Kanal D’de bu akşam, sunuculuğunu Uğur Dündar’ın üstlendiği "Yoksa Rüya mı?" adlı yepyeni bir reality show başlıyor. Dündar, ekonomik güçlükler çeken ailelerin evlerinin yeni baştan yaratıldığı program hakkında Kelebek’e konuştu.
Arena gibi önemli bir haber programı sunarken bu projede yer almaya nasıl karar verdiniz? Nasıl gelişti bu proje?
- Ben, Amerika’da yapılan "Extreme Makeover Home Edition" programını izlemiştim ve bu programın formatı hakkında fikrim vardı. Bir gün "Arena" programının bir problemini konuşmak için Kanal D Genel Müdürü İrfan Şahin’le konuşmaya indim. Bana; "Arena’nın o meselesini hallederiz ama benim size başka bir önerim var" dedi. Ve "Yoksa Rüya mı?" programını sundu. Bu program çok zamanımı alacaktı ama insanları mutlu etmek için yorulmaya değer diye düşündüm ve teklifi kabul ettim. "Yoksa Rüya mı?"yı bir hayır işi olarak görüyorum. Hiçbir zaman başkalarının hazırladığı programı sunmadım. İlk defa böyle bir çalışmanın içerisinde yer alıyorum.
Programın proje mimarı Acun Ilıcalı ile ortak çalışıyorsunuz. Şimdiye kadar da dört tane ev yaptınız. Neler hissettiniz?
- Acun Ilıcalı’yı "Acun Firarda" programından tanıyordum. Acun, son derece ciddi, işini özenle yapan bir ekip kurmuş. Acun’un "Yoksa Rüya mı?"ya katkısını da çok olumlu buluyorum. Programın tanıtım görüntüleri yayınlandıktan sonra insanlardan bini aşkın talep geldi. Demek ki toplumda böyle bir yardım bekleyen çok insan var. Bu programla, tıpkı medcezir olayından sonra deniz kıyısına vurmuş yüzlerce deniz yıldızı arasından belki dört tanesini alıp tekrar denize atmış gibi olduk.
Star Ana Haber’de döktüğünüz gözyaşlarını izleyen herkes çok etkilendi. O günle ilgili neler söylemek istersiniz?
- Hürriyet’in internet sayfasına yüzlerce yorum gelmiş. Bir tanesinde "Uğur Dündar özellikle zor duruma düşmüş iyiler için hem bir umut hem de kadife yumuşaklığında bir eldir. Ama kötüler için bir demir yumruktur" yazıyordu. Ben sadece bu kadarını söylüyorum.
ÇOCUKLAR ÖNEMLİ
Yardım ettiğiniz ailelerde daha çok neyi ön planda tutuyorsunuz?
- Onu ben belirlemiyorum, Acun’un ekibi belirliyor. Biz her şeyden önce çocukları düşünüyoruz. Anneler, babalar bizim için o kadar önemli değil. O evlerde öncelikle korunması gerekenler çocuklar. Bu arada bir şey hatırlatayım. Ev verilecek ailenin daha önce kendisine ait bir arsasının olması lazım. O arsa üzerinde yapılacak yeni bir ev için herhangi bir imar sorununun bulunmaması gerekiyor.
Sizi ekranlarda ailenizle pek göremiyoruz. Bu, işinizin verdiği bir ciddiyet mi yoksa tercih meselesi mi?
- Biz aslında çok basit yaşayan bir aileyiz. İstanbul’da sıradan Türk ailesi nasıl yaşıyorsa biz de öyle yaşıyoruz. Çocuklarım küçük olduğu için zamanımı onlarla geçiriyorum. Zaten dışarıda fazla yaşama alışkanlığım hiç olmadı. İşim bittikten sonra koşa koşa evime giderim. Çok geniş bir çevre yaratmaya çaba göstermiyorum. Kokteyler, frapan davetler bizim hiç ilgimizi çekmiyor. Onlardan özenle uzak duruyoruz. Belirli dostlarımız var. Bizim en büyük keyfimiz bütün aile bireylerini toplayıp pazar günleri yediğimiz uzun yemeklerdir. Kardeşlerim, onların çocukları, gelinlerimiz... Benim üç tane kız kardeşim var. Onların hepsi evli, çocukları ve hatta torunları var. Aile bağları, hayatımızın en önemli sigortalarıdır. Bunu korumaya özen gösteriyoruz. Ben, babam ve annem hayatta olmadığı için tüm Dündar Ailesi’nin babası gibiyim.
Peki çocuklarınız sizi nasıl değiştirdi?
- Ben aslında eskiden de çok romantik yapıda, duyarlı bir insandım. Ama çocuklar beni daha merhametli yaptı. Şimdi olaylara çok daha farklı perspektiften bakıyorum. Çocuklar insanın hayat felsefesini, anlayışını kökünden değiştiriyor.
Yıllardır Türkiye’nin sorunlarını dile getirip çözümler buldunuz. Sizce bugün Türkiye’nin en büyük sorunu nedir?
- Bence en önemli sorun hızla artan nüfus. Kaynaklarımız bu nüfusu mutlu bir şekilde yaşatabilecek güce sahip değil. Zaten bu evleri verdiğimiz ailelerde de karşımıza çıkan en önemli sorun kalabalık bir nüfusa sahip olmaları. Mesela Kefken’deki 15 kişilik Topal Ailesi’ne yardım ettik. Ailenin, biri askerde olmak üzere tam 12 çocuğu var. Evlerinde mobilya olarak sadece bir çekyat var. 11 çocuk da tek bir odada yere serilmiş süngerlerde yatıyor. Mutfağa girdiğimizde koca bir tencerede sadece çorba piştiğini gördük. Yani bütün aile o akşam sadece çorba içecekti... İnsanlar bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmalılar.
İlk yardım depremzedelere
"Yoksa Rüya mı?" programının ilk bölümü bu gece saat 22.00’de Kanal D’de yayınlanacak. 2003 yılından beri Amerika’da ABC televizyonunda yayınlanmakta olan "Extreme Makeover Home Edition" adlı reality formatın bu Türkiye versiyonunu usta gazeteci Uğur Dündar sunacak. Ekonomik güçlükler çeken ailelere yardım etmeyi amaçlayan programda, başvurular arasından belirlenen ailenin evi baştan yaratılacak.
Programın ilk bölümünde, 1999 Gölcük Depremi’nde eşini kaybeden ve 10 yaşındaki kızıyla hayata tutunmaya çalışan, 35 yaşındaki Binnaz Tiryaki’nin evi yeniden inşa ediliyor. Binnaz Hanım’ın göçük altında saatlerce hareketsiz kalan ve yaralanan sol bacağı, kangren ve ağır travma nedeniyle kesilmiş.
Hürriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...