Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘ümüğümüzü sıktırmam’ diyerek ‘IMF ile yeni bir stand-by anlaşmasına karşı çıkan’ tutumu G-20 toplantısında yumuşadı. Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle yol inşaatı gibi kamu harcamaları planlayan hükümeti, IMF ile anlaşması durumunda bu yatırımları askıya alacak olması düşündürüyordu.
Öte yandan Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in teknik olarak IMF’ye ihtiyacın olmadığına ilişkin açıklamaları da hükümetin kozuydu.
Fakat küresel kredi krizinde IMF ile anlaşmanın sermaye akışının devamı için bir zaruriyet haline gelmesi, IMF’nin bir referans noktası olması da hükümeti yeni bir stand-by yapmaya zorluyor. G-20 toplantılarında IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn ile görüşen Başbakan Erdoğan ilk kez ‘IMF’yle anlaşmaya çok yakınız’ ifadeleri kullandı. IMF Başkanı da, Türkiye ile IMF arasında oldukça süratli şekilde anlaşma sağlanabileceğine emin olduğunu söyledi.
Strauss-Kahn ne dedi?
Strauss-Kahn, Washington-daki G-20 zirvesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, bir gün önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü hatırlatarak, “(Türkiye ile) oldukça süratle bir anlaşmaya varmanın mümkün olabileceğine eminim ve Türkiye’deki durumun istikrara kavuşturulması için buna kesinlikle ihtiyaç var” dedi.
IMF Başkanı Strauss-Kahn, buna karşılık, Türk ekonomisine gereken düzenlemelerin boyutu ve sonuçlarının yanı sıra IMF’nin finanse edebileceği program paketinin boyutu konusunda halen bazı görüş farklılıkları bulunduğunu söyledi.
‘Türkiye’ye yardım gerek’
Strauss-Kahn, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, büyük bir ekonomi ve büyük umutlar vadediyor. Ancak başka ülkeler gibi, finans krizinden dolayı sermaye akışının kurumasından, ortadan kalkmasından olumsuz etkilenmiş durumda. Dolayısıyla onlara (Türkiye’ye) bu kötü durumdan çıkmaları için yardım etmemiz gerekiyor. Görüştüğümüz konuların temelini bu oluşturuyor. Oldukça yakında bir sonuca ulaşmamızı bekliyorum.” IMF Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky de, Türk ekonomisinin son yıllarda önce enerji ve emtia fiyatlarındaki artışlardan, yeni olarak da ihraç mallarına dışarıdan gelen talepte ortaya çıkan azalmadan etkilendiğini kaydederek, “büyük umutlar vadeden Türk ekonomisinin büyük bir geleceği var. Bu geleceğin gerçekleşmesini güvenceye almamız gerekiyor” dedi.
G-20’ye katılan liderler 30 Nisan 2009’da İngiltere’de tekrar bir bir araya gelecek; alınan kararların ne kadar hayata geçirildiğine bakacak. AB dönem başkanı Nicolas Sarkozy ile İngiltere Başbakanı Gordon Brown alınan temel ilke kararlarında tam hem fikir olduklarını belirttiler.
İhtiyati stand-by için hazırlıklar yapılıyor
Türkiye’nin teknik çalışmalarını yürüttüğü ‘ihtiyati stand-by’ ile daha önce gerçekleştirdiği ‘standard stand-by’ arasında çok büyük farklılıklar bulunmuyor. Her iki stand-by anlaşmasının, üye ülke açısından koşulları aynı temel şartları taşıyor. Gerek standard stand-by’da, gerekse ihtiyati stand-by’da IMF, anlaşma yaptığı ülke için gözden geçirme dönemleri itibarıyla, performans kritelerleri, yapısal program kriterleri belirliyor. Finans, kamu maliyesi ve para politikalarından oluşan bu kriterlerin uygulanması çerçevesinde krediler serbest bırakılıyor. Her iki stand-by anlaşması arasındaki en önemli fark, anlaşmaların vadelerinde ortaya çıkıyor. İhtiyati stand-by’ın süresi ortalama bir yıl iken, bazen 1.5 yıla kadar uzayabiliyor. Standard stand-by anlaşması ise genelde dört istenirse beş yıla da uzatılabiliyor. İhtiyati stand-by seçeneğinde, IMF ile bir stand-by anlaşması yapılacak, bu kapsamda, yine programlanmış gözden geçirmeler olacak. Türkiye ekonomisine ilişkin raporlar düzenlenecek. Bu raporlar, uluslararası yatırımcılar ve finans kuruluşları tarafından takip edilecek ve Türkiye’nin uyguladığı ekonomik programın kredibilitesi açısından önem taşıyacak. Gözden geçirmeler sonrasında Türkiye isterse kredi kullanmayabilecek.
Krizi aşmak için altı yol
G-20 liderleri dünya mali krizinin aşılması için altı yol belirledi:
• Mali sistemi reformdan geçirmek ve kalkınmayı sağlamakta karar alındı
• Eylem planında mali sisteme güveni yeniden tesis edebilmek amacıyla 31 mart 2009’a kadar öncelikle alınması gereken tedbirler sıralandı
• Liderler maliye bakanlarından beş hususta öneri paketleri hazırlamalarını istediler
• Buna göre bakanlar muhasebe kayıtları tam şeffaf ve uyumlu hale getirmeli
• Piyasaları güçlendirirken, sistemle ilgili risklerin azaltılması ve şirketlerin yöneticilerinin maaşlarının gözden geçirilmesi konularında maliye bakanları görevlendirilecek
• IMF ve dünya bankası işleyişi hızlandırılarak görev alanları genişletilecek. Kalkınmakta olan ülkelerin IMF ve Dünya Bankası’nda görevleri daha geniş biçimde uygulama alanına geçirilecek. (Radikal)