ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi, ODTÜ Bilim ve Teknoloji politikaları Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Yakup Kepenek Kamuda, Tasarruf ve Verimlilik Paketi'nin ayrıntıları hakkında Turktıme'a konuştu. İşte Kepenek'in çok özel röportajı...
Buyurun.
1) Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'nin ayrıntılarını açıkladı. Sizce bu kararlar Kamuda verimliliği artıracak tasarrufu sağlayacak mı?
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, 13 Mayıs’ta enflasyonu düşürmek amacıyla, tasarruf, bütçe disiplini ve verimliliğe dayanan ya da üç ayaklı bir önlemler demeti açıkladı.
Önlemlerin tasarruf kısmında , gelecek “üç yıl boyunca” kamunun elindeki “taşıtların sayını ve bunların kullanımını sınırlıyor”; yine kamunun malı olan ya da kiraladığı” yapılar konusunda sınırlamalar getiriyor; ek olarak, kamu çalışanlarının sayısını “ yalnızca emekli olanların yerine yeni kişilerin alınması biçiminde sınırlamaya gidiyor.
Tasarrufların parasal boyutuna bakalım. Bilindiği gibi kamu harcamaları niteliksel olarak üçe ayrılır: kamunun “günlük” işleyişini, personel giderleri dahil içeren cari harcamalar; mal ve hizmet üretimi kapasitesini artırmaya yönelik yatırım ve gerçek ve tüzel kişilere yapılan ödemeler ya da sermaye transferleri bakanın açıkladığı program, tüm diğer harcamalarda yüzde 10’luk bir kısıtlama öngörürken yatırım harcamalarında yüzde 15 kısıtlama getiriyor.
YATIRIMDAN TASARRUF YANLIŞ
Oysa, ekonomin, mal ve hizmet üretimi kapasitesini artırması ya da “büyümesi” için asla “kısılmaması gereken”, yatırım harcamalarıdır. Özellikle yeni ve ileri teknoloji içeren makine ve teçhizat yatırımlarında azaltma ekonomik büyümeyi uzun dönemde çok olumsuz etkiler. Bu uygulama daha ağır bunalımlara ya da krizlere kaynaklık eder.
2) Alınan tasarruf tedbirleri kapsamında en çok öne çıkanlardan birisi personel alımında gelen değişiklik oldu. 3 yıl boyunca emekli olan kadar personel alımı yapılacak peki önümüzdeki yıllarda ne gibi sorunlar yaratır işsizlik hangi boyutlara ulaşır?
KAMUDA İŞE ALMA ÇOK SAKAT
Kamu personel sayısının üç yıl süre ile doldurulmak istenmesi ve yalnızca emekli olan ya da ayrılanların yerine birilerinin alınabileceği de anlamlı ya da etkili bir “tasarruf ve verimlilik önlemi” olamaz. Şöyle ki, önce, kamu yönetiminin “personel rejimi” özellikle Başkanlık sistemine geçildikten sonra, hukuk, eğitim ve sağlık gibi ana alanlar başta olmak üzere tümüyle “kişiye bağlı” kılınmış, dikey ve yatay yapılanmanın niteliğe bağlı olması ilkesi bir yana bırakılmıştır. Daha doğrusu, az sonra değinileceği gibi, kamuda “kurumlaşma kalmamıştır”.
Alınan önlem, aslında çok ağır bir sorun olan işsizliği çok daha ağırlaştıracaktır. Özellikle, gerçekte çok sınırlı olan gençlerin ve kadınların iş bulmasının daha da sınırlandırılması, ekonomik olduğu kadar, belki ondan da fazla, kalıcı toplumsal sorunlara gebedir.
Kurumlaşmanın olmadığı bir ortamda sayıları dondurmanın ya da “ayrılanlar kadar hiçbir olumlu etkisi olmaz. Kaldı ki ekonominin ve genel anlamda büyük bir toplumsal sorun var: Yıllardır bu ülkede yazılı sınavlarda başarılı olanlar eleniyor; “beceriksizlere pozitif ayrımcılık” yapılıyor. Bu uygulama doğrudan ve dolaylı etkileriyle kamuda verimliliği azaltır. “Beceriyi değil beceriksizliği ödüllendiren” bir yapıda verimliğin artacağını ummak tamamıyla anlamsızıdır. Bakan Şimşek’in önerilerinde kamuda işe almalarda beceri ya da çok kullanılan sözcükle liyakatin ilke edileceği konusunda hiçbir yeni düzenleme bulunmuyor.
Oysa kamuda verimliliği artırmak için atılması gereken ilk önemli adım, kamuya alınacak işgücünün niteliği ya da beceri durumudur.
