Ersin Tokgöz’ün Anayurt Gazetesi’ndeki köşe yazısı…
İkinci Cumhuriyetçiler ve Bahçeli
Diyelim ki kalemi elinize aldınız ve birisine giydirme derdindesiniz. Bu öyle biri olmalı ki hem ses getirsin, hem kolay taraftar bulsun hem de yıpranma kapasitesi yüksek olduğu için size zararı dokunmasın.
Kimi seçersiniz? Akla gelebilecek ilk isim, hem en kolay lokma olması hem de satabilirliği açısından kimdir?
Yorulmayınız; o, Ahmet Hakan’dı(r). Öyle ya; hem belli bir popülariteye sahip, hem neydim ne oldum derdi ile kıvrandığı için mevzisi en delik deşik hem de polemiğe hayli açık kapı bırakan yapısıyla böylesi bir hedef için biçilmiş kaftan. Ki uzun bir dönem öyle oldu.
Ve şimdi…
Ahmet Hakan gitti, yerini İkinci Cumhuriyetçiler aldı.
Çünkü; “İkinci Cumhuriyetçi” diye anılanlar yekten belli bir “pazarlanabilir” yan taşıyorlardı.
Artı; kendilerini ifade ettikleri (yada ifade edildikleri) tanım, içerikte ne var kaygısı gözü kapalı bir şekilde geri plana atılarak yüklenilebilecek, vatan hainliği yada bölücülük gibi yaftalarla anılabilecek kadar “kolay”dı. Değil mi ki Cumhuriyet’in birincisini Atatürk kurmuştu ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in ikincisinden söz etmek (Bu, düzeltme anlamında olsa bile…) abesle iştigaldi. Onlar istedikleri kadar birçok sorunun “Cumhuriyet’in, ilkelerine demokrasiyi koyamadığı için” yaşandığını söyleyerek ikinci cumhuriyetten kasıtlarının ne olduğunu anlatmaya, kendilerini ifade etmeye çalışsın. Hayır, içeriğin ne olduğu önemli değildir. Şekil ne diyor, ona bakın siz.
Artı; yıllardır “ya sev ya terk et” ezberini tekrarlayıp “Ama körü körüne sevmek yerine yanlışları da işaret edip daha iyiye doğru evrilebilecek bir alternatifin olabileceğini de işaret etsek... Düzeltmeye kalkışınca terk etmek zorunda bırakılmasak…” diyenlere gizli bir linç uygulayan bir genel kabul de vardı.
Ve artı; demokratik hakların talep edilmesiyle bölücülüğün iç içe geçtiği bir dönem yaşanmasından dolayı at ile it izinin birbirine karıştığı puslu bir ortam vardı ve sizin her türlü iyi niyetli demokrasi talebiniz bölücülük düzlemine çekilebilecek kıvama gelmişti…
İşte bu böyle olduğu için birçok içerik ve icraat fakirinin tekrar varolabilme şansı için ikinci cumhuriyetçilere yüklenmeleri gibi Devlet Bahçeli’nin “İkinci Cumhuriyetçiler=PKK” kolaycılığına sapması şaşırtmadı.
Çünkü en kolayıydı.
Ne yapsındı yani Bahçeli?
Meydanlarda attığı ipin ayaklarına dolaşmasından tökezlemeye başlaması nedeniyle “ben nerede hata yaptım” diyip gereğini mi yapsındı?
Yada; tabandan sessiz ama derinden gelen tepkiyi dindirmek için imkansızı başarıp ortalıkta görünmeye mi başlasındı?
Yada; milliyetçi parsayı toplamak için benzersiz bir zamandan geçilmesine rağmen hem önder rolünü hem de bunun olası getirilerini bir türlü eline geçiremeyen Milliyetçi partinin lideri olarak havlu mu atsındı? Hem de MHP’nin başına yeni bir liderin ismi geçerken!
Tabii ki hayır…
Öyle ya; sonuçta ikinci dönem iktidar olarak başarısını tescilleyen bir Tayip Erdoğan örneği vardı önünde ve o örnek, icraat bakımından ne zaman sıkışsa medyayla girdiği kavgayla ilginin yönünü değiştirip rahat bir nefes almayı başarıyordu. Amerika’yı tekrar keşfetmenin anlamı neydi?
Silik liderliğine, MHP’yi Ak Parti’ye payanda rolünden öteye gidemeyen bir parti haline getirmesine, milliyetçi hassasiyetlere teğet bile geçemeyen bir duruşa dair yapılan onca eleştiriye yada suçlamaya ve suçlayanlara bulaşmak yerine zaten topun ağzındaki ikinci cumhuriyetçilere içeriksiz bir hamasetle saldırmak en rafine, en hasarsız atlatılacak, en rahat taraf bulacak ve alkışlanacak konuydu. O da öyle yaptı.
Oysa Bahçeli oyunu çoktan kaybetti. Nasıl ki yıllardır birileri “Sükut altındır” düsturuyla kandırıyorsa, şimdi de en kolay hedefi önüne koyup hamasetin en ucuzu ile kaşıkla dağıttığı liderlik ağırlığını kepçeyle geri toplamasını öğütleyerek fena halde kandırıyor Bahçeli’yi.
Yazık… İkinci cumhuriyetçiler karşıtlığı bir koltuk etmez çünkü. Onların eti ne budu ne ki?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...