Taha Kıvanç/Yenişafak
Andıç üzerine çeşitlemeler
Hürriyet'te 'andıç' konusuna takılan ender yazarlardan biri Ahmet Hakan; o ve bir-iki yazar olmasa Hürriyet konuyu bütünüyle görmezden gelecek... Ahmet Hakan da, herhalde tam metni okumadığı için, kendisiyle ilgili yanlış bir izlenime sahip...
Dünkü yazısının ilgili bölümü şu târizle bitiyordu: "Kısacası... 'Bu Ahmet Hakan acayip güvenilmez bir adamdır' diyen askerlerimize, kişisel tarihimden çıkarabileceğim fiyakalı bir 'şeref levhası'na ne yazık ki sahip değilim. / Öyleyse ne yapmalıyım? Belki de en iyisi şöyle demek: / Vur komutanım vur! Hiç çekinme... Bir de sen vur!"
Düzeltmek benim görevim: Hürriyet'le ilgili değerlendirme bölümünde, andıç yazarı, Ahmet Hakan'dan olumlu veya olumsuz hiç söz etmiyor; Doğan Medya Grubu'na ait televizyon kanallarına sıra geldiğinde 'CNN-Türk' başlığı altında geçiyor Ahmet Hakan'ın adı, o da 'olumsuz' sayılmayacak ifadelerle... Birkaç başka program ve programcı anıldıktan sonra "Ahmet Hakan Coşkun tarafından hazırlanan Tarafsız Bölge adlı haber programlarıyla ön plana çıkan bir haber kanalıdır" deniliyor CNN-Türk için...
Bu satırlar nihâî bir değerlendirme kabul edilirse, Ahmet Hakan'ı "Vur komutanım vur! Hiç çekinme... Bir de sen vur!" isyanına sürükleyecek bir durum yok.
Acaba NOKTA dergisinin yayınına esas olan 'Akredite Basın ve Yayın Organları Yeniden Değerlendirmesi' başlıklı 'andıç' sahte olabilir mi?
Sabah gazetesi yeni 'andıç' ile tanışılan ilk andan başlayarak 'dezenformasyon' ihtimali üzerinde ısrarla duruyor. İlk gün "Belgede İslâmcı medya ile ilgili bölümler de var, ama onlar perdelenerek kamuoyu yönlendirildi" iddiasını dillendirdi Sabah... Dün de, andıç belgesini içerik açısından değerlendirip 'soru' halinde de olsa 'sahtelik' iddiasını koyulaştırdı.
Bir noktayı peşinen aydınlatayım: Nokta dergisinin yayımladığı 'andıç' belgesi içerisinde 'İslâmcı basın' genel başlığı altına girebilecek gazete ve kanallardan hiç söz edilmiyor; edilmesi de beklenmemeli, çünkü bu andıç 'akredite medya' ile ilgili bir değerlendirme...
Konuyu Sabah adına asker kökenli Metehan Demir takip ediyor. "Sahte olabilir mi?" kuşkusunu 'daha önce Genelkurmay karargâhında benzer çalışmalarda görev almış askerî uzmanlara' inceletmiş Sabah yazarı. 'Uzmanlar' bu konuda şunu söylemişler: "Evet, Genelkurmay'da benzer çalışmalar mutlaka var. Doğru veya yanlış, medyanın teker teker irdelendiği bir gerçek. Ama bu ortadaki belgeler ve yorumların tamamına yakını bizzat o çalışmalar değil. Bu çalışmaların olabileceği mantığından yola çıkılarak, görülen bölük pörçük bilgilerle böyle bir doküman hazırlanmış olabilir.'
İçerik açısından da sorunlu buluyor 'andıç' belgesini Metehan Demir; "Andıçta TSK formatına uymayan bölümler" başlığı altında birkaç sorunlu noktaya işaret ediliyor.
Ne yalan söyleyeyim, 'andıç' sözcüğünü her işittiğimde "Acaba?" sorusunu ben de sorarım. Nazlı Ilıcak'ın yıllar önce Yeni Şafak'ta yayımladığı ilk andıç yayın-öncesi bana gösterildiğinde de kuşkuyla karşılamıştım... Bu belki de 'oyuna getirilme' konusundaki aşırı titizliğimle ilgili bana özgü bir durum. Şimdiki belgeye de ilk tepkim "Doğru mu bakalım?" sorusu oldu.
Soruyu sormamın en önemli sebebi Kanaltürk Televizyonundan söz edilirken adların yanlış yazılması değil... Sevimcan Kaval ve Havva Uslu adlarından sonra "Böyle isimler yok" diyor Sabah. (Sabah'a göre, Kanaltürk'te Kerimcan Kamal varmış... Ben de ekleyeyim: Kanaltürk'te Havva Can diye bir gazeteci de var.)
Belgede bana biraz tuhaf gelen ise, değerlendirme zaafı. Sözgelimi Hürriyet'ten Emin Çölaşan'ın adı Genelkurmay'da kaleme alınmış bir belgede şöyle geçer mi: "Emin Çölaşan ise eski Genelkurmay Başkanı (E) Org. Hilmi ÖZKÖK döneminde olumsuz eleştirilere yer vermekle birlikte, genel olarak TSK yanlısı olarak tanınan bir yazardır."
Büyük saygısızlık...
Ancak, Sabah'ın uzmanları tarafından ileri sürülenler de gerçeklerle pek uyuşmuyor. Nazlı Ilıcak tarafından deşifre edilmiş ve Genelkurmay'ın da "İstihbarat çalışmasıdır" diye kabullendiği, gerçek olduğu kuşkusuz ilk andıç belgesiyle karşılaştırdım itiraz edilen her noktayı, gerçek olduğu bilinen andıç da aynı tarzda yazılmış, benzer ifadelere sahip çıktı. "Yapılan analizler tamamen gerçek bilgi ve delillere dayanır" demiş Sabah'a konuşan 'uzmanlar', oysa ilk andıç belgesinde az gerçek çok söylenti vardı.
Neyse...
İlginç olan bir nokta da şu: Medya kuruluşlarıyla ilgili değerlendirmeleri yansıtan Nokta tarafından keşfedilmiş andıçla ilgili bir soruşturma açtırdığını açıkladı Genelkurmay Başkanlığı, ama "Belge sahte" demedi; Sabah'ın tavrı biraz fazla işgüzarca geliyor bana.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |