Cuma günü gösterime giren Eşrefpaşalılar, bir cami imanının belaya bulaşmış insanların gönlünü kazanarak hayatlarını nasıl değiştirdiğini konu ediniyor. Eşrefpaşa, İzmir'in bir semti. İstanbul'un Kasımpaşası gibi kabadayılarıyla meşhur. Yaşayan birer efsane olan Eşrefpaşalılar, önce tiyatro olarak sahneye konmuştu. Seyirciden büyük ilgi gören oyun, sinemaya aktarıldı. 'Hayat Apartmanı', 'Yağmurdan Sonra' ve 'Şehnaz Tango' gibi dizilerden hatırladığımız Hüdaverdi Yavuz'un yönetmenliğini yaptığı Eşrefpaşalılar filminin senaristi Burak Tarık. Aynı zamanda kabadayı Nusret'i oynuyor. İmam rolünde Sinan Taymin Albayrak'ı, şarkıcı Memduh rolünde Şavaş Bayındır'ı görüyoruz. Turgay Tanülkü, Şermin Hürmeriç gibi tecrübeli
oyuncuların da rol aldığı Eşrefpaşalılar'ın
oyuncu ve yönetmenleriyle görüşük.
Yönetmen Hüdaverdi Yavuz (solda) ve oyuncu Savaş Bayındır ile filmin çekildiği Balat'ta görüştük.
Yönetmen Hüdaverdi Yavuz: Küfretmeden de komedi yapılacağını göstermek istedik
Film izleyici karşısına çıktı. İlk tepkiler nasıl?
Biz beklediğimizden daha fazla ilgiyle karşılaştık. Bir teveccüh olacağını biliyorduk ama bu kadarını beklemiyorduk. Filmi izleyip de kötü bir film diyenle karşılaşmadık henüz. Biz galiba hedefi tutturduk.
Film, İzmirli kabadayıların hikâyesinden hareketle yazılmış. Bu filmi niye İzmir'de Eşrefpaşa'da çekmediniz?
Çekmedik, çünkü Eşrefpaşa'da şu an filmimizde olan mahalle dokusunu yakalayabilme şansımız yoktu. Yapılar modernleşmişti. Balat daha uygun bir yerdi. Dar sokaklar ahşap cumbalı evler... Bizim o atmosferi daha doğru aktarabilmemiz için uygundu. Bu nedenle seçildi.
Eşrefpaşalılık jargonuna aşinalık var mıydı?
İstanbul'da da kabadayılığın yoğun olduğu semtler vardır. Kasımpaşa bunlardan birisidir. Sayın Başbakan da galadan sonra "Filmdeki evler, sokaklar, insanlar bana hiç yabancı değil, ha Eşrefpaşa ha Kasımpaşa." dedi. Bu da gösteriyor ki biz kabadayı jargonunu filme aktarırken çok da farklı şeyler yapmamışız.
Senaryo ulaştığında neler düşünmüştünüz?
Senaryo benim çekebileceğim bir hikâye idi. Eşrefpaşalılar filmini kabadayı jargonuyla alakalandırmak yanlış olur, aynı zamanda başka bir olayı anlatıyoruz. Yüzleri suça dönük insanların çoğunlukta yaşadıkları bir mahalle var. Böyle bir mahalleye bir imam gelirse ne olur? Bunun hikâyesini anlatmaya çalıştık.
Çoktandır sinemada unutulmuş mahalleyi görüyoruz filmde...
Biz hâlâ geleneklerini koruyan, birbiriyle ilişkileri sıcak olan insanların yaşadığı bir mahalleyi anlatıyoruz. Son zamanlarda özellikle mahalle baskısı kavramı konuşuluyor. Ve bu dindarların dindar olmayanlara uyguladıkları baskı şeklinde lanse ediliyor. Mahalle baskısı var aslında. Ama bahsedildiği şekilde değil. Aynı mahallede yaşayan insanlar komşusunun aç olup olmadığını, bir derdinin olup olmadığını bilir ve varlıklı olanların olmayanlara yardım yapmasında da bir baskı oluşturur. Belaya bulaşmış olanların çekilip çıkarılmasında mahalle baskısının bir rolü vardı eskiden. Biz böyle bir mahalleyi anlatıyoruz.
