Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün seçimlerden sonra yaptığı basın toplantısını izliyoruz. Gazeteciler soru sormak için yarışta ama sözü Abdullah Gül veriyor…
Bu sırada Radikal Ankara Temsilcisi Murat Yetkin ısrarlı ve yüksek ses tonuyla sözü muhabirlerden kapıyor ve sorusunu yöneltiyor. O sırada Radikal Gazetesi’nin Dışpolitika muhabiri de salonda.
Cumhurbaşkanlığı açısından Gül’ün basın toplantısı önemli olabilir. Ama muhabiri varken Murat Yetkin’in oraya gitmesi ve söz almaktaki o ısrarcı tavrı doğrusu parantez içine almaya değer.
Malumunuz 22 Temmuz seçimi, meşruiyet sorununu aşmış ve karşı koymayı da hayli zor kılan bir iktidar yapısı ortaya çıkardı. Durum böyle olunca AKP’yle köprüleri şu veya bu nedenle atmış gazeteciler ve temsilciler için işler zorlaştı. 5 yıldır kök salmış bir iktidara karşı, 5 yıl daha ambargolu yaşamak mesleki hayatları için pek parlak sonuçlar doğurmayacak.
Bu nedenle Erdoğan’ın seçim gecesi söylediği “ak sayfa açtık” sözlerinin kendileri için de bir “ak sayfa” olmasını umuyorlar. Ambargolu temsilcilerden Fikret Bila, seçim gecesi Erdoğan’la görüşmek için tabiri caizse ağaç oldu. Ama başardı ve yan yana fotoğrafla iki satır demeci gazetesine sokabildi.
Bila gibi ambargolu temsilcilerden Murat Yetkin de Gül’ün ağzından en flaş cümleyi almayı başardı.
Doğrusu temsilcilerin iktidarlarla normal seviyede eleştirel gazeteciliğin dışında, muhalefet lideri gibi ilişkiler yürütmesi sağlıklı değil. Onların bu tavrı bürolarındaki muhabirleri haber bulma konusunda negatif etkiliyor.
AKP’ye karşı oluşan ulusalcı cephenin sertliği pek çok gazeteciyi de sertleştirdi. Erdoğan da bu gazetecilere çok sert tavırlar takındı. Başbakan’ın uçağında ve çevresinde akreditasyon kuralları uygulanmaya başlandı.
Bu hem basın özgürlüğü açısından hem de haber akışı açısından sağlıksız sonuçlar doğurdu. Şimdi gazeteciler ilk adımı atmış gözüküyor. Erdoğan’ın seçilmiş gazeteciler çemberinden kurtulup, aldığı oy oranının mesajını da düşünerek medya konusunda da kucaklayıcı ve eşitlikçi davranması gerekiyor.
DANIŞTAY BASKINI HABERLERİ ARAYI BOZDU
Ancak Doğan Grubu’nun bazı kilit isimleriyle AKP’nin arasının düzelmesi hayli zor. İlişkiler sanıldığı gibi Ali Dibo haberleriyle değil; Danıştay Baskını’yla koptu.
Hatırlayacaksınız, daha olayın rengi belli olmadan CNNTürk üzerinden Doğan Grubu “kurmaylar bombardımanına” başladı. Milliyet, Hürriyet ve Radikal’in temsilci ve yayın yönetmenleri neredeyse her yarım saatte bir ekran önünde Danıştay Baskını nedeniyle Hükümete yönelik ağır eleştirilerde bulundular.
Ancak, işin altından ulusalcı-vatansever olarak adlandırılan çete çıkınca, AKP bu badireden sıyrıldı. Olası bir rejim krizinde bu gazetecilerin nasıl davranacaklarını ise AKP kurmayları görmüş oldu ve not ettiler.
Kin tutma zaafı bilinen Erdoğan’ın Fatih Çekirge’yi nasıl sürüm sürüm ettiğinin örneği hala canlı olarak karşımızdayken, kara listenin hemen ak listeye dönüşmesini beklemek zor.
Yeni dönemde siyasetin yapısı ve ön plandaki isimleri değişeceği gibi Erdoğan’ın medyaya yönelik tavrı da taşları yerinden oynatacak. Yüzde 47’lik mutlak bir iktidarla haber akışı sağlayamayan kilit yöneticiler, koltuklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya. Basın toplantılarına kadar gitmeleri bu yüzden…