Pek çok seçimde sonuçları en doğru tahmin eden, hatta bazen virgülüne kadar oy oranlarını bilen eski araştırmacı, CHP milletvekili Bülent Tanla, AKP’nin yüzde 40’ları bulmasının hayal olduğu görüşünde... Ona göre tek başına iktidar olması bile çok zor. “Eğer iktidar olursa da burun farkıyla olur” diyor...
Meclis aritmetiğine gelince... Tanla, son haftanın bu seçimlerde kritik öneme sahip olduğuna vurgu yapıyor. Hatta Meclis aritmetiğini bile değiştirecek kadar. “AKP, CHP ve MHP çok rahat barajı aşar. Son günleri iyi değerlendiren bir parti daha Meclis’e girebilir. Ya DP ya da Genç Parti” diyen Tanla, ekliyor: “Bence ikisi de aynı şansa sahip!”
Bülent Tanla, bugüne kadar tahminleriyle seçim sonuçlarını tam 12’den vurmuş bir isim. Artık araştırma şirketi yönetmiyor, ama hâlâ siyasetin içinde. Buna rağmen serde araştırmacılık olduğundan olsa gerek, tarafsız tespit ve tahminlerini sürdürüyor. Tıpkı bundan tam iki yıl önce, ’2007 genel seçimlerini etkileyecek en önemli faktör cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak’ tahminini yaptığı gibi. Yine bu seçimlerin gidişatını belirleyen milliyetçiliğin yükselişine vurgu yaptığı gibi... Tabii ki daha önceki seçimlerdeki tahminlerini de hatırlatmak gerek. İşte Demirel’i iktidara taşıyan 1991 seçimlerinde, hem de DYP adına yaptığı seçim anketi sonucunda ortaya çıkan rakam... Tanla, DYP’nin alacağı oyu tam tamına bilmiş; yüzde 27... Bu, bir araştırma şirketi için büyük bir başarı, ama Tanla’nın başarıdan öte tespitleri de var; 1987 seçimlerinde ANAP’ın oyunu, ondalığıyla tahmin etmesi. Tanla, “ANAP, yüzde 36.3 demiş” ... Kimileri “Hadi canım, bu kadar da detaylı tahmin olur mu?” diye düşünmüş. Bal gibi olmuş...
Bu hafta çok kritik!
Böyle nokta vuruşları yapmış biri olmasına karşın Tanla, yine de iddialı konuşmaktan uzak duruyor. Çünkü bu seçimlerde son hafta çok kritik ona göre. ““Önümüzdeki üç-beş gün pek çok şeyi, hatta bırakın oy oranlarını Meclis aritmetiğini bile değiştirebilir” diyor. Ne gibi? Mesela Meclis’e fazladan bir partinin daha girmesi gibi... Tanla’nın tahmini, Meclis’e büyük olasılıkla üç partinin, yani AKP, CHP ve MHP’nin gireceği yönünde... “Ama son hafta bir atakla dördüncü bir parti de bu üçlüye katılabilir” diyor. Bu sürprizi yapabilecek iki adayı var; DP ve Genç Parti... Her ikisine de eşit şans veriyor.
Bülent Tanla ile bu zorlu seçimi konuşurken bize Tanla’nın görüşlerine en çok değer verdiği siyaset bilimci Prof. Yılmaz Esmer de eşlik etti... Sadece seçim sonuçlarını tahmin etmeye yoğunlaşmadık, aynı zamanda Türk siyasetinin de analizini yaptık. Tanla ile Esmer’in fikir teatisi, karşılıklı soruları ve eleştirileri, söyleşiyi çok daha derin kıldı.
Bağımsızlar AKP’yi vurur
Bu seçimlerde Meclis aritmetiği nasıl olur? Kimler barajı aşabilir?
Prof. Yılmaz Esmer: Kendi kafamda tereddütü olmayan sonuçları söyleyeyim. 1- AKP’nin milletvekili sayısı düşecektir. Ne olursa olsun düşecektir. Yüzde 38-40 oy alsa bile düşecektir. Bunun iki sebebi var. Birincisi, malum Güneydoğu’dan gelecek olan bağımsızlar... Ama daha da fazla etkileyecek olan, üçüncü partinin yani MHP’nin barajı geçecek olması. Zannediyorum artık o konuda da bir tereddüt yok. Gerçi bazı araştırmalar hâlâ yüzde 9,5 gibi sonuçlar veriyor olsa da, sanıyorum ki 23 Temmuz sabahı Meclis’te en azından 3 partinin olduğunu göreceksiniz. Bağımsızlar hariç...
Peki MHP’nin Meclis’e girecek olması en çok hangi partiyi etkiler?
