Nuray Başaran'ın "Can Dündar ajan mı?.." başlıklı yazısından satırbaşları;
Ajan kelimesinin sözlük anlamı tek bir tanımdan ibaret değil.
Birincisi, ‘Bir devlet veya kuruluşun gizli amaçları için çalışan kimse, casus, dil avcısı, çaşıt. ‘
İkinci tanıma göre ise; ‘Bir kimsenin, bir ortaklığın veya bir devletin bazı işlerini yapan kimse, temsilci.’
İngilizcede ise karşımıza 8 değişik kelime çıkıyor:
Agent, spy, secret agent, spook, infiltrator, courier, gumshoe, intelligencer
Ancak bizzat Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Can Dündar için kullandığı ‘AJAN’ kelimesinden anladığımız ise, casus olduğu anlamındadır.
Kuşkusuz Can Dündar yıllardır gazeteci olarak tanıdığımız bir kişi. Ajan olup olmadığını da yargılandığı güne kadar duymadık. Bilmiyoruz.
Malum yargıda son yıllarda görülen davalar çok kafa karıştırdığı için de, Can Dündar için verilen kararın doğruluğu bazı kesimlerde şüphe uyandırıyordu.
Ancak gelinen noktada, bir Cumhurbaşkanı ülkesinin bir gazetecisi ile ilgili ‘AJANDIR ‘diyorsa, artık bunun üzerinde bir söz yoktur.
Hem de bunu o gazetecinin halen kaçıp yaşadığı başka bir ülkenin sınırları içerisinde ve o devletin devlet başkanının yanında söylüyorsa.. Hatta suçluların iadesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini de belirterek.
Bu konu tartışmaya artık kapalıdır. Kapanmıştır!
Neden?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın cümlelerini hatırlayacak olursak , ‘Can Dündar’ın bir ajan olduğunu, devletin sırlarını ifşa etme durumunda olan bir kişi olduğunu ve bunun 5 yıl 10 aya mahkum edildiğini biliyorsunuzdur. 5 yıl 10 aya mahkum olan bir kişi, kaçarak Almanya’ya gelmiştir. Şu anda bu kişi Türk yargısına göre bir mahkumdur ve 5 yıl 10 ay mahkumiyeti vardır, ajandır. Devletin sırlarını ifşa etmiştir. Hiçbir ülkede devletlerin sırları ifşa edilmez, suç teşkil eder. Bir diğer konu biz Almanya ile suçluların iadesi anlaşması yapmış bir ülkeyiz. Bizim böyle bir suçluyu iadesini istemek en doğal hakkımızdır. Bir Alman hakikaten burada yargılanmış mahkum olmuşsa, bizden Almanya isteyebilir. Biz de bunu vermek durumundayız. Böyle bir şey benim başıma gelse, ben veririm, hiç bakmam." diyor.
Her şey net Erdoğan’ın cümlelerinde. Üstelik de bir savcı ya da hakimin cumhurbaşkanını yanıltma lüksü de yoktur.
Ancak burada tartışma konusu yapılan ve kafa karıştıran konuların olduğu da gerçektir.
Birincisi, Can Dündar’ın yayınladığı ve MİT TIRLARI adı ile hatırladığımız olayda, bu görüntülerin jandarma tarafından çekilmiş olmasıdır.
İkincisi ; Jandarmanın elde ettiği ve servis edilen görüntüleri yayınlayan bir gazetecinin ne kadar suçlu olabileceği de elbette sorgulanacak türdendir.
Üçüncüsü; Can Dündar’dan önce bu haberin Aydınlık Gazetesi tarafından yapıldığı da bilinmektedir. Buna rağmen neden sadece Can Dündar’ın yargılandığı sorgulanmaktadır...
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...