Okurlarımıza ön not: Aşağıda okuyacağınız yazıyı yazmamak için gün boyu bekledik. Bekledik ki, Kılıçdaroğlu o çirkin sözlerini tevil eder, belki özür diler ama bırakın özür dilemeyi, siyaseti bel altına indirmede ısrar etme yönünde irade koydu.
Bir yandan, "Çark etmedim" hissini uyandırmak için, "Sözlerimin arkasındayım" derken, diğer yandan, "Ama bu kelimeyi siyasete iktidar partisi kazandırdı!" diyerek, bir bayan siyasetçiyi, "Kötü" dediği, eleştirdiği bir örnekle vurmaya çalıştı.
Dolayısıyla aşağıdaki satırlar kaçınılmaz oldu.
***
Kemal Kılıçdaroğlu bu güne kadar sayısız gaf yaptı, onlarca çam devirdi. Devirdiği her çam “Kılıçdaroğlu işte…” gülümsemesiyle geçiştirildi. Bu aslında teoride iktidar alternatifi olan anamuhalefet partisinin lideri için çok da hayra alamet bir karşılama şekli değil, çünkü “Kılıçdaroğlu işte…” diye başlayıp “Boş verin gitsin… Ciddiye almayın” ile biten bu bakış açısı muhatabın ciddiye alınacak biri olmadığına işaret eder.
Kılıçdaroğlu da bu çok da ciddiye alınmama durumunu iyi bir şey sandı ve sonuna kadar kullandı.
Ama işte sonunda kantarın topuzunu o kadar kaçırdı ki; siyasette doldurduğu tek boşluk olan komedi figürü olması bile aşağıdaki sözlerine ‘gülünüp geçilebilecek sözler’ muamelesi yapılmasına izin vermiyor.
Grup toplantısında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nu kast ederek “Aileden sorumlu bakan zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette, o da konuşmuyor.” dedi.
Evet, yanlış okumadınız. Bu ülkenin ana muhalefet partisinin lideri bir kadın için bu ifadeleri kullanabildi. Oysa Kılıçdaroğlu’nun da bir eşi var, kadın. Bir annesi var, kadın. Bir kızı var, kadın. CHP’nin binlerce kadın seçmeni var. Söylediği sözün nereye gideceğini bile hesap etmeden, güya siyasi belagat göstermek isterken bu güne kadar yaptığı en çirkin konuşmayı yaptı.
Tamam…
Bakan’ın eleştirilecek yığınla yönü olabilir. Siyaseten her şey söyleyebilirsiniz. Ama bu sözler ne eleştiridir, ne siyasi karşı duruştur. Sefalettir, terbiyesizliktir, zavallılıktır. Ve bu sıfatlar muhatabına değil, sözün sahibine yapışır.
Maalesef, tüm Türkiye bugün buna şahit oldu.
Bu, acıdır.
Türkiye siyaseti adına, CHP adına, siyasetteki ahlaki düzeyin seviyesi adına. Çok acıdır.
Bunun karşılığı ne mi? Onun yanıtını da Kılıçdaroğlu verdi. O benzersiz çirkinlikteki iadesinin hemen peşine şu cümleyi kurdu Kılıçdaroğlu: “İtibar sahibi olmak yüksek ahlak sahibi olmakla başlar.”
Evet sayın Kılıçdaroğlu; tam da dediğiniz gibi, itibar sahibi olmak yüksek ahlak sahibi olmakla başlar.
İtibarınızı test edin, sonucu göreceksiniz. Üzgünüz. Durumunuz maalesef budur.
Bu haber 21346 defa okunmuştur.