Tersi OIsa Avrupa Ayağa Kalkardı BELÇİKA'DA KORKUNÇ İŞKENCE
Belçika'da Tekin'in, işkenceden ördürülmesi olayı bizim hapishanelerde, bir Avrupalının başına gelseydi dünyayaı dar ederlerdi.
Cenazesi dün Türkiye'ye getirilen 31 yaşındaki Mikail Tekin, ağustos ayında trafik polisiyle tartıştığı için gözaltına alındıktan sonra cezaevinde hayatını kaybetti. Yapılan otopside Tekin'in vücudunda yara izleri tespit edildi ve olayla ilgili 3 gardiyan sorguya alındı. Ancak cezaevi yönetimi ölüm sebebini yemek yerken boğulma olarak duyurdu. Bunun üzerine mahkûmlar, Tekin'in tecrit hücresine nakli sırasında işkence gördüğünü iddia ederek isyan başlattı.
Öte yandan geçtiğimiz pazartesi akşamı Hollanda'da uğradığı bıçaklı saldırı sonucu öldürülen Türk iş kadını Arzu Erbaş Çakmakçı'nın, tehditler aldığı ortaya çıktı. Katil veya katillerinin yakalanması için 30 kişilik özel bir ekip kuran Amsterdam Polis Teşkilatı, gözaltına alınan şüphelilerin sorgusunun sürdüğünü açıkladı.
Belçika'da Jamioulx Cezaevi'nde cumartesi günü tutuklu Mikail Tekin'in, gördüğü fiziksel şiddet sonucu öldüğü belirlenmişti. Olaydan bir gün önce gözaltına alınan Tekin'in hapishanede ölümü üzerine cezaevi yönetimi, ölüm nedenini "yemek yerken boğulma" olarak duyurmuş, ancak diğer mahkûmlar, sebebin "tecrit hücresine nakil sırasında işkence" olduğunu savunarak, isyan hareketi başlatmıştı. Belçika savcılığı skandal üzerine 3 gardiyanı sorguya almıştı. Jamioulx Hapishanesi'nin gardiyanları ise bunun üzerine grev hareketi başlattı.
MİKAİL, HAYAT KURTARMIŞ
Gardiyanların Mikail cinayetinin zanlısı 3 arkadaşlarına destek için hapishane önünde eylem yapmalarına isyan eden Mikail'in babası İlhami Tekin (51), eylemi tahrik olarak değerlendirdi. Hapishanede, son 5 yılda birçok yabancı kökenlinin intihar süsü verilerek ya da ilaçla öldürüldüğünü iddia eden Tekin, Mikail'in cesedine Türkiye'de de otopsi yaptıracaklarını ifade etti. Acılı baba, oğlunun, ayrıldığı Belçikalı eşinden olan çocuğunu görmesine izin verilmediğini ve Mikail'in çocuğunu ziyaret girişimlerinin, karşı tarafın şikayetiyle karakolda dayakla bittiğini kaydetti. Bu nedenlerle bunalım geçiren Mikail'in depresyon tedavisi gördüğünü ancak kimseye zararı dokunmadığını belirtti. İlhami Tekin, 1,5 yıl önce Charleroi'deki bir yangında, itfaiyecilerin cesaret edemediği bir ortamda, Mikail'in evde yanmak üzere olan 80 yaşındaki bir kadını kurtardığı için Charleroi belediye başkanınca ödüllendirildiğini de anlattı.
GARDİYANLARA IRKÇILIK SUÇLAMASI
Yakınlarının verdiği bilgiye göre, geçen cuma günü, cuma namazının ardından arkadaşlarıyla beraberken polislerin kimlik kontrolü yapması üzerine onlarla tartışan Mikail gözaltına alındı. Sağlık raporlarına bakılarak hastaneye gönderilmesi gereken Mikail, bazılarına göre kasıtlı olarak, bazılarına göre ise yanlışlıkla hapishaneye yönlendirildi.
Mikail, polisler tarafından götürülmeden önce yanındaki arkadaşlarına, "Bana bir şeyler olabilir, polis arabalarının plakalarını alın." diyerek, sanki başına gelebilecekleri tahmin etmişti. Mikail'in yakınlarına telefonla bilgi veren hapishanedeki bir mahkum, Mikail'in 3 gardiyan tarafından dövülerek yerlerde sürüklendiğini ve boğularak öldürüldüğünü anlattı.
Ancak Mikail'in ailesini arayan hapishane yönetimi, yemek yerken boğulduğu ve kalp krizi geçirdiği şeklinde iddialarla Mikail'in cesedinin acilen teslim alınmasını istedi. Hemşire olarak çalışan ve Mikail'in halasının kızı olan Selvihan Karasu, yaşananları ırkçılığa bağladı.
Gardiyanların aksi yöndeki uyarılarına rağmen Mikail'in cesedinin fotoğraflarını çekerek bir anlamda cinayeti belgeleyen Karasu, oldukça beyaz bir tene sahip olan Mikail'in morarmış yüzünü gördüğünde tanıyamadığını belirterek, bileklerindeki izlerden, ellerinin bağlı olduğu anlaşılan Mikail'in sırtındaki ve kafasındaki morluklarla ağız, burun ve kulaklarındaki kanın darp ve boğulmayı işaret ettiğini söyledi.