KAMU İHALE DÜZENİ DEĞİŞMEKÇE
En az çalışanların niteliği kadar önemli bir konu da kamunun “mal ve hizmet” alımları ya da “kamu ihale düzeni” ya da düzensizliğidir. Kamu, yıllardır açık ve yarışmacı ihale yapmıyor; böylece “en nitelikli mal ve hizmeti en ucuza” satın alma olanağı kalmıyor. “Çağrılı” ve “hızlı ihale” uygulamasının toplam içindeki payının yüzde 95’lere ulaşıyor. Böyle olunca da işi yüklenen kamuya en kaliteliyi en ucuza satma amacıyla gerekli düzenlemeleri yapma gereği duymuyor; nitelikli personel çalıştırma yoluna gitmiyor. Dahası, bu ihale yoluyla yapılmış olan yol, köprü ve havalimanlarında “araç ve yolcu”, şehir hastanelerinde “hasta sayısı” garantileri nedeniyle her yıl halkın milyarlarca lirası birilerine aktarılıyor. Bu konulara dokunmayan, daha doğrusu dokunamayan Bakan Şimşek kamunun yeni malzeme alımlarında Devlet Malzeme Ofisini adres gösteriyor. Oysa asıl soygun kamuoyunda “beşli çete” olarak bilinen büyükler tarafından yapılıyor.
Özetle, kamuda işe almalar beceriye ya da nesnel ölçülere yerleştirilmediği ve var olan kamu ihale düzenine esas olarak dokunulmadığı için yapılan düzenlemeler tümüyle temelsizdir.
3) Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi hep olması gereken tasarruf paketi olarak mı açıklandı?
KURUMSAL YAPI “ONARIMI YAPILMADIKÇA
AKP’nin iktidara gelmesinden hemen önce uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının getirdiği en önemli yeniliklerden biri, “bağımsız düzenleme ve denetleme kurumları” BDDK oluşturulmasıydı. Enerjiden alkol piyasasına, rekabetten iletişime kadar ekonomi ile ilgili hemen her alanda bağımsız düzenleme ve denetleme kurumları oluşturuldu. Bugün, bir noktanın daha altı önemle çizilmelidir ki, bağımsız denetleme ve düzenleme kurumlarının ne bağımsızlığı ne de denetimi kalmıştır.
Ekonomi politikası bağlamında iki kurum üzerinde ayrıca durulmalıdır. Bunlardan birincisi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası-TCMB’dir. Bakan Şimşek’in aldığı önlemlerin ilgili çevrelere, özellikle de yabancı sermayeye “güven vermesi için” TCMB’nin “kurumsal bağımsızlığının” gerçekleştirilmesi, kesinlikle gerekirdi.
Diğer kurum Türkiye İstatistik Kurumu-TÜİK’tir. Bugün, TÜİK istatistiklerine değil bu işle uğraşanlar; bu arada bilim insanları, mutfaktaki Ayşe Teyze de inanmıyor. Oysa “fiyatlar, piyasa ekonomilerinde deniz feneridir; yol göstericidir. Şimşek’in “ekonomik önlemleri” enflasyonu düşürmeyi amaçlıyor. Ancak bugün Türkiye’de kurumsal olarak “üç tür enflasyon” hesaplanıyor: TÜİK, İstanbul Ticaret Odası-İTO ve Enflasyon Araştırma Grubu- ENAG. Bu durum “fiyatlara bakan herkeste” tam bir şaşkınlık yaratıyor; fiyatlara göre saptanan “ücret, kira ve faiz” belirlenmesi de tamamıyla boşlukta kalıyor. Ayrıca maaş ve ücret artışlarında tam bir haksızlık yapılarak bunların içinde “en düşük” olan TÜİK enflasyonu esas alınıyor. Dahası ekonomi ile ilgili “bilimsel çalışma” yapılamıyor.
Özetle, bir hafta önce açıklanan Şimşek önlemleri çok ağır bir hastalığı aspirin ile tedavi etmeye benziyor! Bir tarafta azınlığın lüks yaşamı diğer taraftan büyük çoğunluğun yoksulluğu ortadayken alınan önlemler, örneğin “makam odalarının büyüklüğünün sınırlandırılması” gibi gerçekten çok yüzeysel kalıyor. Alınan önlemlerin “neden üç yıl ile sınırlı tutulduğu” açıklanmıyor; bu tür politika düzenlemelerinin yapılmasına devam edileceği belirtiliyor, ancak onların içeriği ve zamanı belirsiz bırakılıyor. Türkiye’nin “vergi yapısının” zengin-yoksul ayırımı yapılmadan” alınan dolaylı vergilerin toplam içindeki payının toplamın beşte dördüne yakın olması nedeniyle aşırı adaletsiz olduğu biliniyor; bu alana dokunulmuyor. Kısaca kamuda tasarruf ve verimlilik artışı için yapılması gereken çok iş var.
