Takım tutmak
Oray Eğin üstat Galatasaray’ı desteklemeyi bıraktığını köşesinden gerine gerine ifşa etmiş…
Demiş ki: “Ben Fenerbahçe’nin Türk futboluna katkılarının yadsınamayacağını düşünüyorum. Aziz Yıldırım, öyle ya da böyle, futbolumuzun çıtasını yükselten bir başkan oldu. Gerek ekonomik olarak, gerekse de sportif açıdan. Anelka’dan Roberto Carlos’a yıldızlar geçiyor Fener’den, tesisler göz kamaştırıcı vesaire.
Üstelik, iyi Galatasaraylılar’ın en büyük sıkıntısı tarikat-cemaat dertleri de Fenerbahçe’de yok. Aziz Yıldırım, Cemaat parasına ihtiyaç duymayan bir başkan, dahası orduyla iş yapıyor ve tarikatların bu sayede Fener’i ele geçirmesini engelliyor.”
Bu müthiş fikirlerden etkilenen, aynı gazetenin genel yayın yönetmeni Serdar Turgut’da Galatasaray’ı tutmayı bırakmış. Allah razı olsun, çok da iyi etmiş.
İnsanlık bazen yelkenli olmayı değil, akıntıya karşı kürek çekebilmeyi de gerektirir. Güç, içinde bulunduğumuz dönemin tapılası parametresidir. Güçlüyseniz, zenginseniz, bu ülkede muafiyet sınavını geçmiş sayılırsınız. Yazdıklarınız, söyledikleriniz ciddiye alınır; öve öve bitiremediğiniz mekânlarınıza “drink” almaya giderken arabanızın kapıları tutulur…
Hayatı size öğretmeye çalışan onlarca adam görürsünüz etrafınızda. Görmezden gelirsiniz. Bir dönem bir markayı överler, bir yerin içkisi, bir yerin pizzası hep en güzel olur. Sonra yeme ve giyinme alışkanlıkları değişir, sizi de peşlerinden sürüklerler. Kankalarınızla yaptığınız mangal partisi magandalıktan öte bir şey değildir; ama siyah takım içine beyaz gömleklerinizi çekip, ağzınıza da kütük kadar puroyu sokup, bu kalem erbabı ağabeylerimizin önerdiği mekânlarda boy gösterirseniz modern olursunuz.
“Top peşinde koşan 22 kıllı adam” düşüncesinden henüz evrildikleri için de, futbolu da aynı “güç” kriterinden hareketle anlatmaya çalışırlar.
Fenerbahçe Anelka ve Robero Carlos’u getirmiş işte. Bu takımı tutmak için daha rasyonel bir sebep olur muymuş… O takımı tutanlar için bir mutluluk kaynağıdır bu transferler; başka takım taraftarlarının, kendi takımlarını bırakması için yeterli sebep değil…
Takımları yıllarca Manchester United’ın gerisinde kalan Liverpool taraftarının KOP Tribünü’nü hangi duyguyla inlettiğini bana Oray Eğin ve Serdar Turgut bir araya gelse anlatabilir mi? İngiltere’de yaşasalardı beş yıl önce Chelsea’ye devşirme kadrosundan dikey geçiş yapmazlar mıydı? Hem Abramovich’in locasına da pek yakışırlardı… Arayıp bulamadıkları elitist ortam…
Herkes Fenerbahçe’yi tutmalıymış. İki gün sonra da köşelerinden, laiklik taraftarlarının CHP’ye oy vermesi gerektiğini söyleyen Deniz Baykal’a yüklenirler. Bunların demokrasisi de böyle oluyor…
Galatasaray tarikatlere bulaşmış, o yüzden Fenerbahçe’yi tutmak gerekiyormuş. Madem bildiğiniz bir şey var, elinizdeki belgeleri bu ülkenin yargı makamlarına sunun. Bundan 7-8 yıl önce boyunlarınızda Galatasaray atkılarıyla, gazetelerin bütçesinden Avrupa’da cirit atarken, bu takım-sizin deyiminizle-sütten çıkmış ak kaşık mıydı? O zaman güçlüydü ya takım, “sarı-kırmızı…en büyük cim bom!”dan başka bir şey çıkmıyordu ağzınızdan.
Takım; giydiğiniz kıyafetler, takıldığınız mekânlar, müzik zevkiniz gibi her dakika değiştirilmez. Çünkü futbol, bir üst lige çıkma ümidi olmayan takımın taraftarının bile borç harç tribündeki yerini almasıdır… Çünkü futbol, takımın müzesindeki kupalara değil, formasındaki rengine meftun olmaktır… Çünkü futbol Real Madrid, Milan, Chelsea kadar Espanyol, Fiorentina ve Nottingham Forest’ı tutabilmektir…
Ve iyi bilin ki futbol asla sadece futbol değildir…
Okan Can Yantır /Berezilya.com
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...