Bu arada Belçika savcılığının, hapishanedeki grev hareketi nedeniyle "şimdilik'' olay yerinde inceleme ve araştırma yapamadığı ifade edildi. Charleroi Savcısı Christian De Valkeneer de olayla ilgili soruşturmanın derinleştirileceğini söylemekle yetindi ve sorgulanan 3 gardiyanın, bu aşamada sanık olarak gözaltına alınmadığını bildirdi.
HENÜZ GÖZALTI YOK
Tekin, 7 Ağustos'ta gözaltına alınıp, bir gün sonra Jamioulx hapishanesinde ölmüştü. Ölüm nedeni 'Yemek yerken boğulma veya kalp krizi' olarak açıklandı. Örtbas girişimi Tekin'in dayak yediğini belirtip isyan başlatan mahkumlara takıldı. Otopside Tekin'in fiziksel şiddetten öldüğü belirlendi. Olayla ilgili sorgulanan 3 gardiyan, gözaltına alınmadı. Soruşturma sürüyor. 3 gardiyana destek çıkan meslektaşlarının grevi nedeniyle, olay yerinde inceleme yapılmadı. İddiaya göre, bir mahkum aileye telefonda 'Tekin'i, 3 gardiyanın sürükleyip boğduğunu' söyledi.
HASTANEYE GİTMELİYDİ
Oğlunun boğulduğunu belirten baba İlhami Tekin (51), Mikail'in 10 yıl önce evlenip boşandığı Belçikalı eşinin, çocuğunu göstermediğini söyledi. Baba, 'Çocuğu ziyaret girişimleri, şikayet nedeniyle karakolda dayakla bitti. Oğlum bu yüzden depresyon tedavisi gördü' dedi. Belçika yasalarına göre, bu durumdaki bir kişinin hapishane yerine hastaneye götürülmesi gerektiği vurgulanıyor. Cebrail Tekin ise, şöyle konuştu: 'Ağabeyim, bir tanıdığın aracına ceza yazan polise, 'Gelecek, camide' demiş. Sinirlenen polis kimlik sorunca çocuğunun velayet davası nedeniyle mahkemece arandığını öğrenmiş.' Tekin'in cenazesi memleketi Sivas'a getirildi. Ailesi 2. kez otopsi istedi. Belçika, olayı örtbas etmeye çalışırsa konu AİHM'e taşınacak.
KUNDAKLAMA GİRİŞİMİ
Öte yandan Almanya Bremen'de Türklerin oturduğu bir apartman dairesine molotof kokteyli atıldı. Pencereden seken kokteyl yere düşerken, ihbar üzerine gelen polis, bina sakinlerini tahliye etti.
BİZ BİLE TANIYAMADIK
KUZEN Selvihan Karasu, Tekin'in cesedinin fotoğraflarını basına dağıttı. Hemşire olan Karasu, 'Mikail oldukça beyaz bir tene sahipti. Yüzünü görünce tanıyamadık. Bileklerindeki izlerden ellerinin bağlı olduğu anlaşılıyor. Sırtı ve kafasında morluklar ile, ağız, burun ve kulaklarındaki kan darp ve boğulmayı işaret ediyor' dedi.
DIŞİŞLERİ VE MECLİS DEVREDE
DIŞİŞLERİ Bakanlığı ve TBMM harekete geçti. Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, Belçika Adalet Komisyonu Bakanlığı'ndan bilgi istedi. Üskül, iddiaların gerçek çıkması halinde, yapılacakları sordu. Türkiye'nin Brüksel Başkonsolosu Mehmet Poroy da Belçika Dışişleri Bakanlığı'ndan bilgi talebinde bulundu.
AB AYAĞA KALKMIŞTI
İSTANBUL'DA içime hazır kokainle gözaltına alınıp, polis silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Nijerya uyruklu Festus Okey olayı uzun süre gündemi meşgul etmiş ve Türkiye dış basında eleştirilmişti. Türkiye'yi hedef haline getiren bir başka isim ise, 13 yaşındaki bir İngiliz kıza tacizde bulunduğu gerekçesiyle yargılanan 17 yaşındaki Alman genci Marco W. idi. Alman basını, vatandaşlarının serbest bırakılması için birbiri ardına Türkiye aleyhine haberler yaptı. Bild gazetesi dava sürerken 'tecavüz yok' başlığı atarak, Türkiye'deki yargı sistemini topa tuttu. Almanya Başbakanı Merkel'den AB Komisyonu Başkanı Olli Rehn'e pek çok siyasetçi Marco'nun serbest kalması için Ankara'ya baskı uygulamıştı.
HAPİSHANELER VAHİM DURUMDA
TÜRKİYE'NİN Brüksel Başkonsolosu Mehmet Poroy, 'Belçika Dışişleri Bakanlığı ve savcıdan bilgi istedik. Vatandaşımız onların gözetimindeki bir hapishanede öldürüldü. Sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz. Burada hapishanelerin durumu içler acısı. Bu nedenle Adalet Bakanı her gün eleştiriliyor. Vatandaşlarımız acı içinde' dedi.
Poroy, hapishane yönetimi ve Belçika nezdinde protestoda bulunacaklarını söyledi. Belçika'nın Ankara Büyükelçiliği ise konu ile ilgili sorularımızı yanıtsız bıraktı.
|
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
18
10
Bunlar da ilginizi çekebilir...
