Kabul… Suriye’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Kabul… Diktatör Esad babasını aratmayacak uygulamalarla halkını katlediyor. Kabul… Uluslararası toplum uzun zamandır Suriye’deki trajediye sessiz. Kabul… Acilen bir şeyler yapılması gerekiyor.
Ama bir dakika…
Tüm bu kabuller tek seçeneği Esad’ı vurmaya mı indirger? Uluslararası toplumun bulabileceği başka bir çözüm yok mu? Barış’ın savaşla geldiği nerede görülmüş? Esad vurulurken gerekten de sadece Esad mı vurulacak? Adres gözetmeyen bombaların belki iç savaştan daha fazla masum Suriyeli’yi öldüreceği sır mı? Irak örneğini ne çabuk unuttuk? Ve Suriye’ye yapılacak askeri operasyonun top yekun bir savaşa ve bölgeye yönelik tehdide dönüşeceği uyarıları kulak asılmayacak uyarılar mıdır?
Bu soruları sonsuz uzatabiliriz. Ama maalesef diğer ülkeler bu muhtemel gelişmeleri de hesaba katıp bir yol bulmaya çalışırken bir tek Türkiye hiçbir soruya yanıt aramadan “İlla da savaşalım, Esad’ı vuralım” noktasından milim sapmıyor.
Ve maalesef savaşmak için yırtınan, savaştırmak için diğer ülkeleri azmettiren bir ülke görüntüsü ile KAYBEDİYOR.