Her taklit aslına bir övgüdür… Cüneyt Özdemir’in başarısını da başarısızlığını da, bu güne kadar gelebildiği yeri de bu geldiği yerden öteye gidememe trajedisini de bu veciz ifade anlatır aslında.
Tek farkla.
Orada vurgu “asıl” olan değil “taklit”tir. Çünkü Cüneyt Özdemir esasında bir taklittir.
Türk televizyonlarının unutulmaz isimlerinden biri olan Mehmet Ali Birand’ın rahle-i tedrisinden geçen Cüneyt Özdemir’in haber sunuşundan hayattaki duruşuna, mimiklerinden jestlerine çok baskın bir Mehmet Ali Birand havası alırsınız.
Bu bir yere kadar, iyidir. Sonuçta öykündüğü isim yaptığı mesleğin duayenlerinden biridir ve etki aktörünün gücü bir yere kadar gücüne güç katar.
Ama bir yere kadar.
İzleyici sonra izlediği kişiyi ister. Birand’tan öte Cüneyt Özdemir’i mesela. Ama bulamaz. Çünkü o uzun taklit süreci aslında kendi karakteri olmuştur ve artık izlenen sadece Birand taklididir.
İşte Özdemir’in asla aşamadığı çıta budur. Bir adım sonrasına geçememesi, marjinal faydasının doyma noktası, çıkabileceği en üst seviye… Hepsinin sınırını bu taklide tutulma hali özetler.
Bu trajedidir. Aynı daha yürümeye yeni başlayan bebeğin babasının elinden tutup yürümesi ile kendine kattığı gücün yetişkinken aynı güçle yürümek istemesinin ortaya çıkardığı trajedi gibi.
Ve aynı zamanda komiktir. Ama güldürmez.
AŞILAMAYAN ERGENLİK…
Birant taklidi bir yere kadar. Bunu, muhtemelen Cüneyt Özdemir de biliyor ki kendi ismi ile sürekli denemeler yapıyor, kendi imzası olsun istiyor. Ortaklıklar kuruyor, medya mecraları açıyor. Olmuyor, bırakıyor. Bu sefer gülemiyoruz. O çabaya sadece üzülüyoruz. Ama Özdemir adına üzülürken onu bu kez twitter alemine dalıp önüne gelenle kavga eden o ergenlerden biri olarak görüyoruz. Bir yandan kendine yaratmaya çalıştığı ciddi, saygın spiker imajı bir yandan duyarlılıklardan duyarlılıklara uçan kelebek havası, bir yandan ağır abi pozları o ergen tavrı ile yerle bir oluyor ve içinde yatan o tatminsiz ve olgunlaşamamış ruhun yapmaya çalıştığı ne varsa ona izin vermeyeceğini görebiliyoruz. Bu kez, üzülmüyoruz bile.
5N1K’YA MAHKÛM BİR KARİYER! VE YİNE O TAKLİT…
Ustası Mehmet Ali Birand hayatını kaybedince Birnad’ın kaptanlığını yaptığı Kanal D Anahaber’in dümenine kimin geçeceği merak edildi. Ve sürpriz olmayan bir şekilde belki aslını yaşatır diye o görev Birand’ın taklidine, Cüneyt Özdemir’e verildi.
Sonuç… Tam anlamıyla felaketti. Ana haber bültenlerinde hep zirve ortağı olan bir haber bültenini çok kısa sürede reyting listelerinin bulunamaz köşelerine indirmeyi başardı ve doğal olarak o dümenden alındı. Ve yıllardan beri yaptığı gibi yine 5N1K’ya dönüp gidip gidemeyeceği nihai menzilin altı çizildi.
O buğulu ses, o meseladan mahcup tavırlar, o ‘ben her şeyi bilirim’ havaları, o ‘aslında değerim tam bilinmiyor’ sitemkar duruşu, o özellikle sosyal medyada ortaya çıkardığı içindeki canavar… Hepsinin sebebi ve sonucu o çizgide son bulur. Çünkü Cüneyt Özdemir’in başı da sonu da budur. Acı belki ama, öyle.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |