2007 yılında her yüz çalışandan 26'sı tarımda istihdam edilirken, bu oran ekim ayı itibarıyla yüzde 2 artarak 28'e çıktı. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, son bir yılda 724 bin kişinin köyüne döndüğünü açıkladı. Zaman'ın haberine göre, Tarımdaki temel meselenin çiftçilik değil köylülük olduğuna dikkat çeken Eker, "Köylü bir karış toprağı ile hem para kazanmak hem oğlunu evlendirmek hem de geçinmek istiyor. Bunlardan biri olmayınca mutsuz oluyor." dedi. Tarım Bakanı, 'kent soyluların aslına rücu ettiğini', yani tarım sektörüyle uğraşmaya başladığını anlatırken buna Hedef Alliance Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, Saray Halı'nın sahibi Necati Kurmel'i örnek gösterdi.
Kriz sebebiyle işsiz kalanların köylerine döndüğüne işaret eden Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker'in önemle üzerinde durduğu diğer bir konu da, tarımda yaşanan 'paradigma' meselesi. Bütün köylülerin çiftçi olarak görülmesinin yanlışlığına işaret eden Bakan, bu sebeple tarımdaki en önemli sorunun köylülük olduğuna işaret ediyor. Eker'e göre, köylüler ölçek ekonomisine göre geri kalmış durumda. 'İki karış' toprağı olan bir köylünün buraya ne ekerse eksin ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değil. Bu yüzden araziyi ekerken 'Devlet benim ürünümü işe yaramasa da alsın, isterse ürünü yaksın, bana paramı versin, ben de onunla hem oğlumu evlendireyim hem de cebimde para kalsın' diye düşünüyor. Bu taleplerden biri eksik kalınca da mutsuz oluyor.
VERİMSİZ TOPRAK 2 MİLYON HEKTAR
Son yıllarda küresel ısınma ve gıda ürünlerinin enerji üretiminde kullanılması ile tarım stratejik hale gelse de Türkiye'de verimsizlik en büyük açmazlardan biri. Bakan Eker bu hususun kaynağını, arazilerin miras yolu ile parçalanmasına dayandırıyor. Bazı yerlerde 1 dönüme kadar arazilerin parçalandığı Türkiye'de atomize olmuş, yani ekilse de verim alınamayan toprakların büyüklüğü 2 milyon hektar. Bakan Eker, bu kadar büyüklükteki bir arazinin verimli kullanılması halinde kuru tarımda 5-6 milyon ton, sulu tarımda ise 14 milyon ton buğday üretilebileceğinin altını çiziyor. Bu konuda bir diğer problem de, köylüye babasından, dedesinden kalan toprakların bir arada olmaması. 3 milyon 100 bin tarım işletmesi 22 milyon parsel üzerinde yer alıyor. Köylülerin bu parçalanmış tarlalar arasında gidip gelirken harcadıkları mazotun maliyeti ise 1 milyar yeni lirayı buluyor. Hükümet miras yoluyla arazilerin bölünmesinin önüne geçebilmek için Medeni Kanun'da değişiklik üzerinde çalışıyor. Ayrıca, çıkarılan bir yasal düzenlemeyle de tarım arazilerinin miras kalması durumunda 20 dekardan aşağısının bölünmesi yasaklandı. Arazilerin toplulaştırma çalışmalarına da hız verildi. 1961'den 2002'ye kadar 450 bin hektar, son beş yılda 562 bin hektarlık arazi toplulaştırıldı. Bakan Eker'in hedefi, gerekli kaynağı sağlayıp gelecek yıldan itibaren her sene 1 milyon hektarlık araziyi toplulaştırmak.
385 MİLYON YTL DESTEK SAĞLANDI
Tarım Bakanı Eker, 'köylüleri mutlu etmenin yolu gördüğü Kırsal Kalkınma Projesi' hakkında da bilgi verdi. Buna göre, 1 Ocak 2006'dan itibaren 2 bin 683 proje için 385 milyon yeni lira hibe destek sağlandı. Ayrıca 3 bin 650 civarında yine projeye alet-ekipman desteği verildi. Aynı tarihten itibaren su kaynaklarının verimli kullanılması için damla sulama sistemi kuranların maliyetlerinin yüzde 50'si karşılanmaya başlandı. Köylülere verilen destekler 2001'den sonra ilk defa kanunî bir dayanağa kavuşturuldu. Böylece 'kim ne verirse ben 5 fazlasını vereceğim' anlayışının önüne geçilerek ürüne, ülke ekonomisine ve beslenmeye katkısına göre destek miktarı belirlendi. Tarımsal desteklerde 'üvey evlat' muamelesi gören hayvancılık, hak ettiği değeri almaya başladı. Desteklerden aldığı pay yüzde 4'ten yüzde 24'e çıkarıldı.
TARIMIN KONUŞANI ÇOK, ENTELLÜKTÜELİ YOK
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in dikkat çektiği konulardan biri de herhangi bir sohbet meclisinde herkesin üzerine birkaç söz söylediği tarımda konuya hakim insanların azlığı. Bakan, bu durumu "Tarımın konuşanı çok, entelektüeli yok." sözleriyle dile getiriyor. Koca koca profesörlerin tarım sorunlarını '1 kilo buğdayla üç yıl önce şu kadar mazot alınıyordu, şimdi bu kadar mazot alınıyor' diyerek popülist yaklaşımla ele almalarını eleştiren Tarım Bakanı, sektörün diğer sektörlerle ilişkisinin derinlemesine analiz edilmesini istiyor. Bakan'ın üzerinde durduğu bir diğer konu ise Osmanlı'nın son döneminden bugüne kadar toplumda 'sanayileşememe kompleksi'nin varlığı. Bu da dolaylı olarak tarıma zarar veriyor.
ODACININ DAHİ PSİKOLOJİSİNİ BİLİRİM
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...