Talat Atilla İktidar 5. vitese taktı! İmamoğlu'nun tek kozu! Demokrat(ların) Gölü! Özdağ! |
Ersan Yıldız Kabahat senin! |
Mihriban Başlı Ya Barış Ya Ölüm! |
Adnan Küçük Bahçeli’nin Açıklamaları ve Suriye’de Yaşananlar (2) |
Tuğba AYAN YARGIÇ MISIN? GÖZLEMCİ Mİ? |
Melike Topuk Küllerinden doğmak üzerinden tozları silkelenmeye bakar |
Zahide Guliyeva Ali aile ol! |
Cengiz Altınsoy Türkiye'yi yönetmek, İstanbul gibi olmalı... |
Kıvılcım Kalay ERKEK DOĞMUŞ ADAM OLAMAMIŞSIN |
Canan Sezgin Sıfır yılı 2025! |
Tuğrul Sarıtaş DİZİ FİLM SEKTÖRÜ 100 KİŞİ İLE ÇARKI ÇEVİRİYOR! |
Tekin Öget BOYKOTA DAİR BİRKAÇ KELAM |
Esra Süntar ŞEKİLDEN ŞEMALE PERSPEKTİF 'AŞK' |
M. Kürşat Türker ARA-SIRA |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ASGARİ ÜCRET, ASGARİ KÜLFETİ KARŞILAYACAK MI? |
Aristo "En büyük suçlar, gerekli olanı değil de, fazla olanı elde etmek için işlenir." der. Sanırım Aristo'nun dediği gibi çoğumuzu tuzağa çeken 'fazla olanı' elde etme talebimiz.
Belki de fazla- az kavramını yeterince bilmiyoruz ama bazen mutluluğun bile fazlası bizi yıpratmıyor mu?
Nadiren de olsa seri halde gelen mutluluklar navigasyon ayarlarımızı bozmuyor mu? Tabi sakin yaşamak, daha doğrusu sakin kalabilmenin zor olduğu coğrafyanın tam ortasındayız.
* * *
İşimiz kolay değil ama hayatımıza giren kaoslardan bir iki adım geriye çekilerek izlemeyi de beceremez miyiz acaba?
Bunu hiç denemedik belki de...
Cumhurbaşkanı Erdoğan 23 yıldır Türkiye'yi yönetiyor.
Neredeyse her seferinde "bu sefer kazanamaz!" denilen bir lider girdiği hiç bir genel seçimi kaybetmedi.
Seçmen genel seçimlerde azınlığa düşürse de, birinci parti yapmaktan vazgeçmedi Erdoğan'ı...
* * *
Seçmenle arasındaki manevi enerji bir şekilde yeniden yeniden şarz oluyor.
Tabi bu şarzın tekrar tekrar dolmasında Erdoğan'ın siyasi tecrübesi, seçmenle kurduğu diyalog, yaptığı hizmetlerin payı var ama devlet mekanizmasının hemen hemen her hücresine sahip olması da en önemli faktörlerden birisi.
Elinizde dönüştürücü bir gücünüz olduğu zaman rakibinizin işi de kat kat zorlaşıyor haliyle.
Ve geldiğimiz noktada muhalefetin işi yine zor görünüyor. 3-4 ay öncesine kadar iktidarı bunalıma sokacak kadar dominant duruş ve başarısı olan muhalefet yerine şimdi kendisini savunan, kendi kendini korumaya çalışan bir muhalefet var karşımızda.
Tüm iktidarlar yıllar içinde yıpranır.
Biz de bir şeyler oluyor ve iktidardan çok muhalefet yıpranıyor.
* * *
Her şey iktidarın boştaki vitesi 5'e takmasıyla başladı ama muhalefetin, daha yalın ifadesiyle CHP'nin kendi içinde birlik sağlayamaması iktidarın önünü greyder gibi açmadı mı?
CHP'nin neden bir abisi yok mesela?
Mesela bir Hikmet Çetin.
Mesela bir Murat Karayalçın neden abilik yapmıyor, yapamıyor?
4 parça bir iktidara seçmen neden güvensin?
Üstelik haklı olduğu konularda bile haksız konuma geçecek kadar siyaset pratiğinden yoksun bir muhalefete!
* * *
İktidar pratiği sonuçla ilgileniyor.
Hangi yol ve yöntemle seçimi kazanırım sorusunun yanıtını bulduğu anda lodoslama dalıyor.
