Başbakan Erdoğan’ın İspanya’dan ateşlediği türban füzesinin yakıtı bitmiş görünüyor. O günlerde de söylendiği gibi, AKP lideri bu çıkışı (hepsi bu olmamakla beraber) genel olarak mahalli seçim beklentileri üzerine kurdu.
Doğrusu bu konuda bir başka partinin “ön alması” ihtimalini de düşünmedi. MHP de hemen aynı bakış açısıyla hamleye müdehale etti ve artık “şekil”den çoktan çıkmış türban meselesi apayrı ve tartışmalı bir pozisyona yuvarlandı.
Peki bunun gelinen nokta ne? Bu sorunun kördüğümü tamamen çözecek tek ve anlamlı bir yanıtı yok. Meclis’te iki parti bir irade oluşturdu ve bu irade demokratik bir irade. Ama bu iradenin söylediği ne kimse anlamış değil?
AKP bir yandan Anayasa Mahkemesi’nin ne söyleyeceğini bekliyor ve YÖK Kanunu’nun EK-17’inci maddesi üzerinde yeniden değişiklik planlıyor. MHP ise kendisine AKP tarafından verilen sözün yerine getirilmesini umuyor.
Ancak MHP’nin Ek-17 üzerinde önceden uzlaşılan biçimiyle AKP imzasını alması hayli zor görünüyor. Çünkü kim ne derse desin AKP de farkın vardı ki, “başörtüsü biçimi” veren bu değişiklik yapılırsa Anayasa Mahkemesi iptal edebilecek.
Bu işin hukuki riskler bölümü. Aslında bu değişiklik kulağı ters elle gösterse de, türbanı yeniden yasaklıyor! Laiklik üzerinden gelen eleştiriler ve olası hukuki engel de cabası.
Öte yandan AKP’ye karşı “ön-alma” hamlesi yapan MHP’nin de işi tam bilmediği ortaya çıkmış bulunuyor. Şu an EK-17’ye yükleniyor ama ortağından yanıt alamıyor. MHP’nin de şimdi ayırdına vardığı mesele değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğu.
Siyasi umutlar tükenirse…
Kuşkusuz her iki partinin bu girişimden beklediği umutlardan biri seçim sandığı. Peki en azından bu ümit yeşerebilecek mi? Doğrusu bu konu da tartışmalı.
Planın şu kısmı doğru çıkabilir; MHP, AKP’ye giden “emanet oylar”ın bir kısmını geri alabilir. Fakat 22 Temmuz öncesi merkez sağdan ve milliyetçi-laik oylardan, yani AKP dışı partilerden aldığı oylar ne olacak?
AKP açısından da durum benzer. Bu değişikliğin kamuoyundaki popüler ismi “türban yasası” ama, ortada türban falan yok. AKP tabanı içinde, “bunlar ne yaptı, anneannemizin başörtüsünü üniversiteye soktular” minvalli söylemler sık duyuluyor.
Kaldı ki, bu itiraz doğru olsa da sorun ortadan kalkmıyor. Zira üniversiteler algıladıkları biçimde yorum getirebilirler. Yani, “ne girebilir ne giremez” tartışması sürecek. Bunların dışında akil ve tam bir çözüm getiren formül de ortayı çıkmış değil.
Elbette MHP’nin adı bu tartışmada biraz daha öne çıkmış durumda. Eleştirilerin büyük kısmı AKP’ye gidiyor. Bu bağlamda AKP’den kopacak seçmenlerin yeni adres olarak MHP’yi görmeleri de olası.
Kaldı ki, MHP tabanından bir çok ses duyulsa da, AKP örneğine yakın sertlikte değil bunlar. Ama bu yorum MHP’nin AKP’ye benzemesi anlamına geliyor. Bu iyi mi bilinmez.
Fakat savunucuları, “CHP’ye benzemesinden iyidir” dese de, “kendisi olmayan” bir partinin, veya orijinali ortada dururken bir başka partinin kâr elde etmesi de zor. Sonuç ne olursa olsun, kamuoyunun geniş kesitini tartışmaya çeken bu konu üzerinde her iki partinin de derslerini işin başında sıkı tutmadığı belli.
İYİBİLGİ
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...