Başbakan, ‘Köşk için uzlaşırım’ dedi ama şimdi de ‘Nasıl uzlaşalım’ kavgası çıktı.
Son teklif MHP liderinden: Herkes adayını getirsin. Olmazsa dışarıdan bulalım...
ERDOĞAN’ın ‘Alternatif isimlerle tura çıkarım’ mesajına muhalefet sıcak bakmadı. Başbakan, muhaletin tavrını ‘azınlık tahakkümü’ diye eleştirdi. MHP lideri Bahçeli, ‘Sezer gibi seçelim’ önerisini getirdi.
BİR İÇERİ, BİR DIŞARIDAN
BAHÇELİ, AKŞAM’a formülünü şöyle anlattı: Üçlü koalisyon döneminde Ecevit, Yılmaz ve ben bir araya geldik. Her parti bir içeriden, bir dışarıdan aday sundu. Herkesin onayı ile Sezer üzerinde anlaştık.
‘KÖŞK TEKLİFİ ALMADIM’
MHP lideri, daha önce Cumhurbaşkanlığı teklifi aldığı iddialarını da reddetti: Hiçbiri doğru değil. Cumhurbaşkanlığı makamını düşünmedim. Nasipse Başbakan olarak hizmet etmek istiyorum.
Bu da Bahçeli’nin “uzlaşı” formülü
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, beş yıl aradan sonra ilk kez bir televizyon programındaydı. Bahçeli, Kanal B Televizyonu’nda önceki akşam deneyimli gazeteciler Nahit Duru ve Mithat Sirmen’in ‘Başkent Oturumları’ programında yaklaşık 2.5 saat boyunca sorularımızı yanıtladı.
MHP Lideri, yayının başlamasına 20 dakika kala, saat 21.10’de televizyon binasına geldiğinde kendisini Başkent Üniversitesi’nin kurucusu Profesör Mehmet Haberal karşıladı.
Biz, kendisine soru soracak gazeteciler Hürriyet’ten Enis Berberoğlu, Sabah’tan Muharrem Sarıkaya, Ortadoğu’dan Orhan Karataş ve Akşam’ı temsilen bendeniz, Bahçeli’nin kurmaylarından Cihan Paçacı ve Deniz Bölükbaşı’yla yemekteydik.
Yayın başlamadan hemen önce Haberal, stüdyoda Bahçeli’ye “efendim size bir şey izlettirmek istiyoruz” dedi ve o anda idam cezasının kaldırılmasıyla ilgili Meclis görüşmelerinin zabıtları ekrana yansıtıldı.
Bahçeli gri takım elbise, beyaz gömlek ve sade bir kravat tercih etmişti. Kolunda saat yoktu.
Yayın boyunca bile düğmeleri daima ilikliydi. Net, tane tane konuştu. Müdahaleye gerek kalmadan sözü bitirdi. Mesajlarını doğrudan iletti. Hiç popülizm yapmadı, vaat yarışına katılmadı, polemiklere girmedi. “İktidara talipsek kuru sıkı atamayız, ayağı yere basan şeyler söylemek zorundayız” diyordu.
Sık sık “1692 günlük AKP iktidarının fotoğrafı” tanımlamasını kullanırken, seçim beyannamelerine bu fotoğrafı koymayı tercih ettiklerini söyledi.
Program sonunda, gelen e-mail sayısı 5 binin üzerindeydi. Sorular daha çok terörle ilgiliydi ve “Öcalan asılacak mı?” şeklindeydi.
Bahçeli’ye reklam arasında, “efendim en son beş yıl önce yayına çıkmışsınız. Bu bir strateji mi, gizem ve merak yaratmak açısından faydası var mı?” diye sordum. “Hayır, siyasetçiye bunun faydası olmaz” diye yanıtladı.
Tarih 29 Ekim 2006, Çankaya Köşkü
Yayın öncesi hazırlanırken en çok Başbakan Erdoğan ve CHP Lideri Baykal’dan sonra Bahçeli’nin “cumhurbaşkanlığı seçiminde uzlaşı” mesajını merak ediyordum. Bu konuda beklediğim yanıtları bulduğumu söylemeliyim.
