Bir dönem, bir ülkede bir iktidar partisi içinde Cumhurbaşkanlığı hayalleriyle yatıp kalkan bir bakan vardı. Bir kısım güçlü isimler de ‘iktidar partisinden Cumhurbaşkanı çıkacaksa da bu sen olacaksın’ demişlerdi? Peki kimdi bu güçlü isimler.... İkisi de sonradan ortaya çıkan darbe planlarında ismi geçen iki ORGENERAL’di...
Bir EKİBİN temsilcisi olan bu iki ORGENERAL görev süreleri bitince veda ziyaretlerine çıkarlar. En uzun ziyaretleri iktidar partisinin bu bakanınadır ve tam iki saat sürer. İşte bu meşhur ziyarette sözkonusu ülkenin bugününü etkileyen çok önemli nokta atışları yapılır..
Sıcak bir öğleden sonra sözkonusu bakanın makam odasına iki kudretli paşa girer, hoş sohbetten sonra konuya girilir. İlk cümle çok anlamlıdır: "Daha önce de konuştuğumuz gibi..."
Ve sayısız tavsiyeler talepler gelir... Bakan bey talepleri tek tek yazar... Ve bu taleplerden biri de bugünün en kilit KONSEY üyesi ile ilgilidir. Bu kişinin önce Müsteşarlığı konuşulur, sonra müsteşar yardımcılığı. Bakan çekinceli kalınca üçüncü plan olarak KONSEY üyeliği masaya sürülür....
Bakan bey “zor olacak ama” der ve elinden geleni yapacağı sözünü verir. Paşalar mutlu biçimde ayrılır. Aradan zaman geçer, sözkonusu “iyi çocuğa” beklediği konumlar verilemez ama irtibat da koparılmaz.
Ancak iyi çocuğun canına tak eder ve eski-yeni referanslarını Bakan Bey’e hatırlatır. Bakan bey, “Bak güçlü referansların var ama senin için acayip de iddialar var” der. İyi çocuk, “efendim benim için mezhep milliyetçisi diyorlar, Yemin ederim ki o mezhepten değilim. Bu lafları ben de biliyorum.” diye ön alma yapar. Oysa hakkındaki iddialar başkadır. Bu taktiği sayesinde konuşulmasına bile izin vermez.
İkili oturur, düşünür bir yol ararlar vee iyi çocuğu “madalyalı” yapmaya karar verirler. Üstelik bu madalya üzerinden yıllar yıllar geçmiş, kanlı bir operasyonun madalyasıdır. Bayram değil, seyran değildir, üstelik uzun zaman da geçmiştir ama kabiliyetli Bakan bey iktidar partisindeki tüm maharetini kullanır ve iyi çocuğu madalyalı yapar.
Üstelik madalyayı verecek Cumhurbaşkanı da “bu çok iyi çocuktur, sol terör örgütleri sürekli bunu tehdit ediyor” diye ikna edilir. Oysa sol terör örgütleri “iyi çocuğu” iyi bilirler ve ona ilişmezler. Yapılan iki adet fason tehditten başka bir şey yoktur ortada. İyi çocuk madalyayı sağlam ellerden aldığı için artık akredite görülmektedir. İlk fırsatta KONSEY üyeliği adaylarından biri olarak Cumhurbaşkanı’nın önüne konur. Cumhurbaşkanı da biz buna madalya vermiştik iyi çocuktur der ve KONSEY’e seçer. Sonrası, bugün KONSEY’in o üyesi hem iktidar partisini sarsar, hem de ülkenin kaderini kilitler…
Dağlarında çiçekler açan; vadilerinde tosunlar otlayan ülkenin hikayesi böyle…