KARADANA, 1988 yılında döneminin en avangart tavrıyla resimlerine dahil ettiği (Fosfor) bu malzemenin seçimiyle, içindeki enerjik yapıyı resimlerine dahil ederek, görünmezi görünür kılmıştır. Bu durum, sanatçının Bilgiden çıkan herşey yaşamaya devam eder teziyle özdeştir.
Karadana'nın kendi kendini açıklayan evreni, varoluş mucizesinin püskürdüğü bir kutsal ilkten ve bu ilkin mutlak ikametgahı olan tek bir noktadan başlar. Yaradılışın başlangıç anında, zamanla buluşan bu nokta çevrimsel bir açılımla kosmosun anlamını tanımlanamayan o dinamik serüvenini başlatır. Bu serüven, tekten çoka, içten dışa, ebediden geçiciye doğru genişleyen bir maddi dünyayı yaratarak tezahür ederken, aynı zamanda, tek in ve ebedinin hasreti ile açılan göksel gözün dört parçalı aynasından bakan bir ruhu da yaratır. Kendi aynasından kendi ışığı ile aydınlanan bu ruh, hep o ilk olanın püskürdüğü kutsal noktaya doğru yönelerek, tekrar başlangıç anındaki yüce konumuna ulaşmak ister.
Karadana'nın resminde yaradılış noktasından uzaklaştıkça nesnelleşip, bu noktaya yaklaştığı ölçüde öznelleşen bu ruh, ikili zıt yönlerde bekler. Hiçliğin aynasına bakan bu yüzlerden biri, maddenin son dayanağında durulmuş bir evrenin tüm sıkıntısını yansıtırken, diğeri çılgınca dans eden parçacıkların, çoşkusuna katılmak üzere boşluğa saçılır. Onun resminde evren, içinde çok az madde olan büyük bir sırrın, küçük bir modeli gibi durur. Karadanada varoluşun kendi kendini hep yeniden başlatan ebedi döngüsünü, aynalar arası bir diyalektik olarak kurulurken, göksel gözün akına da, kozmik bir alfabeyle sanki şöyle yazılır: İnsan bedeni ile değil, evreni ile sınırlıdır
ekavart.com
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...