Yabancısı değiliz… Türkiye içi boşaltılmış kavramlar yurdu. İşte bu her şeyin içini boşaltma halinden kurumlardan ideolojilere kadar her şey nasibini fazlasıyla alıyor.
O içi boşaltılmış kurumlardan/kavramlardan biri de sendikalar/sendikacılık.
Güya temsil ettikleri işçilerin/memurların haklarını korumak için oluşmuş yapılar olan sendikalar Türkiye örneğinde birkaç başlık altında kümelenip kalıyor. Ya hükümete sırtını dayayıp keyif sürüyorlar, işçinin değil hükümetin temsilciliğini yapıyorlar, ya da eğer ideolojik olarak hükümet karşıtı cephedelerse işçi hakkı korur pozları altında siyasi muhaliflik yapıyorlar.
Her iki durumda da işçi sahipsiz, sendikaların derdi işçi değil yaslandıkları yere payandalık yapmak, ilişkilerini korumak.
Bakın… Renault işçilerinin eylemi katlanarak büyürken yetkili sendika olan Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak çıktı ve bir konuşma yaptı. Detaylarına girmeyeceğiz. Merak eden bu linki TIKLAR ve o açıklamaları okur.
O açıklamalara bakınca sanırsınız bir sendika başkanı değil de Renault’un üst düzey bir yöneticisi ya da patronu konuşuyor. İşçileri ajanlıkla suçluyor, korkular salıyor, laf arasında gözdağı veriyor ve son sözü söylüyor: Eylemi bırakın.
Renault’a yönelik tek bir eleştirisi tek bir çağrısı yok. Oysa Kavlak işveren temsilcisi değil, işçilerin temsilcisi. Tüm sendika ağalarının yaptığı gibi sürdüğü saltanat o gözdağı verdiği işçilerin maaşlarından yapılan kesintilerle var.
Ama dedik ya, içi boşaltılmış kurumlardan biridir Türkiye’deki sendikalar. Kavlak da bunun çarpıcı bir örneğini veriyor ve KAYBEDİYOR.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|