Tabii en fazla AKP’yi etkileyecektir. En çok milletvekili şu anda AKP’de olduğu için... Bu bir aritmetik meselesi. Geçen seçimlerde iki parti barajı geçtiği için milletvekilleri onların arasında dağılmıştı. Nasıl dağılmıştı? 3’te 2, 3’te 1 oranında... Şimdi azalma da tabii oyların nasıl dağıldığına bağlı. Birçok faktör var ama ben kabaca yine bu durumun milletvekillerini 3’te 2, 3’te 1 oranında etkileyeceğini düşünüyorum.
Oyların dağılımına da bağlı olacak dediniz...
Evet. Güneydoğu’da CHP’nin pek milletvekili olmadığı için, oradan bağımsız olarak Meclis’e gidecek milletvekilleri AKP’nin sandalyelerinden alacak. Bağımsızların belki 4’te 3’ü AKP’den gidecek. Yani Güneydoğu’dan seçilecek olan milletvekilleri AKP’ye eksi olarak yazılacak. Mesela oradan 25 milletvekili gelirse bağımsız olarak Meclis’e, AKP’nin kaybı 17-18 milletvekili gibi olur.
Peki AKP yüzde kaç oy alır? Yüzde 40’lara ulaşabilir mi?
Bülent Tanla: Bu soruya cevap verebilmek için önce şunu konuşmamız lazım. Bir kere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 2002-2004 ve 2007 seçmen sayıları değişti.
Y.E.: Ve öyle bir değişti ki, tuhaflıklarla değişti.
B. T.: Ben bunu Meclis’te de dile getirdim, 2002’de Türkiye’nin seçmen sayısı 41 milyon 407 bin. Mahalli seçimlerdeki seçmen sayımız ise 43 milyon 550 bin. Resmi açıklamadır bu. Bugünkü TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) rakamlarına göre 2002 ile 2007 arasında 18 yaşını geçen seçmen sayısı 4 milyon 437 bin artmış olmasına rağmen, 2007 yılında seçmen sayımızın 42 milyon 533 bin olarak açıklanması, geçtiğimiz iki seçime göre seçmen sayımızın dramatik bir biçimde azaldığını göstermektedir. Buradan çıkan sonuçlara bakarak diyorum ki, AKP’nin bu seçmen sayılarıyla yüzde 40’lara ulaşabilmesi mümkün değildir. İddia ediyorum, bu ihtimal istatistiki olarak sıfır değildir ama sıfıra en yakın değerdedir.
Biraz açabilir misiniz bunu?
AKP’nin yüzde 40’lar düzeyinde oy alabilmesi için, 15 milyon civarında seçmenden oy alması gerekmektedir. Oysa 15 milyonluk bir seçmen havuzu görünmemektedir. Dolayısıyla bazı araştırmalarda iddialı olarak ortaya konan yüzde 40’ları bulma ihtimali son derece zayıftır AKP’nin.
Y.E.: Peki siz seçimlere katılımı nerede tahmin ediyorsunuz?
Ben katılımın çok yüksek olacağı kanaatindeyim. 2002 seçimlerinde 41,5 milyon seçmenin 31 milyon 500 bini sandığa gitmiş, yani katılım yüzde 79,1 olmuş. Ama 2002 seçmen kütüklerinden 3,5 milyon seçmen silindi. Yani yokmuş bu seçmenler. O zaman Yüksek Seçim Kurulu ve TÜİK’in açıkladığı katılım oranları doğru değil. Şimdi baktığınız zaman o zamanki katılım yüzde 85.3’müş. Yani ya katılım yanlış ya da seçmen kütükleri.
O zaman bir kişi, iki yerde birden mi kullanmıştır oy?
Hayır. Seçmen mükerrermiş. Yani Yılmaz Esmer iki kez yazılmış. Yüksek Seçim Kurulu, bunları güncelleştirmek için adreslere gittiği zaman, ikinci Yılmaz Esmer’i bulamamış. Veya kendi açıklamaları bu, memurlar devamlı tayin edildiği için hem eski yerlerinde hem yeni yerlerinde iki kere yazılmışlar. Şimdi Yüksek Seçim Kurulu bunları temizleyerek bu seçimlerde doğru seçmen kütükleriyle seçimin yapılacağını belirtiyor. Bu azalmaya böyle açıklık getiriyor.
Yani mükerrer oy kullanılıp kullanılmadığını bilmiyoruz.
Evet. Maalesef bilemiyoruz. Bu hukuki bir sorun, eğer böyleyse hem 2002 hem de 2004 seçimlerinin yok sayılması lazım... Buradan yola çıkarak sorunuzu cevaplamak istiyorum; ben katılımın yüzde 90’lara ulaşacağını, çok yüksek bir katılımın olacağını düşünüyorum.
Y.E.: Bu çok ciddi bir rakam. Bence katılım bu kadar yüksek olmaz...
