CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yurttaş Birlikteliği'nin Ankara'da düzenlediği “Yurttaş Sesleniyor, Haklarımızı Alacağız” mitinginde konuştu.
Özel'in konuşmasında öne çıkanlar şu şekilde:
İktidar milyonlarca insanın sesini duymamakta inat ediyorsa, oy alırken yılda dört kere ayarlama yaparız dediği asgari ücretliyi bir yıl boyunca bir kuruş vermeden yoksulluğa mahkum ediyorsa, dünyanın en fedakar insanları olan, bu millet için, bu devlet için göz nuru akıtmış, dirsek çürütmüş emeklilerini sefalete mahkum ediyorsa, esnafı duymuyor, çiftçinin sorunlarını görmüyorsa, o zaman gerçek meclis burasıdır, meydanlardır, sizlerle birlikte olmaktır.
Kendi atadıklarına, il başkanına, ilçe başkanlarına, kendi mahalle delegelerine, kendi üyelerine kendini alkışlatacak. Buradan bir kez daha sesleniyorum. Tayyip Bey, Sayın Erdoğan, salon siyasetçisi olma, meydanlardan korkma, çık dışarıya, gel buraya! Erdoğan, salonda kendini alkışlatan Erdoğan....
Zafer kazandım Suriye'de diye. Suriye'ye sevinin, açlığı, yoksulluğu, işsizliği, güvencesizliği görmeyin, hissetmeyin diyen Erdoğan. Bu meydan yoksullarla, bu meydan hakkını yediklerinle dolu ve sana sesleniyorlar. Çık oradan, gel buraya, hesap ver, hesap ver, hesap ver!
'FETHEDECEKSEN BU EMEKLİNİN, BU EMEKÇİNİN GÖNLÜNÜ FETHET'
Bak Bursa'da, Balıkesir'de ilk kongrelerinde sana Şam'ın Fatihi diye bağırıyorlarmış. Şam'ı fethetmek, başka ülkenin toprağına göz dikmek, şehrine plaka koymak başka işler. Sen fethedeceksen bu emeklinin, bu emekçinin gönlünü fethet. Ama yapamazsın. Sana orada fetih, fetih diye bağıranlara bakma. Bak bu meydanda yüz binler sana istifa, istifa diye sesleniyor.
Eğer bir ülkede başkentte, başkentin en önemli meydanına yüz binler sel olup akmışsa, hakkını arıyorsa, ülkeyi yönetene istifa diye sesleniyorsa sandıktan kaçamazsın, seçimden kaçamazsın. Milyonlara söz verdin ama geçinemiyorlar. Geçim yoksa, geçim yoksa, geçim yoksa Erdoğan, Ankara'da, başkentte milyonlar sana boş tencere gösteriyorlar. Milyonlar senden seçim istiyorlar, sandık istiyorlar.
'SENDİKALI İŞÇİDE ASGARİ ÜCRET SÖZ KONUSU OLMAZ'
En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir, en cılız kalabalık yalnızlıktan iyidir. Hepiniz sendikalı olmaya davet ediyorum. İstifaya davet ettiğiniz hükümet, asgari ücreti sendikalarla konuşuyor. Oysa sendikalı işçide asgari ücret söz konusu olmaz. Toplu iş sözleşmesi, asgari ücretin üzerinde bouyutlanırı, üzerinde imzalanır. Ama maalesef 1970'lerde işçilerin yüzde 75'i 4 işçiden 3'ü sendikalıyken bugün bu rakam fiilen yüzde 14,75 durumundadır. Bu resmi gerçek rakamdır, ancak yarısı kamuda çalışan işçilere aittir. Yani özel sektör sendikalı işçilerin yüzde 7'sidir. Türkiye'de işçilerin yüzde 14,5'i sendakalıyken, grevli toplu sözleşme hakkından yararlanan sadece yüzde 9'dur bununda yarısı özel sektördür. Yani Türkiye'de 100 işçiden sadece dört buçuk tanesi grevli toplu sendika hakkına sahipken yüzde 95'i bu haktan mahrumdur. İşte bizim esas sorunumuz, bu iktidarında esas hoşuna giden de budur. İşçilere sendikalara üye olma çağrılarında bulunurken sendikalara da üretimden gelen güçlerini kullanma bu iktidara bu yılı dar etmeye davet ediyorum.
Her döneminde bütün kurumlar ve kurallar yerle yeksan oldu. Her şey bir kişinin, iki dudağının arasına sıkıştı. Milyonlarca emekçinin hayatını etkileyecek asgari ücret tespit komisyonu bile mevcut antidemokratik yapısından bile dışlandı, emrivaki yapılara zorlandı.
Son komisyon toplantısı işçilerden kaçırıldı. Hükümet işverenle bir araya gelip bir akşam vakti apar topar asgari ücreti AK Parti'nin grup toplantısına yetiştirdiler. 9 milyon asgari ücretli, maaşı asgari ücrete bağlı olan milyonlar büyük bir hayal kırıklığı ve öfke içindeler. Çünkü 22.104 liralık ücret asgari ücret değildir, bir sefalet ücretidir. Biz bu ücreti reddediyoruz.