Bu sefer biraz hızlı ve riskli bir yol tercih ediyor İktidar. Demek ki risk almaya ihtiyacı var. Kolundan tuttuğunu götürüyor. Bu yöntemin kendileri için siyasi ağır riskler taşıdığını umarım bilyorlardır. İki ucu keskin bir bıçak gibidir sertleşmek. Suriye- Dem- İmralı- Enflasyon....Tüm bu başlıkların yanına sertleşmek iyi bir tercih değil bence.
Maliyeti olabilir!
İMAMOĞLU'NUN ÇIKIŞ PLANI!
İmamoğlu ve CHP'nin içinde bulunduğu durum, havuz problemi gibi.
Yanıtı kolay değil.
CHP, özellikle de İBB Ekrem İmamoğlu yerel seçim zaferinin tadını çıkaramadan üst üste zor günler yaşamaya başladı.
CHP sadece kritik belediye başkanlarının görevden alınması, İmamoğlu'nun alanının daralması sorunlarıyla değil, çok boyutlu parti içi ve dışı gelişmelerle de boğuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Turpun büyüğü heybede" ifadesiyle, İmamoğlu'na doğru yaklaşan tehlikenin altı çizilmiş oldu.
Üstüne bir de İmamoğlu'na soruşturma gelince, dumanı görünen geminin bacası da göründü.
* * *
İmamoğlu oldukça diplomatik dille söylese de siyaset zeminine çoluk- çocuk karıştırmak iyi bir fikir değildi.
Elbette kendi tercihi ama radarda olduğunu bilecek kadar zeki bir İmamoğlu, bu yüksek gerilim hattına çoluk- çocuk kavramı ile girmemeliydi.
Belli ki üzerine çalışılmış bir metindi ama kelimelerin alt dilinde verilen mesaj açıktı.
En azından öyle anlaşılmaya müsaitti.
Neyse...
İmamoğlu ve kurmayları iki çıkış noktasını sabah- akşam irdeliyorlar.
Anayasa gereği, ara seçim her seçim döneminde bir defa yapılır ve genel
seçimden 30 ay geçmedikçe ve genel seçimlere 1 yıl kala ara seçime gidilemez. Ancak, bir ilin veya seçim çevresinin TBMM'de üyesi kalmaması halinde boşalmayı takip eden 90 günden sonraki ilk Pazar günü o seçim çevresinde ara seçime gidilir.
* * *
Toparlarsak...
İmamoğlu'nun acilen bir koruma zırhına ihtiyacı var.
Ya genel başkan olarak, ya da ara seçim formülü ile milletvekili olarak.
Sanırım genel başkan olmayı tercih edecek!
Böyle bir teşebüste, korumalarının yemeğini kestiği için arasının kötü olduğu Özgür Özel'in Kılıçdaroğlu ile
barışma ihtimali olur mu izleyip göreceğiz.
Türkiye'nin iktidar yerine muhalefeti tartışmaya devam edeceği anlaşılıyor.
İnşallah bu işin sonu karakolda bitmez.
Daha doğrusu karakolda biterse öpüp başımıza koyalım!
TIRMANIYOR!
Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ'ın tutuklanması önümüzdeki süreçte de benzer tutuklamaların olabileceğini gösteriyor.
Siyasi konuşmaların hukuki sonuçları olmalı mı, olmalıysa kriteri ne olmalı sorularının yanıtlarının ucu açık.
İmtiyaz hiç kimse için elbette olmamalı
ama tutukluluk kararlarının bu kadar rahat verilmesi de tartışmaya değer bir konu doğrusu.
Siyasi kimlik taşıyanların içeri atılmasının siyasi sonuçlar doğurduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan biliyoruz.
Endişem bu süreçlerin devamı halinde sokak hareketlerine dönüşme ihtimali.
DEMOKRATLAR GÖLÜ!
Her ne kadar az oy alsa da Demokrat Parti sağ hafızayı temsil eden bir parti.
Gültekin Uysal liderliğinde siyasete tutunmaya çalışan partinin Ankara'nın en merkezi yerinde güzel ve geniş bir genel merkezi var.
Özal döneminde yapılan ANAP genel merkezi her iki parti birleşince Demokrat
Parti'ye kaldı.
Önce atık merkezi, sonrasında normalleşen arsa ve bina oldukça pahalı bir mekan.
Demokrat Parti’nin bu arsasına çok talip olduğu söyleniyor.
Yıllar önce tabanı kazılan genel merkezde ufak çaplı bir gölet oluştu.
Bu göleti görenler, Demokrat Parti yetkililerine"Göl manzaralı demokratlar" diye takılıyorlar.
VELHASIL: Medya toplumu bozmaz. Olsa olsa bozuk olanı ortaya çıkarır. - t.a.
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 268 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |