Türkiye son yılların en büyük faciasını yaşadı. Soma’da 301 işçi hayatını kaybetti.
Soma’daki bu faciayla ilgili siyasilerden uzmanlara, normal vatandaştan sanatçılara herkes kendi meşrebine göre bir şeyler söyledi.
Tüm bu süreçte ortada olmayan sadece bir kesim vardı: Sendikalar… Teoride işçilerin haklarını korumak için var olan sendikalar.
Oysa orada ölenlerin hepsi işçiydi. Herkesten daha fazla sendikaları ilgilendiriyordu bu konu. Çünkü onların varoluş amacıydı.
Belki utandılar. O işçileri öldüren kölelik düzeni devam ederken hiç ses çıkarmadıkları için. Patron işçileri akılları durduran yöntemlerle insanlık dışı şartlarda çalıştırırken kendileri sadece sendikacılık oynadıkları için. Gidişata dur demek yerine o kölelik düzeninin zımni destekçisi oldukları için.
Utançlarından ya da umursamazlıklarından… Sebebi her ne olursa olsun o işçilerin üç kuruşluk maaşlarından yapılan kesintilerle görkemli binalarda oturup bol sıfırlı maaşları ceplerine indirirken en fiyakalı işçi dostu kesilen o ağalar… Yoktu işte.
Gerçi Türkiye’deki sendikal anlayışın sadece yılın birkaç gününde yürüyüş için hükümetle restleşmenin dışında bir şey olmadığı herkesin bildiği bir sırdı ama…
Soma faciası ile birlikte bu sır bir kez daha deşifre oldu ve sendikalar net bir şekilde KAYBETTİ.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|