Daha önce “Göbeğini kaşıyan adam” yazısı ile eleştiri ile hakaret arasındaki çizgiyi silikleştirip tepki çekmesine rağmen bugün de aynı tavrı türbana özgürlüğü savunan kadınlara takınarak onları “çirkin” ilan ettiği için…
Türbanlılara özgürlük getirilmesini istemeyebilirsiniz.
Özgürlük taleplerine karşı da durabilirsiniz.
Ancak sizin gibi düşünmeyenlere, hele de kendinizi aydın olarak konumlandırıyorsanız, militan bir kin güdüp içeriksiz ithamlarda bulunursanız hem savununuzu güçlendiren bastığınız zemini ayaklarınızın altından çekersiniz, hem de oluşturduğunuz antipatiyle yok etmeye çalıştığınız o “çirkin” ve “göbeğini kaşıyan” cepheyi bilersiniz. Sizin de Antalya’daki provokatörden farkınız kalmaz.
Oysa aydın tavrı sizden farklı düşünenleri günaşırı aşağılamak ve nefret tohumları ekmek değil, karşılığını “modus vivendi” kavramında bulan “ne kadar farklı olursak olalım, farklı yerlerden farklı ruh halleri ile baksak da dünyaya anlaşabiliriz...” şeklinde olmalı.
Onun için Bekir Coşkun gibi türbana özgürlük isteyen kadınları “amaçları iktidarın vitrine koyduğu kadınlardan birisi olmak, bir makam, bir koltuk, bir avanta, bir çıkar...” gibi ön kabulle “hemcinslerine kazık atan, ihanet eden, vefasız çirkin kadınlar” olarak nitelerseniz, belki yüreğinizi soğutabilirsiniz ama ortak akılı, farklılıkları hoşgörüyle bir arada yaşama ihtimalini ve varsa olası bir çözüm umudunu kaybedersiniz.