TV8 bu günün kanalı değil. Ama dünü o kadar silikti ve yok hükmündeydi ki, aslında koca bir dünü yok saymak kanalın tarihine haksızlık olmaz. 1999 yılında MNG Medya Grup tarafından hayata geçirilen TV8 2013 yılında Acun Ilıcalı tarafından satın alınıncaya kadar o silik varlığını sürdürdü ve sonunda hiç de sürpriz olmayan bir şekilde el değiştirdi.
TV8’in MNG tarafından satılması sürpriz değildi ancak Acun Ilıcalı tarafından satın alınması tam anlamıyla sürprizdi. Her şeyi bilen medya yazıcıları o günlerde peş peşe analizler patlatıyor ve Acun Ilıcalı’ya bıkmadan akıl veriyorlardı: “Yapma… Bitik bir kanalı alarak kendini riske atma. Zaten program yaptığın kanalın tüm günleri senin. Böyle devam et.”
Ve şimdi…
Yapma etme diyen her şeyi bilen medya yazıcıları hala o günkü köşelerinde takılırken Acun Ilıcalı aldığı o sıradan kanalı bugün reyting yarışının en dişli oyuncularından biri haline getirdi bu kısa sürede.
TV8’İN SIRRI…
Peki nasıl?
Başarının iki yolu vardır: Ya yavaş yavaş, adım adım, zaman yayarak yol alırsınız ya da kalıpları yırtarak sıçrama yaparsınız. Acun Ilıcalı TV82de ikinci yolu tercih etti. Türkiye televizyonculuğunda değişmez bir gelenek olan haber bülteni olayını tamamen kaldırdı. Habere dair ne varsa, silip attı. 7/24 gazino havasındaki Flash TV’nin bile bir şekilde yayınların bir yerine haberleri monte ettiği, eğlence kanalı konsepti ile emperyal bir yayın ağına erişen Fox’un bile Türkiye’ye gelince haber ciddiyetine büründüğü bir “genel yayın anlayışını” elinin tersiyle itti ve “Benim kanalım eğlence kanalı olacak” dedi, dediğini yaptı.
Haberle ilişkisi olmayan, tüm kanalların aynı haberleri vermesinden sıkılan izleyici haber izlemeyeceği bir yer olarak TV8’i bulacağını öğrendi. Artık TV8 kesintisiz eğlencenin kanalıydı. Ki bu ülke, yıllarca en çok satan gazetesi Posta olan bir ülkeydi. Toplumsal hikâye buydu ve hikayeyi doğru okuyan Acun Ilıcalı kanalı TV8’i iki yıllık bir süreçte istediği kıvama getirmişti.
KURUMSALLIK HİKÂYESİ BAŞ AŞAĞI…
Çoluğu çocuğu ile küçük bir işletme açan baba, işlerini büyüttükten sonra “Artık biz aile şirketi elbisesini çıkaracağız ve kurumsal bir yapı haline geleceğiz” aşamasına geçer. Türkiye’nin şirket öyküleri bu örneklerle kaynar. Kurumsallıktan anlaşılan; o kurumda tek bir kişiye bağlı olmayan politikalar, tamamen piyasa koşullarına göre profesyoneller tarafından yönetilen kurumlardır. İşte TV8 bu algıyı da baş aşağı çevirdi. TV8’e bakan Acun Ilıcalı’yı gördü, Acun Ilıcalı’ya bakan TV8’i. Peki bu gördüğümüzü sevdik mi? Reytingler evet diyor. Ve TV8 bu evet için yarışma üstüne yarışma, eğlence üstüne eğlence sunuyor. Basit ama etkili.
TV8’İ BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE…
İşini büyüten babanın kurumsallığa geçmek istemesinin bir sırrı var aslında: “Ben yokken de işler yürüsün.”
Bilir ki; bir gün ben olmayacağım.
İşte TV8’i bekleyen büyük tehlike de bu: Her şeyin Acun Ilıcalı’ya bağlı olması. Şu açık ki; Acun Ilıcalı da bir gün “olmayacak.”
Peki, o zaman ne olacak? Bu, sır değil.
ÖNCEKİ TV ANALİZLERİ:
FOX TV
KANAL D...