YAKUP KEPENEK'İ HATIRLAYALIM
Kendimi “Cumhuriyet Çocuğu” olarak tanımlayabilirim.
Çünkü, benim için Cumhuriyet çok anlamlıdır. Şöyle ki, üç yıl askerlik yapan, Cumhuriyet’in barışçı politikası sonucu babası gibi askerlikte ölmeyen ve okuma yazmayı orada öğrenen Hemşinli çiftçi-çoban bir baba (Mustafa) ile okuryazar olmayan bir annenin(Emine) yalınayak çobanlık yapan çocuğuyum ve sonrasını Cumhuriyet’e borçluyum:
Prof. Dr. Yakup KEPENEK, 1938’de Ardeşen, Yeniyol (Oce) Köyü’nde doğdu.
İlkokulu köyünde bitirdikten sonra sınavla girdiği Beşikdüzü (Trabzon) Köy Enstitüsü Çifteler (Eskişehir) Yunus Emre Öğretmen Okulu’nda altı yıl okudu ve ilkokul öğretmeni oldu. İlkokul öğretmenliği yaptığı sırada Rize Lisesi’ni ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni dışarıdan bitirdi. Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile New Yok Üniversitesi’nde ekonomi doktorası (1965-1970) yaptı. 1971’de ODTÜ’de öğretim üyesi; Ekonomi Bölümü Başkanlığı, Üniversite Konseyi üyeliği ve Öğretim Üyeleri Derneği Başkanlığı yaptı; 1976’da doçent, 1981’de (YÖK öncesi) profesör oldu.
ODTÜ’deki görevine 28 Şubat 1983’te 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası’yla son verildi. Usta yazar Aziz Nesin’in öncülüğünde geniş katılımla hazırlanan ve 5 Mart 1984’te yayımlanan Aydınlar Dilekçesinin 12 kişilik Yazmanlar Kurulunda yer aldı ve yargılandı. Yapıt Dergisi Yayın Kurulu üyeliği, SHP’de siyaset ve sendikalarda danışmanlık yaptı; Haziran1990’da Danıştay kararıyla ODTÜ’deki görevine döndü. 1997’de bir lisans sonrası eğitim ve araştırma birimi olan ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikaları Merkezini-TEKPOL kurdu ve 2001’e kadar başkanlığını
üstlendi. 2002-2007 döneminde CHP’den Ankara milletvekilliği; 2008-2010 yıllarında ODTÜ Kuzey Kıbrıs İktisat Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. 2011-2020 arası sonra Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü’nde yarı zamanlı ders verdi. Çok sayıda bilimsel makalesi bulunan Kepenek, Aralık 1992- Mart 2020 döneminde Cumhuriyet’te daha sonra da Birgün gazetesinde haftada bir (Pazar
günleri) ekonomi-siyaset konulu yorum yazıları yazıyor.
Başlıca kitapları:
-Türkiye İmalat Sanayisinin Üretim Yapısı-1963-1973 Girdi-Çıktı
Çözümlemeleriyle Bir Uygulama; Ankara: ODTÜ,1977.
-Gelişimi, Üretim Yapısı ve Sorunlarıyla Türkiye Ekonomisi, (ODTÜ, 1983;
İstanbul: Remzi Kitabevi, 33. Basım, Mayıs, 2023.
-Anadolu Konuşuyor, (Derleme)SHP İl Başkanları Bildirileri, (7 Kitap), Ankara,
1986
-Halkla Birlikte Çözüm (Derleyen) CHP İl Başkanları Bildirileri, (10) Kitap,
Ankara:2001.
-12 Eylül’ün Ekonomi Politiği ve Sosyal Demokrasi; Ankara: Verso,1987.
-Yüz Soruda Türkiye’de Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT); İstanbul: Gerçek,
Yayınevi 1993;
-Değişimin Doğrultusu; İstanbul: Remzi Kitabevi, 1995.
-Yanlış Yıllar 1995-1997; İstanbul: Çağdaş, 1998.
-Cumhuriyet Yazıları; İstanbul: Cumhuriyet Kitapları, 2011.
-Cumhuriyet Çağdaşlaşmasından Günümüze Türkiye’nin Değişimi; İzmir: Yeni
Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, 2019.
Cumhuriyet bağlamında yazdığım şu iki makalemi de dikkatinize sunarım:
-“Cumhuriyetimizin Felsefi Kökenleri” Özne Dergisi, 38. Kitap, Bahar 2023, ss.
53-67.
-“Cumhuriyet’in Demokrasi Dayanakları, Cumhuriyet ve Demokrasi, Hazırlayan
Ahmet Yıldız, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Cumhuriyet Kitapları,
İstanbul; 2023 içinde, ss. 13-30.
TURKTİME/ HİLAL BÜYÜKKAYA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...