Çarşamba akşamı NTV canlı yayınında bir araya geldiğimiz Cumhuriyet Gazetesi yazarı Cüneyt Arcayürek, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmiş olmasından hiç de memnun değildi. Fakat Gül ve AKP’den çok, MHP ve onun lideri Devlet Bahçeli’ye kızgındı. Tıpkı “İpi Gül’ü seçtirmek için atmış” diyen CHP lideri Deniz Baykal gibi, Bahçeli’nin “gizli AKP’li” olduğunu ima ediyordu. Kısacası, seçim öncesi MHP’ye rağmen ilan edilmiş olan “MHP-CHP koalisyonu”, daha gerçekleşemeden onu hayal edenler tarafından dağıtılmış oldu.
Ankara’da geçirdiğim dört günde MHP’yi sadece AKP karşıtları değil, iktidar partisinin de çok yakından takip ettiğini gördüm. AKP’nin birçok kurmayı, sohbetlerimizde sözü kısa sürede MHP ve Bahçeli’ye getirip, bu partinin izlediği stratejiden takdirle ama aynı zamanda endişeyle söz ettiler. Başbakan Erdoğan’a yakın bir ismin şu cümlesi durumu çok iyi özetliyor: “MHP çok iyi gidiyor. Anlaşılan işimiz çok zor.” Bir başkasıysa “Şaşırtıcı bir şekilde başarılılar, daha şimdiden bizden birkaç puan kazanmış olabilirler” diyebiliyor.
Bahçeli yeminlere bakıyor
CHP ve AKP saflarındaki bu aşırı MHP merakını, önceki gün, bizzat Devlet Bahçeli ile tartışma imkanı buldum. Bahçeli ile MHP Genel Merkezi’ndeki makamında yaptığım yaklaşık bir buçuk saatlik baş başa görüşmenin ardından, CHP ve AKP’lilerin tedirgin olmakta hiç de haksız olmadıkları sonucuna vardım.
Öncelikle şunun altını çizmek şart: Bahçeli, laiklik ekseninden rejim tartışmaları yürütülmesinden hoşlanmıyor. Teamüllere aykırı bazı söz ve davranışların devleti yıpratmasından, kurumlararası güveni tahrip etmesinden endişeleniyor. Örneğin cumhurbaşkanlığı devir teslim töreninin gizli yapılmasından duyduğu rahatsızlığı TBMM Başkanı Köksal Toptan’a söylemiş olduğunu biliyoruz.
MHP liderinin CHP’lilerden en temel ayrılığı beyanı esas alması. Yani Cumhurbaşkanı Gül ile mesela DTP’li milletvekillerinin ettikleri yeminlere uygun hareket ettikleri müddetçe hiçbir sorunun yaşanmayacağını düşünüyor.
Bahçeli pişman değil
Son dönemde üç olay MHP’nin kaderinde etkili oldu: 1) Bahçeli’nin Erzurum mitinginde kürsüden ip atması; 2) Bahçeli’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerine her durumda katılacaklarını açıklaması; 3) Bahçeli’nin DTP’lilerin uzattığı elleri sıkması.
Her üç konuda MHP’yi övenler de oldu yerenler de. MHP liderinin bu üç kritik konuda hiç ama hiç pişman olmadığını, aksine samimi bir şekilde bunları savunduğunu gördüm. Kendisine, “Başbakan Erdoğan 367 gerekçesiyle Gül dışında bir aday göstermeyi düşünüyordu. Siz yaptığınız açıklamayla sadece CHP’yi değil onu da zor durumda bıraktınız” dediğimde hiçbir yorum yapmadı.
Anladığım kadarıyla Bahçeli, AKP’nin bu kadar yüksek bir oy oranına ulaşmasını beklemiyordu. Ancak bazı CHP’liler gibi seçmeni suçlamak yerine bu işin sırrını ortaya çıkarmaları için sosyal bilimcileri göreve çağırıyor. Öte yandan seçim sonuçlarından çok önemli dersler çıkarmışa benziyor. Yeniden başa dönecek olursak: MHP liderinin, rejimin temellerini korumak üzerine bina edilmiş bir stratejinin AKP’nin işine yaradığı, muhalefet partilerini de halktan kopardığı sonuçlarına vardığını sanıyorum.
Profesyonel muhalefet
Bahçeli, MHP’nin bir imaj sorunu olduğunu reddetmiyor ve bundan büyük ölçüde medyayı sorumlu tutuyor. Gerçekten de yakın zamana kadar MHP sadece tepki veren, proje üretmeyen, üretmek istese de bunu yapabilecek kadrolara sahip olmayan bir parti olarak görülüyordu. Fakat TBMM’nin açılmasıyla birlikte Cihan Paçacı, Mehmet Şandır, Faruk Bal, Deniz Bölükbaşı, Gürcan Dağdaş, Gündüz Aktan, Mithat Melen gibi kurmaylar, medyayı da geniş bir şekilde kullanarak MHP’nin imajını yeniden inşa ediyor ve epey de başarılı oluyorlar.
MHP yeni dönemde, TBMM içi veya dışı hiçbir parti, kurum ya da odağın peşinde veya onlarla birlikte laiklik temelinde bir muhalefet yapacağa benzemiyor. Bunun yerine, AKP’nin icraatını profesyonel bir kadroyla çok yakından takibe alacağını, istikrarlı ve zaman zaman çok sert bir muhalefet yürüteceğini söyleyebiliriz.
Peki MHP muhalefette neleri öne çıkaracak? Tabii ki dış politika, yani Irak, Kıbrıs ve AB ile ilgili gelişmeler. İçerdeyse en çok yolsuzluk iddialarının takipçisi olacağa benziyorlar.
Sonuç olarak, AKP’nin, MHP’nin soluğunu sürekli olarak ensesinde hissedeceğini, aritmetik açıdan olmasa bile fiilen ana muhalefet misyonunu MHP’nin üstleneceğini ileri sürebiliriz.
VATAN
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...