Dünyanın en önemli en güzel şehri neresidir diye sorulursa, hiç kuşkusuz, boğazıyla, laleleri ve mescitleriyle, tarihiyle, güzellikleriyle, içinde bulunan eserleriyle İSTANBUL ilk sırayı alır. Gelin görün ki bu aziz şehir bugünlerde siyasi hırs ve intikamlar uğruna bana göre hala şaibeli olan bir ittifakın elinde adeta yok edilmekte. Oysa 20 yılı aşkın yönetildiği dönemlerde çağ atlayan şehir yerini 2 senede kırık dökük bir vazo misali parçalanmış şehir haline dönüverdi. İşleyen sistem ters düz edilerek yapılan tüm güzel hizmetler yol kenarı duvarlara yapılan canlı yeşil peyzajlardan başlanarak sökülmeye, sorunsuz yürüyen toplu taşımadan arızalanan otobüs ve metrobüslere, raylı sistemlere, asfaltlı yollardan bozuk yollara, sosyal yardımlardaki herkese eşit paylaşımlardan partizanlık paylaşımlarına, ATM personeli denilerek 13000 den fazla insanın haksız şekilde emekçisi oldukları işten atılıp yerine, içlerinde içişleri bakanlığının tescilli terör iltisaklı belli bir sayıda ve parti bazlı olmak kaydıyla 45000 den fazla sicili sorunlu şahısların bir araya getirildiği, 1800 araç fazlalığı israf var denilerek Yenikapı meydanında sergi töreninden çok az bir zaman sonra üstüne 10000’lerce araç kiralamak suretiyle israfın merkezi bir belediyeye dönüşü verdi. Mevcut belediye başkanı Ekrem İMAMAOĞLU ve ekibi bu işi beceremediklerinin bence farkında ama onların siyasi hırsları başka. O da olası Cumhurbaşkanlığı hayalleri. O yüzden de koca belediyenin geldiği durum onun için bir anlam ifade etmiyor. Zira bu konuda yeteri bir donanımda sahip değildir. Yaptığı tek iş olası zor anlarda makamı yerine tatillerde yahut yabancı ülke elçileriyle hesap ve pazarlık işlerinde ya da EKÜMENİKLİK hastalığı olan Patrikhane piskoposu BARTELEMEOS ve ekibiyle portakal soslu karides eşliğinde sır dolu yemekli görüşmelerde, oda kesmedi mi ver elini çok sevdiği ve sevildiği bizim evladımız dendiği Yunanistan ve onun başbakanı MİÇOTAKİS ile Türkiye üzerinde ameliyat işlerinde. Yani belediye ile uzaktan yakından ilgi ve alakası olmayan işler ve yerlerde gezinmekte. İşte böyle bir şahsa teslim edilmiş aziz şehir İSTANBUL. Bugün gelinen nokta ile bu ittifaka ve bu şahsa verilen her oy ve oy sahibi bu vebalin ortağıdır. İçlerindeki ERDOĞAN nefreti olmasa zaten bu şahsa oy verecekleri de yoktu. Bu şehir proje şehri olmalıydı mademki seçildiniz bir şekilde bari görev yapsaydınız, yeni projeler üretseydiniz? O da yok. Hala AK PARTİ dönemlerinin yaptığı hizmetler ve projeler devam etmekte. Lakin bazılarını da SİLAHTARAĞA Biyolojik Arıtma tesisi gibi törenle yapraklara kendinin alkışlatarak iptal töreni düzenleyen bir başkandan bahsedecek olursak İSTANBUL’A yapılan kötülüğün de boyutunu anlamış oluruz. Bu şehir gerçekten de liyakatsiz ellerde ve yönetilemiyor. İçişleri bakanımızın yaptığı uyarı ve açıklamalardan sonra bir vatandaş olarak İBB’de ben ve benim gibi milyonların bilgi güvenliğinin olmadığını hatta şehrin güvenliğinin tehlikede olduğunu dahi ciddi ciddi düşünüyorum. Bu çok ciddi bir sorun. Yarın öbür gün olası bir seçim yenilgilerinde İSTANBUL’U kaybederlerse bu işe alımlarındaki göz yumdukları kişileri oraya tavsiye eden referans veren aklın şehirde her türlü kargaşa ve kaos emri dahi verecekleri kanısındayım. Yoksa neden bu tarz sorunlu insanlar işe alındı? Bir olasılık hesapları var mı bu işe alımlarının, onu da yakında seçim sonuçlarına göre göreceğiz.  
Bize düşen FATİH’İN emaneti olan şehrimiz İSTANBUL’A sahip çıkmaktır. Portakal soslu karides sevenlerin hırslarına ve ihanet sofralarına bu şehri meze yapmamaktır…