Göreceğiz. Sonuç olarak, AKP 2002 seçimlerinde 10 milyon 800 bin, 2004 seçimlerinde 13,5 milyon oy almış. Bugünkü siyasi dinamiği göz önüne alarak mutlak değerlerde alacağı oylardan hesaplayarak, yüzde 40’lara ulaşması mümkün değildir diye gözüküyor. Seçmen sayılarının değişmiş olmasından dolayı bu rakama ulaşmaları çok zor. AKP’nin gücünü muhafaza ettiği gerçeği ortada. Ama yüzde 40’ları bulması hayal. Tek başına iktidrar olması bile çok zor. Burada iktidar partisi olarak seçime gitmesinin ve çok büyük maddi fonları seçimler için kullanmasını da gözönüne bulundurmak gerekiyor tabii...
GENÇ PARTİ YA DA DP BARAJI AŞABİLİR! O ZAMAN AKP MUHALEFETE DÜŞER
Sizce dördüncü bir parti barajı aşabilir mi? Demokrat Parti ya da Genç Parti mesela?
B.T: Bu son hafta çok kritik. İkisi de barajı aşabilir.
İkisinin birden barajı aşma ihtimali var mı?
Sanmıyorum. Biri aşabilir.
Peki hangisine daha çok şans tanıyorsunuz?
Ben, ikisini de eşit şansta görüyorum.
Peki hocam ya sizce?
Y. E.: Benim için sürpriz olur dördüncü parti.
B. T.: Bence dördüncü bir partinin Meclis’e girmesi demokrasi açısından da yararlı olur. O zaman AKP hiçbir şekilde tek başına iktidar olamaz. Zaten dediğim gibi yüzde 40 oy almaları ihtimal dahilinde bile değil. Böylece dört partinin de seçimi kazanarak Meclis’e girmesi durumunda AKP de iktidardan muhalefete düşer. Muhalefet partileri arasındaki yerini alır.
DP, DYP olarak kalsaydı kesin Meclis’teydi!
Sizce ANAP ve DYP’nin birleşememesi Demokrat Parti’nin geleceğini nasıl etkiledi?
Y. E: Tahmin edemeyecekleri kadar olumsuz etkilediler birbirlerini. ANAP tamamen saf dışı kaldı. DYP de ciddi biçimde etkilendi.
B.T.: Bakın, eğer bir birleşme olsaydı Demokrat Parti’nin baraj sorunu hiç olmazdı.
Y.E.: Hiç olmazdı, katiyyen olmazdı.
B.T.: Hatta bu birleşme serüvenine girmeselerdi Sayın Ağar’ın ve DYP’nin de baraj sorunu olmazdı. Mehmet Ağar yapılan yanlışın bedelini ödüyor şimdi.
Y.E.: Aynen katılıyorum. Bu birleşmeye hiç teşebbüs etmeselerdi DYP’nin baraj sorunu olmazdı.
B.T.: Kendi kendilerini ayaklarından vurdular.
CHP’NİN MİLLETVEKİLİ SAYISI DA DÜŞECEKTİR
Bazı hesaplara göre, AKP’- nin yüzde 40 oya ulaşabilmesi için, geçen seçimde aldığı oyun tümünü ve yeni seçmenlerin de yüzde 90’ının oyunu alması gerekiyor...
Y.E.: Evet ama geçen seçimlerde başka partilere oy verenlerden de AKP’ye kayma olmuş olabilir. Sizin dediğiniz şunu varsayıyor ki, 2002 seçimlerindeki oyu aynen duruyor, ama hiçbir yerden ilave oy almadı. Oysa onu bilmiyoruz.
B.T:. Araştırmalarda sizin dediğinizin olma ihtimalinin zor olduğunu gösteren bir sonuç var. Çünkü CHP de, yani biz de oyumuzu artırıyoruz, MHP de oyunu artırıyor. Yani baktığınız zaman, MHP yüzde 8’den yüzde 15’e gelmiş. Bu çok ciddi bir sıçrama. Yüzde 100’e yakın. AKP’nin yüzde 40’a varabilmesi için, 2,5 milyon daha oy alması lazım. Peki hem AKP alacak, hem MHP alacak, hem de CHP alacak. Ama bu havuzda bu kadar oy yok.
Peki AKP tek başına iktidar olabilir mi?
B. T: Ben AKP’nin tek başına iktidar olma ihtimalini çok zor görüyorum. Bırakın yüzde 40 oy almasını! Belki at yarışı tabiriyle, burun farkıyla iktidar olabilir. Hatta ben AKP’nin 300 milletvekilliğinin üzerine çıkma ihtimalini bile çok zor görüyorum. Olmaz demiyorum ama. Çünkü katılım oranlarını kestiremiyorum. Oyları artabilir. Bu AKP için de öyle, bizim için de öyle... Ancak iki partinin milletvekili sayıları da ciddi biçimde düşecektir.
Mine Şenocaklı/Vatan