle paylaşmak istedim..
Bir anımda değil her anımda sen
Nasıl denir, yarın yokmuşcasına
Tıpkı bir kelebeğin doğuşu
Yarını yokmuşcasına
Ey avare gönlümün sahibi sen
Yeter artık bu ıraklık
Gelsen benimsin gelmesen bendesin
Sonmuş gibi
Haberim gelmezse sana eğer
Dinle kuşları,rüzgarı
Hatta seni anlattığım yıldızları
Sabah hiç olmayacakmış gibi
İyileşmek istemez bazen insan
Onun olmayan birine sahipken
İçinde ona söyleyemediği
Seni seviyorumlar varken
Sahi yeterli mi bi kere söylemek
Anlayacak mı ki bir kerede
Anlamak isteyecek mi
Asıl soru
emanet edilir mi bu kadar yokmuşçasına
Yunus Emre Öztürk