Hayatımızın bir gerçeği olan depremler her defasında onca acı ölüm hikayelerine aynı zamanda birçok kurtuluş mucizelerine şahitlik ettirir bizi. Elif yavrumuzda sonra da tanık olduğumuz diğer mucizenin adı Ayda bebekti. O küçük masum bedenleri tonlarca enkaz molozları arasında yaşama tutunmaya çalışıyordu. Nedense yaşanan depremlerden ne yapılar adına ne de insanlığımız adına dersler çıkarmadığımızın cehaletini bu İzmir depreminde bir kez daha gördük. İlk deprem anından itibaren devletimiz tüm kurumlarıyla harekete geçmiş AFAD BAŞKANLIĞI ve UMKE koordinasyonunda ve diğer illerin arama kurtarma ekipleri ve STK lar hızlıca olay mahallinde çalışmalara başlayıp insanlarımızı canla başla kurtarma telaşına düşerken, aynı anda adını sanını unvanını bildiğimiz birçok karanlık oda ve mağfillerin parti başkanları ve vekilleri ve de yöneticilerinin ülkemizdeki tüm kolları da olumsuz bir hava yaratma ahlaksızlığına düştüler. Artık düğmeye basılmıştı bu alçakların tek derdi devletimizi ve iktidarı İzmir’de istemiyordu bunu açıkça AFADA saldırarak sosyal medyadaki sözde aydın ileri görüşlü tetikçi teröristlerine yapma emrini vermişlerdi. Hatta kendi milletvekilleri şehri depremin uzun yıllardır kendilerine bağlı belediyenin yönettiğine bile bakmadan utanmadan deprem ve enkaz üzerinden hesap soracağız tehditlerine çoktan başlamışlardı. Amaçları belliydi devlet ve iktidar onlara göre kurtarılmış bir il gibi gördükleri İzmir’den çıkıp gitmeliydi. Onların gayesi ve çabası ve tüm tuzakları oyunları ölü sayısının çok daha fazla olmasıydı zira ölümler çok daha fazla olursa iktidar ve devleti aciz gösterilip yarın bir gün medet umdukları sokak hareketlerine bir kıvılcım olması bu gayretlerini zaten gösteriyordu. O kadar raydan kontrolden çıktılar ki attıkları tweetlerde ekonomi kötü devlet yönetilemiyor algısı yapmaya başladı bazı kiralık vekiller ne deprem ne de enkaz altındaki masum bedenler umurlarındaydı. Bazı gelecek partili eski YÖK başkanı elçi ünvanlı ahlaksızlarda feto tarafından dolaşıma videolara inanıp iktidara ve lideri ERDOĞAN’a açıkça saldıran açıklamalar dahi paylaştılar. Saatler hızla bu hezeyan ve haince saldırılar sürerken arama ekiplerinin kahramanca gayretleri TIPKI 15 TEMMUZDA OLDUĞU GİBİ bir anda bu KALKIŞMA teşebbüslerini yerle yeksan etmeye yetti. Zira enkazın altından bir ses ve bir sevinç haykırışı vardı Ayda bebek artık AFAD’IN elini tutmuştu gülümseyerek tek bir çizik dahi teninde olmadan işte o andan itibaren bir müjde şükür sesi yükseliyordu ALLAHU EKBER yer gök inliyordu herkes Ayda bebeği selamlıyordu tekbirler eşliğinde. İşte tüm oyunları ve tuzakları bozan o tekbirin adıdır ALLAHU EKBER. Bundan bile rahatsız oldular hemen öyle ya onlara göre laikliğin başkenti medeni çağdaş ilerici aydın İzmir’de nasıl olurda ALLAHU EKBER tekbiri nasıl haykırılabilirdi? üstelik beyinlerinde yaşadıkları laik cumhuriyete de aykırıydı. Yetmedi AFAD personelinin AYDA bebeği göz yaşlarıyla öz evladını öper gibi öpmesi elini tutması onlara göre suçtu. Çünkü kafalarındaki değer olarak yaşadıkları sapıklıkları maskeledikleri laikliğe gölge düşmüştü. Onlar için AFAD işidçi ve sapıktı. İşte bu kendilerine ilerici aydın diyen bu insan görünümlü iblislerin tek korktuğu şeydir ALLAHU EKBER tekbiri. Ve o sır da tamda burada gizliydi. Aslında tekbirin sahibiydi bu enkazda Ayda bebeği hayatta tutan. Ona nefes veren onu doyuran susuzluğunu gideren onun masum bedenini koruyan. O yüce RAHMAN’DI alemlerin sahibi. Ol dedi ve oldu bize AYDA bebeği bağışladı. “İşte o biz iman edenlere ve ona savaş açanlara apaçık bir mucize ile öğüt verdi...”
İKİ CÜMLE KÖŞESİ…
Şimdi başımızı iki elimiz arasına alıp düşünme vaktidir. Vakit ders çıkarmadığımız onca afetlerden ders çıkarma ve bir eylem planı dahilinde tedbirler alma ve bu yıkılan binalara ve enkazlar altına başka masumların eklenmemesi adına yapılması gerekenleri bir sonraki deprem ve afetler olmadan çözüm odaklı projeler yaparak hayata geçirme vaktidir. Bu işi iktidar ve muhalefet olarak değil ancak millet olarak inanırsak başarabiliriz...