Tayyip Bey’in tek adamlık hayallerini gerçekleştirmekte araç olarak kullanılan Referandumda, yüzde 1’lik bir farkla evet sonucuna ulaşıldı.. Bunun için her çareye başvuruldu.. Mühürsüz oylar bile geçerli sayıldı. Elbette bu gelişmeler, antidemokratik işlemlerdi ve tam bir hukuk ihlali idi. Bu değerlendirmeyi, ülkemizin bütün gerçek hukukçuları dile getirdiler. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de bu yüzden demokrasi liginde Türkiye’yi ikinci kümeye düşürme kararı aldı. Hatta kıdemli diplomat Şükrü Elekdağ’ın değerlendirmesi ile üçüncü lige düşürüldük..
Bu gidişle yeni Anayasanın yürürlüğü döneminde ülkemizde hak, hukuk, demokrasi hepten son bulacak.. Bugün için fiilen iktidarın güdümünde çalıştıkları ileri sürülen Anayasa Mahkemesi, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu, Yüksek Seçim Kurulu gibi hukuksal kurumlar, Yasama, Yürütme organları da resmen tek adamın emrine girmiş olacaklar..
Vatanını, Milletini yürekten sevenler, bu gelişmeler karşısında kahrolmaktalar.. Geçen haftaki yazımda bu manzarayı “milletçe dert küpü olduk, Yunus Emre’nin tabiri ile “dertli dolap”lara döndürüldük”, diye nitelemiştim..
Son zamanlardaki yazılarıma konu yaptığım Halide Edip gibi, Meral Akşener gibi takdir ettiğim bir diğer değerli Bayan olan Nezihe Araz’ın Dertli Dolap kitabından da söz edeceğimi yazmıştım..
İşte bugün kısaca bu konu üzerinde duracağım.
Yunus Emre der ki;
Benim adım Dertli Dolap
Suyum akar yalap yalap
Ve devam eder:
Bu vatanın terkin urdum
Bu gurbetin kahrın gördüm,
Gene yenilendi derdim,
Gözüm yaşı yenilemez.
Yani bugün Atatürk’ün bizlere emanet ettiği öz vatanımızda bizlerin kendimizi gurbette hissetmemiz neyse, Yunus’un duyduklarıları da öyleymiş o zaman..
Dağdan kestiler hezenim,
Bozuldu türlü düzenim,
Ben bir usanmaz ozanım,
Derdim vardır inilerim..
*
Yunus Emre sen delisin,
Hem delisin hem dolusun,
Sen de Allahın kulusun,
Derdim vardır inilerim..
*
Beni bir dağda buldular,
Kolum, kanadım yoldular,
Derdim vardır inilerim..
Şimdilerde Yunusun dediği gibi milletçe bütün düzenimizi bozdular.. Kolumuzu kanadımızı yoldular.. Milleti inletiyorlar.. Ama şu iyi bilinsin ki, bu millet boyun eğmeyecek, Yunus gibi her şeye rağmen, direnişini sürdürecektir..
Bir korku düştü canıma,
Acep n’ola benim halim?..
Acep n’ola benim halim?
Diyerek inleyip sızlanmakla da kalmayacaktır!.
FİKRET ORMAN’A BEŞİKTAŞLI CEVABI..
Neyse.. Atatürkün emaneti olan yurdumuzda devran böyle dönmeye devam ederse, Yunus Emre konusuna ilerleyen günlerde daha pek çok defa dönecek, ondan teselli arayacağız galiba..
Hukuksuzluklar yüzünden milletçe dertli dolaplara döndürüldüğümüz şu günlerde, kafa dinlemek için sporla, Beşiktaş’la meşgul olayım demiştim ki, karşıma Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın şu sözleri çıktı:
“Şampiyonluk Ramazana denk gelirse kutlamayı düşünmüyorum!” demiş..
Sen ister kutla, ister kutlama arkadaş!
Bu Kulüpte Başkan olan Hakkı Yeten’li, Nuri Togay’lı, Enver Kaya’lı, Süleyman Seba’lı nice günler nice şampiyonluklar görüp yaşadık biz.. Ramazanda da onlarla birlikte sayısız şampiyonluk şarkıları söyledik.. Hiçbirinin ağzından senin dediğin böyle bir laf duymadım..
Geçen hafta, Hakkı Baba’dan, Süleyman ağabeyden söz ederken, Süleyman ağabeyle bizim evde tavla oynadığımızı anlatmıştım ya.. O gün, Ramazan’dı.. Süleyman ağabey, iftarda iki kaşık çorba içmiş, kısa süre kaybolmuştu.. Hanıma sormuştum, nereye gitti? diye..
Meğer içeri girmiş, akşam namazının farzını kılıyormuş.. Farzı kılıp gelmiş, yemeğimize devam etmiştik.. Ve yemekten sonra da ağabeyimle tavlaya tutuşmuşlardı. Süleyman Ağabey Fikret Orman’a ders verecek bir başkandı.. Dinin, Allahla kul arasında olduğuna inanırdı.. Din başka, devlet başka, spor başka derdi. Dini asla gösteriş konusu yapmazdı.
Fikret Orman, Devlet işleriyle kutsal dinimizin birbirine karıştırıldığı, milli eğitimde okulların imam hatibe dönüştürüldüğü günümüzde, bunlara ayak uydurarak, “Şampiyonluk Ramazana denk gelirse kutlamam..” diyorsa bize ne!..
Biz gerçek Beşiktaşlılar olarak, birilerinin Çapulcular adını verdiği Gezi Parkı Beşiktaşlıları ile birlikte kutlamalarımızı kendimiz yaparız..
Yeter ki şampiyonluğa bir kavuşalım.. Şu Başakşehir maçı hezimeti yüzünden paniklemeyelim.. İnanıyorum, Demba baaa! Diye diyerek kutlamamızı yapacağız..