Ben, sıram geldiğinde sorularıma Devlet Bahçeli ile 29 Ekim 2006’da Çankaya Köşkü’nde Cumhuriyet Resepsiyonu’ndaki sohbetimizi ve kendisinin o gün “Cumhurbaşkanlığı seçiminin krize dönüşmemesi için 11 Mart 2007’de seçim yapılsın” dediğini hatırlatarak başladım. “Dediğiniz yapılsaydı bugün nasıl bir noktada olurduk?” diye sordum.
Sonra da en güncel konuyla bağlantı kurup, “Başbakan Erdoğan uzlaşma mesajları verdi. 23 Temmuz sabahı Cumhurbaşkanlığı seçimi düğümü nasıl çözülecek?” sorusunu yönelttim.
Bahçeli’nin yanıtı ve yaklaşımını önemsiyordum çünkü genel kabul gören tahminlere göre Meclis’e en az üç parti girecek ve bunlardan birisi MHP olacaktı.
O da tıpkı Başbakan Erdoğan ve CHP Lideri Baykal gibi “uzlaşmanın zorunluluğuna” değindi. İşte Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı seçimi formülü:
“22 Temmuz seçimlerinde oluşacak parlamento cumhurbaşkanını seçmelidir. Bu da uzlaşma ile yapılmalıdır. Cumhurbaşkanı Meclis içinden de olabilir, dışından da. Ondan sonra da bir inatlaşma uğruna hazırlıksız ve tam kurumsallaşmamış bir anlayışla meydana getirilmiş Anayasa değişikliğinin gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
“57’nci Hükümet uzlaşması modeli”
Peki Bahçeli’nin modeli neydi, uzlaşı nasıl sağlanacaktı? Biraz açmasını rica ettik. DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetini hatırlattı ve “Bizim yaptığımız yapılabilir. Üç lider bir araya geldik. Her parti bir içeriden bir dışarıdan aday sundu. Biz Sabahattin Çakmakoğlu ve Kamil Turan’ı, Sayın Ecevit, Mehmet Haberal ve İsmail Cem’i, Mesut Yılmaz da Yılmaz Karakoyunlu’yu önerdi. Rahmetli Ecevit kriz olmaması için yargı organının başkanını aday gösterirsek olabilir mi diye sordu. Yılmaz ‘mümkündür, muhalefet partileri de uygun bulursa biz çoğunluğa uyarız’ dedi. Bunun adı uzlaşmadır.”
Bahçeli, yayın boyunca özellikle AKP’nin MHP’ye yönelik eleştirilerine yanıt verdi.
Son dönemde Başbakan Erdoğan’ın MHP’yi suçlayan üç konuyu koz olarak kullandığını söyleyen Bahçeli bu çabalar için “bizi tahrik ediyorlar” tanımlamasını kullandı.
Bahçeli bu üç konuyu “Öcalan’ın İmralı’ya getirilmesi ve idamın kaldırılması”, “Ecevit’in yanında suskun puskun duruyordu söylemleri” ve “CHP ile koalisyon yapacaklar” suçlaması olarak saydı. Ardından bunlara ilişkin görüşlerini açıkladı. Öcalan’ın yakalandığı 15 Şubat 1999 tarihinde henüz MHP’nin iktidarda olmadığını, parlamentoda bile bulunmadığını söyledi. Sonraki süreçte tek başlarına bir iktidar gücüne sahip olmadıklarını bir koalisyon ortağı olduklarını hatırlattı ve “Bizi DSP ile koalisyon yapmakla ve CHP ile koalisyona hazırlanmakla suçlayanlar 1973’te kendileri Ecevit’le hükümet olurken bir beis yok. Bize gelince beis var, öyle mi?” diye sordu.
Bahçeli diğer liderlerden farklı bir geleneğin temsilcisi... Bildik siyasetçi tiplerine benzemiyor. Üslup ve dili kesinlikle değişik. Ecevit’e benzetebilirim. Dikkatli seçilmiş sözcüklerden oluşan cümleler kullanıyor. Devlet hassasiyetini her cümlesinde hissettiriyor.
Sakin, kendine güvenli. Karşısındakine güven tesis ediyor.
MHP’yi modern bir parti yapmaya çalışıyor. Milliyetçiliği temel eksen almasına rağmen tüm Türkiye’nin değerlerini kuşatacak bir yelpaze peşinde. Belli ki bunun üzerinde uzun süredir çalışıyorlar. Bahçeli, en az üç partili bir Meclis’e hazır bir görünüm sergiledi...
Akşam
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...