Bu antidemokratik uygulamadan sonra 50 yıldır komisyon masasında oturan işçiler o masadan bir daha kalkma, oturmamak üzere kalktılar. Türk-İş masadan tamamen çekildi. DİSK ve Hak-İş de aynı görüşte. Bu komisyon bu iktidar döneminde tamamen meşruiyetini yitirdi. Bu adaletsizliğe, bu haksızlığa karşı ortak bir söylemde bulunan, karşı çıkan, isyan eden üç konfederasyonu da bugün buraya verdikleri katkı için ve bundan sonraki onurlu mücadeleleri için tebrik ediyorum, yürekten mücadelelerine destek veriyorum.
'ASGARİ ÜCRETLİ ZAM BEKLERKEN CEBİNDEN 2 BİN LİRASINI ÇEKİP ALMIŞTIR'
Açıklanan asgari ücret 2024 başında eleştirdiğimiz 17 bin 2 liralık ücretin de çok gerisindedir. 11 ayda 17.bin lira bütün alım gücünü yitirmiş, 7 bin liranın üzerinde erimiş, 10 bin liranın 1 Ocak'taki satın alma gücünün gerisine düşmüştür. Bu iktidar asgari ücrete 5 bin lira zam yaparak, 7 bin lira zayıflayan ücrete 5 bin lira zam yapıp tarihte ilk kez asgari ücretli zam beklerken cebinden 2 bin lirasını çekip almıştır.
Dün bir kez daha Sayın Erdoğan çıkmış şöyle diyor; "Biz asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik." Erdoğan, hangi enflasyona ezdirmediniz. TÜİK'in enflasyonu dahi yüzde 50, verdiğiniz zam yüzde 30. Diyorlar ki asgari ücrete zam yaparsak enflasyon artar. Bu koca bir yalan. Koca 2024 yılı boyunca asgari ücrete bir kuruş zam yapmadın, yine yüzde 50 enflasyon yaptın. O da senin kendi hesabına göre. Bakın 2002 yılında bu iktidar geldiğinde bir asgari ücret yedi çeyrek altın alıyordu. Asgari ücret 184 liraydı, çeyrek altın 27 liraydı. Geçen sene ocak ayında verdiği 17 bin 2 lira asgari ücret 5 çeyrek altın alıyordu. Bu ay aralık ayında o asgari ücret 3 çeyrek altın alabiliyor. Yani AK Parti iktidarı boyunca 7 çeyrek altından 3 çeyrek altın gerilemiş durumdayız.
'ERDOĞAN 22 BİN LİRAYI SİZLERE LAYIK GÖRDÜ'
Çeyrek altın hesabına kızıyor, altın mı yiyorlar diyor. Yiyemiyorlar ama geçen sene ocak 2024'te verilen 17 bin 2 lira 300 lira kilosu olan dana kıymadan 57 kilo alıyordu. Bugün verdiği para 37 kilo dana kıyma alabiliyor, dana kıymanın kilosu 520 lira. Geçen sene 57 kilo dana kıyma bugün 37 kilo dana kıyma. Neden altın hesabı yapıyorsun diyene çok daha kötü dana kıyma hesabı ortada. Ocak 2024'te 17 bin lira bin 700 tane simit alırken, bugün verdiği asgari ücret bin 470 tane simit alıyor. Biz yüzde 76-77 zamla 30 bin lira önerirken bile utandık. 30 bin lirayla geçim mi olur dedik ama Erdoğan 22 bin lirayı sizlere layık gördü.
Biz CHP olarak sadece asgari ücrete zammı değil küçük esnafı bu artıştan koruyacak 8 bin lira işçi başına desteği, KOBİ'leri bu artıştan koruyacak 5 bin lira desteği de birlikte önermiştik. Ama iktidar at gözlüğü takmış sadece parası olana bakıyor. Garibana, işsize, çalışana, emekliye, öğrenciye hayatı dar ediyor. Bu nedenle de halkın karşına çıkamıyor.
'ERDOĞAN, ŞAM'I FETHETMEYİ BIRAK YURDA DÖN'
Erdoğan pazara gidebiliyor mu, çarşıya çıkabiliyor mu, sokakta yürüyor mu, orada asgari ücreti savunabiliyor mu ama Şam'ı feth ettim diyor. Erdoğan, Şam'ı feth etmeyi bırak yurda dön emeklinin ve emekçinin fethedebiliyorsan gönlünü fethet. Ama sen o gönülden çoktan düştün vatandaşın gözünden çoktan düştün. Erdoğan, Türkiye sınırlarında ama aklı malesef Suriye'de. Artık Türkiye'nin gerçeklerine dönmesi lazım ama dön diyemiyorum. Bu sorunlara çözüm bulması lazım asla ona bunları çöz demiyorum. Çünkü o bu meydandan taraf olmadığını gösterdi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...