CHP nasıl oldu da Atatürk’ün fotoğrafını indiren isimlerin korunup kollandığı bir parti haline geldi diye düşünüyorsunuzdur muhtemelen.
Öyle ya; o CHP ki Atatürk sayesinde var oldu, Atatürkçüler sayesinde varlığını devam ettirdi. Peki, o parti nasıl bu kadar savrulabildi?
Bugünkü fotoğrafı daha iyi anlamamız için şimdi sizi kısa bir yakın tarih seyahatine çıkaracağız.
Ve o tarih gösterecek ki bugün Atatürk’ün fotoğrafını “Artık yeni şeyler söylemek lazım” diyerek indiren CHP’li vekil de, onu koruyan Aylin Nazlıaka gibi vekiller de, bu garabete ses çıkarmayan CHP yönetimi de aslında tesadüf değil.
MAYA PİŞİNCE PERDE ARKASINDAN ÇIKTILAR!
Çünkü gerçek CHP’lilerin milli, kurucu değerlere bağlı, vatansever duruşuna rağmen emperyal oyunlara bilerek/bilmeyerek alet olanlar parti içinde hep oldu. Ama hiçbir zaman bu kadar çok olmadılar!
İşte bugün yaşananlar o mayanın pişme zamanı, perde ardından çıkma anıdır.
Şimdi biraz geriye gidelim. 45 yıl geriye.
Hüseyin İnan…
Mahkemenin idam verme kararında olduğunu hissetmesine rağmen; tavizsiz, başı arkada ve yüksek sesle şu sözleri haykırıyordu;
“50 yılın bütün hesabını 20 gençten soruyorlar... Tarih asıl suçluları affetmeyecektir. Mahkemenin sonucu ne olursa olsun dediklerimiz gerçekleşecektir!”
Yusuf Aslan…
Mahkemede kendisine , “Neyin mücadelesini verdiniz?” diye laf atılınca, sol elini kaldırarak, şu tarihi kelimelerle mahkeme salonunu inletiyordu;
“Toplumların tarihi, ezenler ve ezilenler arasındaki mücadelelerin tarihidir… İşte biz bu mücadeleyi verdik!”
Ve Yusuf Aslan’ın darağacındaki son sözleri;
“Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz.
Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz.
Kahrolsun Faşizm!..”
Ve Deniz Gezmiş…
Artık asılarak öleceğini bilmesine rağmen eğilmeden, dim dik şu sözleri Mahkeme Başkanı’nın yüzüne fırlatıyordu;
“… Biz varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden esasen Türk halkına armağan etmiş bulunuyoruz. Bu sebeple ölümden çekinmiyoruz… Türkiye’de gaflet dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunanlar varsa, bunlar ancak Amerikan emperyalizmi ile iş yapan çıkarcılardır…”
GEZMİŞ: KEMALİST ÇİZGİDEN SAPILDI!
Ve Deniz Gezmiş babasına yazdığı son mektupların birinde şöyle sesleniyordu:
“Baba, sana her zaman müteşekkirim. Çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni. Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtuluş Savaşı anılarıyla büyüdüm… Baba biz Türkiye’nin İkinci Kurtuluş Savaşçılarıyız. Elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlanacağız da. Tıpkı Birinci Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi.
Ama bu toprakları yabancılara bırakmayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları. Düşün baba, bugünkü hükümet, işini gücünü bırakmış bizimle uğraşıyor. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumda. Ve HEPSİ KEMALİST çizgiden sapmışlar. Ve tarih önünde hüküm giymiş durumdalar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız. Ya vatan ya ölüm!”
Savaşta bir dahi, politikada başarısı tartışmalı İsmet Paşa ise Deniz Gezmiş’in’in bu sözlerine şu yanlış/eksik yanıtı veriyordu:
“Şimdi 25 yaşında delikanlı, nereden, nasıl bir kuvvetle ve hangi anlayışla tahriklere alet olarak kurtuluş savaşı yaptığını ilan edebiliyor?”
Ve tarih 6 Mayıs 1972
Yer, TBMM…
Meclis’te 450 milletvekili vardı. Bunlar idamı onaylayacaktı. Parlamentoda yapılan ilk oylamada 238 kabul, 53 ret oyu kullanılmıştı. CHP sıralarından 51 ret oyu çıkmıştı. Oysa 1972’de parlamentodaki CHP’li sayısı 142’ydi. Yani CHP’lilerin yarısından çoğu idamlar için ret oyu kullanmamıştı. Bunların önemli bir kısmı meclise bile gelmemişti. Bir kısmı ise kabul oyu kullanmıştı.