"Küfürsüz komedi"vurgusunda Recep İvedik, Yahşi Batı gibi filmlere bir gönderme mi var?
Biz küfürsüz komedi sloganını ortaya atarken birilerine rakip olarak yola çıkmadık. Küfretmeden, hakaret etmeden komedi yapılacağını göstermek istedik. Baktık ki oldu. Yalnız sinemaya gelenler filmin her dakikasında kahkaha atacağız diye beklenti içine de girmesinler.
Eşrefpaşalılar niçin sezonun sürpriz filmi?
Öncelikle içeriği ile sürpriz bir film. Şiddet yok, küfür yok, kadın pazarlama yok, öpüşme sahnesi yok. Buna rağmen ciddi bir seyirci buluşması gerçekleştirebilirsek ki bunun da verileri var. Ön satışta çok ciddi rakamlara ulaşıldı. Zikredilen rakam 50 bindi. Filmin iyi gişe yapması bizim için değil ama sinema sektörü için sürpriz olacak.
Memduh tiplemesi oynayan Savaş Bayındır: Kendimi ilk kez perdede izlemek heyecanlıydı
İlk kez bir sinema filminde kamera karşısına geçtiniz. Zorlandınız mı?
Zorluk denemez de acemilik yaşadım. Oynayacağım karakteri tiyatrodan iyi bildiğim için fazla zorlanmadım. Yönetmenimiz Hüdaverdi Bey bize büyük destek oldu.
Filmde şarkı da söylüyorsunuz. Serde şarkıcılık var mı?
Yok. Benim oynadığım karakter Memduh tiyatroda şarkı söylemiyor. Bir yerde ezan okuyor. Yönetmenimiz oyunumuzu seyrederken benim sesimi keşfetti. Fimde karakter biraz değişti, şarkı da söyledi.
Galalarda sizin oynadığınız karakter en çok alkışı alanlardandı. Ne hissettiniz?
İlk olması hasebiyle korkularım vardı. Kendimi izlerken ne hissedeceğimi merak ediyordum. Ben radyo programı da yapıyorum. Orada kendi sesimi dinlemek hoşuma gitmiyor. Filmde de öyle mi olacak diye düşünmüyor değildim. Ama kendimi perdede izlemekten mutlu oldum.
Dizi oyunculuğu için teklif gelirse ne düşünürsünüz?
İşim oyunculuk. Ben tiyatro oyuncusuyum ama özü aynı. Oyunculuğumu sergileyebileceğim her alanda bulunmak isterim. Tabii kendi kriterlerime göre (gülümsüyor). Benim de olmazsa olmazlarım var. Sanat için her şeyi yapmam.
Eşrefpaşalılar tiyatro oyunu olarak yoluna devam edecek mi?
Tiyatro devam edecek. Yakın bir zamanda uzun bir Avrupa turnesine çıkacağız.
Senarist Burak Tarık (solda) ve imam rolündeki Sinan Albayrak...
Sinan Taymin Albayrak: İşini aşkla yapan imamı oynadığım için mutluyum
Filmde rol almaya nasıl karar veriniz?
Senaryo elime geldiğinde, keyifle okudum. İki rol sunuldu, genç kabadayı 'Nusret' ve imam. Külhanbeyini oynamak oyuncu açısından daha tatminkârdır; uç noktalarda rol yapabilirsiniz. İmamda ise belirli bir tonu tutturmak gerekiyor. Ben imamı tercih ettim.
Neden imam?
Filmdeki imamın çizgisi çok güzel. Kullandığı dilden ve insanlara yaklaşımından etkilendim. Şimdiye kadar sinemada kötü imam tiplemeleri gördük, bunları da sarsabilecek bir imam karakteri çıkarabilmek düşüncesiyle karar verdim rolü oynamaya. İşini aşkla yapıyor, gönülden yapıyor.
Özel bir hazırlık yaptınız mı?
Benim belirli camilerde hocalarım vardır. Onlarla iyi muhabbet içindeyimdir. Bazı hocalarımız karşısındakine öyle güzel ulaşır ki, benim de öyle insanları tanıma şansım oldu.
Sûreleri kendiniz okuyorsunuz filmde de...
