Fransa Kültür Bakanı Franck Riester, dün Twitter’dan paylatığı mesajda, “Bugün, Fransız sineması yetim kaldı, efsanelerinden birini kaybetti” yazdı.
Anna Karina, 1960’lı yıllarda eski eşi olan efsane yönetmen Jean-Luc Godard’ın ilham perisi olarak şöhrete kavuştu.
Godard, Karina’yı Danimarka’dan Paris’e göç ettikten kısa bir süre sonra keşfetti. Fransız yönetmen, Türkçeye “Serseri Aşıklar” adıyla çevrilen 1960 yapımı meşhur filmi “À bout de souffle”de Karina’yı oynatmak istedi, ancak genç oyuncu rolün çıplaklık gerektirmesi nedeniyle Godard’ın teklifini reddetti. Birkaç ay sonra Jean-Luc Godard, Karina’ya başka bir rol teklif etti ve böylece ikilinin verimli ortaklığı başlamış oldu.
.
ÇOK BÜYÜK BİR AŞK HİKÂYESİYDİ”
İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin haberine göre; Karina ile Godard 1961 yılında dünya evine girdi. Çift evlendikten sadece dört ay sonra Karina, Berlin Fillm Festivali’nde Godard imzalı “Une femme est une femme” (Kadın Kadındır” filmindeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne değer görüldü.
Fransız sinemasının iki devi sadece dört yıl sonra boşansa da ilişkileri de birlikte yaptıkları filmler kadar simgesel oldu. Karina 2016’da “Vogue” dergisine verdiği bir mülakatta Godard ile evliliğine ilişkin şunları söyleyecekti: “Gerçekten çok büyük bir aşk hikâyesiydi, fakat genç bir kız için bir bakıma çok yorucuydu, zira çok fazla dışarı gidiyordu. Sigara almaya gittiğini söyleyip üç gafta sonra gelirdi.”
Anna Karina, Godard’dan ayrıldıktan sonra, Jacques Rivette, Luchino Visconti ve Tonry Richhardson gibi yönetmenlerle çalıştı. 1970’li yıllarda kamera arkasına geçti ve “Vivre Ensemble” filminin yönetmenliğini üstlendi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...