TURKTİME yayın hayatına başladığı günden bu yana bir ilkeye dikkat etti.
Mecbur kalmadıkça ve başkaları özel haberlerimizi kaynak göstermeden alıp kendine pay çıkarmadıkça ‘’Biz demiştik, biz yazmıştık, İşte yine bildik’ gibi bir övünme moduna girmedi. Ama bugün medyada yaşanan bazı olaylar gösterdi ki TURKTİME’nin yazdıkları yabana atılır cinsten değilmiş.
Balçiçek
TURKTİME yıllar önce bu köşede Sabah’ta operasyon olacağını ve Ergun Babahan’ın yerine Fatih Altaylı’nın geleceğini yazdı.
Bu gerçekleşti. Ardından yine Altaylı’nın, Ömer Lütfü Mete, Erdal Şafak, Balçiçek Pamir ve İlker Sarıer’e yönelik operasyon yapacağını’’ yazdık.
Bu isimler Ergun Babahan’ın getirdiği ya da yol verdiği kişilerdi.
Mete ve Sarıer gazeteden gönderildi.
Şafak’ın da Başyazar ünvanı alındı.
Balçiçek Pamir’e ise ‘’Biraz daha deneyelim’’ denilerek süre verildi.
Ama eklerin sorumluluğu elinden alındı. Turkuaz Hareketi ve Ali Müfit Gürtuna haberi ise bardağı taşırdı. TURKTİME geçmişte bu sütunda şöyle demişti: ‘’ Balçiçek Pamir’in, eski milletvekili Fikri Sağlar ile arasında yaşanan olayın ortaya çıkması sonucu, Sabah büyük yara aldı’’
Kamuoyu Pamir’in biletinin, Fikri Sağlar ile yaptığı röportaj kasetini, MİT’e götürdüğünün ortaya çıkmasından sonra kesileceğini düşündü.
Pamir’in ‘MİT beni çağırdı. Kendiliğimden gitmedim. Hatta ben içerdeyken eşim de kapıda bekledi’’ biçimindeki savunması pek ikna edici değildi. Olay tarihinde Balçiçek Pamir mi, yoksa Balçiçek İlter mi olduğu bile tartışılır haldeydi.
Şimdi ne oldu?
Pamir’in yaptıkları Sabah’ı yıpratmaya devam etti.
Son olarak Akşam Gazetesinde Oray Eğin Balçiçek ile ilgili ‘’Başka söze gerek yok’’ dedirtecek bir yazı yazdı.
Sadece iki üç paragrafını aktaralım:
‘’
Ergun Babahan tarafından 'Hülya' dergisinden mi ne, öyle bir yerden 'Bizim de Ayşe Arman'ımız olsun' diye getirilmiş sarışın gazeteci.
Neden bir başka röportajcının, mesela Neşe Düzel'in söyleşilerinin ardından 'Söyledim-söylemedim' kavgası kopmuyor da, bu kız neye elini atsa yüzüne gözüne bulaştırmayı başarıyor?
Ama bir değil, iki değil, Türkiye'nin en büyük ikinci gazetesi daha ne kadar bir 'non-gazeteci'in dezenformasyonuna boyun eğecek?
Balçiçek Pamir, Charles Aznavour'u 'Yahudi' sanan kişi.
Balçiçek Pamir, koşa koşa Fikri Sağlar'la yaptığı bir röportajın kasetini de MİT'e teslim etmişti. Üstelik hiç gocunmadan. MİT'ten tak diye gelen emiri şak diye yerine getiren kişi nasıl gazeteci olur ki?
Aslında pek de suçu yok!
Nasıl ki astsubaydan başyazar olmadıysa, alır 'Hülya' dergisini siyasi röportajcı diye gazeteye koyarsanız, bu sonuçlara da katlanmak zorunda kalırsınız.
Hadi Balçiçek, sana da bon voyage...’’