Hepimiz ne kadar uzağız desek de, muhakkak duymuşuzdur, ezberimizdedir belirli dualar, sûreler. Hafızalarımızda annemizin-babamızın, dedemizin ezberimize yerleştirdiği 'Sübhaneke' vardır en azından. Gerçek bir imam olamayız ama elimizden geldiğince okuduk, en azından 'güzel okumuş' deneceğini umut ediyorum.
Yeşilçam'daki imam tiplemelerinin dışında bir imamı oynadınız...
İtici imam tiplerini gördükçe çok içim acıyordu. Basit bir namaz kılma sahnesini bile o kadar beceriksizce çekiyorlar ki...
Sinema camiasından ne tür tepkiler aldınız?
Bana soruyorlar, 'filmde anlatılan imam için bir isim zikrediyorlar' diye... Ben o isimle tanışmıyorum. Ama çok benimsediğim bir özelliği var. Sevgi demiş, hoşgörü demiş dünya çapında bir hareket başlatmış. Bu adımlar ülkemiz için çok önemli. Ben bir zümreye dâhil değilim ama bu adımların arkasında manevî desteğim olur. Ayrıca ben sanat camiasında zaten ambargoluyum, Allah demeyi, besmeleyi, selamün aleyküm demeyi sevdiğim için yadırganırım zaten. Allah'ı bilmek başka bir duygudur.
Çevrenizdekilerin eleştirileri nasıl oldu?
Galaya güvendiğim birkaç ismi çağırdım. Filmin içinde var olan duygunun uzağında olan ama sinema konusunda güvenebileceğim insanlardı bunlar. Filmi ağlayarak seyrettiklerini, samimiyetinden çok etkilendiklerini söylediler. Bence de filmde eski Türk filmlerinin samimi havası ve tadı var.
Gişe tahminleri açısından film 'sürpriz' olarak değerlendiriliyor...
Büyük bir şaşkınlık yakalayacak kadar seyirciye ulaşacağını düşünüyorum. Ama büyük gişe yapacak diye girmedim filme, büyük bir seyirci düşünseydim yüzde anlaşması yapardım zaten. Görüşmeye gittiğim zaman samimi insanlar gördüm, oyuncular paralarını aylar sonra bile alamazken bizim yapımcılar paramızı film çekimleri devam ederken verdi. Hiçbir isteğimiz geri çevrilmedi.
Filmin senaristi ve kabadayı Nusret'i oynayan Burak Tarık: İlgi çok olursa filmin devamı gelebilir
Eşrefpaşalılar bir tiyatro oyunuydu. Sinemaya taşımaya nasıl karar verdiniz?
Eşrefpaşalılar'ı, 6 yıl önce çalışmaya başlamıştım. Tiyatro metni olarak hazırlamıştım. ANSE ile sahneleme fikri ortaya çıktı. 4 sezon sahne aldık. Tüm Anadolu'da 400 binin üzerinde izleyiciye ulaştık. Bu ilgi oyunun sinemaya uyarlanma fikrini ortaya çıkardı. Sinema filmi olarak senaryolaştırdık.
Senaryoyu yazarken gerçekten yaşanmış olaylardan mı hareket ettiniz?
Baştan sona yaşanmış bir hikâye değil, referans aldığımız, müracaat ettiğimiz anekdotlar var. Yer yer gerçekleri olan hayal mahsulü bir film diyebiliriz.
26 yaşındasınız, ilk senaryonuz mu?
Tiyatro oyunu yazmıştım daha önce, 3 ayrı oyunum var ama sinema olarak ilk senaryom.
"Küfürsüz komedi, düzeyli romantizm" vurgusu yapıyorsunuz?
Anlatmamız gereken bir hikâye vardı, yer yer komik yer yer dramatik. Biz hikâyemizi anlatırken küfre gerek duymadık. Tercihte bulunduk. Belki kimilerine göre küfür kullanmamız gereken yerde ahlakî yaklaşmayı tercih ettik. İnsanların yaşayışı ile alakalı bir durum, orda bir romantizm de var, 'bu ilişki neden daha üst noktaya taşınmadı?' da denilebilir. Bizim dünyamızda da küfrün, müstehcenliğin yeri yok. Bunu tercih ettik.
Filmin devamı gelir mi?
Gösterilen ilgi ile alakalı, bir mahallede hayat nasıl devam ediyorsa film de devam edebilir. Ama gelen ilgi bunu belirler.
Zaman