1986 diyor Zaman’ın ilk yayın hayatına başladığı tarih için. Yani 30 yıllık bir geçmişe sahip gazete. 650 bin diyor tiraj için resmi (!) rakamlar. Yani tiraj listesinin bir numarası. Ki bu resmi rakamlar yakın bir zamana kadar 1 milyon üstünü gösteriyordu. Yani o rakama göre azalsa son yıllarda resmi listenin hep en tepesindeydi Zaman.
Şimdi…
30 yıllık bir tarihi olan, tiraj listesinin hep en tepesinde görünen bir gazete olacaksınız ve etkiniz bu göstergelerin kat kat altında olacak. Bu; neden-sonuç ilişkisi bakımından iki kere ikinin 5 etmesi gibi bir şey ki; Zaman’ın trajedisi de budur.
ZAMAN, O ZAMAN OLSAYDI…
1986’nın zamanı Zaman gazetesi için bu kadar trajik zamanlar değildi. Ankara Ulus Rüzgarlı han’da Fehmi Koru yönetiminde mütevazı bir şekilde yayın hayatına geçen gazete Cemaatin büyüyüp küçülmesine paralel bir şekilde büyüyüp küçülme trendi gösterdi. Zaten Zaman’ın şansı da şanssızlığı da Cemaat oldu hep. Şansıydı; çünkü kitlesi hazırdı. Şanssızlığıydı; çünkü kitlesi sadece onlardı. Cemaat neyse, Zaman oydu ve gazetecilik öyle bir şey değildi.
Cemaat için pek de parlak sayılmayacak 2000’li yıllara gelirken 200 bin olan tirajın, AKP’nin iktidarını sağlamlaştırdığı yıllar olan 20062dan sonra bir anda 600 binlere fırlaması ve sonrasında daha bu günkü savaşın başlamadığı, “Ne istediler de vermedik” günlerinde tirajın 1 milyonlara dayanması, tesadüf değildi. Dedik ya… Zaman’ın en büyük şansı da şanssızlığı da Cemaat’ti.
KİMSEYİ İNANDIRMAYAN TİRAJ!
Zaman’ı buraya kadar hep tiraj üzerinden değerlendirdik, ki bu öylesine değil. Çünkü Zaman hep o rakamlarla övündü. Ama Cemaat’in sesi olarak salt gazetecilikten öte bir misyon görevi üstlenen gazete her gün kapılara istisnasız bırakılınca, tiraj listesindeki gazeteler de ikinci sıradan okundu hep. Ki nasıl ki yukarıda iki kere ikinin 5 sonucunu vermesinden bahsettikse bir aritmetik takla daha gerçekleşiyordu: Milyon eşittir birkaç bin. Evet; genel kanı milyon satan gazetenin birkaç bin sattığı yönündeydi. Rakam, kimseyi inandırmadığı için bir şey ifade etmiyordu. Reklamda aslan payı ikinci sıradan başlanarak dağıtılıyor, güçte ve etkide benzer durum tekrarlanıyordu.
IRAK DETAYI…
Cemaat vaktiyle bu kadar hedefte ve dolayısıyla olumsuz imaja sahip değildi. Bir kesimin yekten ideolojik rezervi hariç; nötr bir bakışla okunurdu Zaman haberleri. Ama işte o zamanlar ABD’nin Irak’a demokrasi getirmek için çıktığı yolda öldürmedik, ırzına geçilmedik Iraklı, sömürmediği kaynak kalmazken Zaman’dan ABD aleyhine tek bir satır yazılmaması dikkatlerden kaçmıyordu. Ki; o detay belki de bu günü anlatan çok çarpıcı bir detaydı. Bu durum içten içe rahatsızlık yaratsa da cemaatlere yerleşmiş omerta kuralı gereği pek dışa vurulmuyordu gerçi ama bir isim kral çıplak diyecek ve gazetenin bu tutumuna isyan edip ayrılacaktı. Ki o isim Zaman’ın kurucularından gazeteci Tamer Korkmaz’dı. Sonrasında her şey daha iyi anlaşılacak ve Fethullah Gülen’in İsrail’in Mavi Marmara katliamı karşısındaki dehşet tavrı ile kare tamamlanacaktı.
O HANDKİKAP OLMASA…
Zaman Gazetesi; zaman zaman reklam kampanyalarıyla aldığı tasarım ödüllerinden, mizampaj derecelerinden falan bahseder. Gerçekten de Zaman fiziki anlamda belki de birçok yeniliğin öncüsüydü Türkiye basın sektöründe. 10 farklı dilde, iki farklı alfabede basılan, İnternetin ilk Türk gazetelerinden olan Zaman belki de teknik olarak zamanın biraz ilerisinde. Ama heyhat… Cemaat handikapı saydamlaştırıyor ve tüm bunların görülmesini engelliyor.
TRAJİK SON…
Gerçi siyasetin konusu olan her şey çürümeye mahkumdur ve siyasetin bugün kara gösterdiği şeyin yarın akların en akı olarak sunulmayacağını kimse iddia edemez ama gelinen nokta Zaman için trajik bir son gibi gözüküyor. Zaman Gazetesi artık açık açık terör örgütü yayını olarak etiketleniyor, kriminal bir yayın olarak kabul ediliyor ve Zaman’da yer alan her yazı ve haber de o gözle değerlendiriliyor. Bu bakışın nereye kadar süreceği bu günkü hakim siyasi hikayenin ömrü ile paralel seyrediyor. Zaman’ın nihai sonu ile ilgili asıl soru ise: Bu arada dönemde ne kadar mukavemet göstereceği, hikâyenin değişeceği zamana kadar bitmeden dayanıp dayanamayacağı. Bekleyeceğiz, göreceğiz.
TODAY’S ZAMAN…
Aslında Today’s Zaman için yazacak çok fazla bir şey yok. Zaman iç piyasaya hangi ürünü/ideolojiyi sunuyorsa Today’s Zaman da dış piyasaya onu sunuyor. Tek farkı yayın dili. Türkiye kamuoyunda bir karşılığı yok. Hakaretten hükümlü küfürbaz Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş de olmasa kimse ismini de bilmeyecekti. Onun için bu farkları üstüne koyup Zaman için yazdıklarımızın aynısını Today’s Zaman’a uyarlayabilirsiniz.
ÖNCEKİ GAZETE ANALİZLERİ…
Hürriyet… Posta… Radikal…
Milliyet… Vatan…
Sabah... Takvim...
Gazete Habertürk...
Sözcü...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...