DÜN DENİZLERİ ASANLAR, BUGÜN DE ATATÜRK’Ü İNDİRDİLER!
Bundan sonra hızla darağaçları kuruldu. Ancak idam hâlâ engellenebilirdi. Tekrar Anayasa Mahkemesi’ne bu sefer idam kanununu esastan bozmak için dava açılabilirdi. Ancak olmadı. Senato’da gerekli olan 35 imzanın 27’si toplanmıştı. Ancak geri kalan 8 imzayı CHP’liler vermedikleri gibi, daha sonra 6 tanesi de imzalarını çekti.
Tarihi vakaları şunun için hatırlattık;
Ölüme yürürken bile en büyük gurur kaynağı Atatürkçülük olan o isimler, ne yazık ki, bazı CHP’lilerin el vermesiyle idam edildi.
Gezmiş, İnan ve Aslan’ı her ölüm yıldönümlerinde anan CHP, her üç fidanın Atatürk’ten ilham/feyz aldığını bilmiyor mu?
Dün; Gezmiş, İnan ve Aslan’ı astıranlar, bugün de Atatürk’ün fotoğrafını indiriyorlar…
CHP şimdi yeni CHP oldu da tarihle yüzleşiyor ya…
İşte size tarih. İşte size yüzleşme.
ATATÜRKÇÜLÜĞÜ CEZALANDIRAN NÜVE YENİDEN SAHNEDE!
Ama kendine yeni diyen CHP bu tarihle yüzleşmez, yüzleşemez. Çünkü o gün 3 fidanı ipe gönderen CHP içindeki o “Atatürkçülüğü cezalandıran nüve” bugün artık CHP yönetiminde söz sahibidir.
3 fidanı ipe gönderen karara evet diyenlerden birisi olan eski İçişleri Bakanlarından Orhan Öztrak’ın oğlu Faik Öztrak’ın yeni CHP’nin yöneticilerinden biri olması tesadüf mü?
Diyelim ki öyle!
Öztrak’ın, beyanla sabit bir vaka olan, “CHP’li Milletvekili’nin Atatürk’ün fotoğrafını TBMM’deki odasından indirmesine” tek kelime itiraz etmemesi de mi tesadüf?
Ya da Atatürk’e kefere diyen Mehmet Bekaroğlu’nun şu an CHP’nin en önemli ismi konumuna getirilmesi!
Ya da Atatürk Türkiyesi’ni içine sindiremediği durduğu yer itibariyle herkesin bildiği, Öcalan’ın eski avukatı Sezgin Tanrıkulu gibi isimlerin yeni CHP’nin patronu gibi davranmasının?
Hayır… Hiçbiri tesadüf değil.
Tarih; öğretir. Tarih; hikâyeyi okuyabilen için açıklayıcıdır.
O yüzden kabul etmesek de, bugün Atatürk’ün resmini indiren CHP’li vekilin de, gözleri ile görmesine rağmen Atatürk’ün fotoğrafını indiren CHP Milletvekilini koruyan Aylin Nazlıaka gibi CHP’li vekillerin de, bu skandalı örtbas etmek isteyen CHP yönetiminin de, bırakın tek satır yazmayı, haberi basından gizlemek için çırpınan Bekir Coşkungiller’ın de derdini anlıyoruz!
Ve bu cüretin kaynağını da biliyoruz!
Ama bir şey daha biliyoruz. CHP sadece bu tesadüf olması mümkün olmayan CHP’lilerden ibaret değil. Kurucu değerlerine bağlı, Atatürkçülükten taviz vermeyen, emperyal oyunlardan en az Deniz Gezmişler kadar nefret eden geniş bir CHP tabanı da var.
Yeni CHP belki o tarihle yüzleşmeyecek ama o tabanla yüzleşmesi artık kaçınılmaz!
Sözümüz herkesedir;
Hangi parti, hangi kılık altında saklandıkları fark etmez.
Dağılmış Türk milletini tek vücut yapan Atatürk’ün mirasına dayanarak, Türk Milletini dağıtmak isteyenler de, bayrağın yanına başka bayrak koymak isteyenler de, buz üstünde dans yapıyorlar.
Kuşatmanın ağır olduğu doğru ama şafaktan önce zaten her yer karanlık değil midir?
Bayrağa, ezana, vatana ve Atatürk’e uzanan eli durdururuz!
Unutmadık!
Unutturmayacağız!
YA İSTİKLAL! YA ÖLÜM!
TURKTIME
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...