Bundan tam 98 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Çankaya'da bir yemekte tarihe geçen konuşmasında 'efendiler yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz' demişti. Ve o gün alınan kararla kurulan bu genç cumhuriyet çok hızlı büyüyecekti lakin o gün o masada olan bazıları onun ölümünden sonra onun emaneti olan bu cumhuriyeti yine onun kurmuş olduğu ve emaneti olan Cumhuriyet Halk Partisi ile durdurmaya hasta yatağına mahkûm etmeye ve o belki de genç cumhuriyeti kaçınılmaz son olacak ölüme mahkûm etmeye çalıştı. Yaptıkları her siyasi manevrada bu cumhuriyet daima ölümcül yaralar almaya başlamış ve ona inanan halktan da kopmaya başlamıştı. Belki de o gün Gazinin tarif ettiği bedhahların yine o güvendiği masada olan arkadaşlar arasından çıkması da tesadüf değildi. Halk iyice fakirleşmiş güya yıktıkları Osmanlı saltanatı yerine kendi saltanatlarına dönüştürülmüştü. Belki artık padişah yoktu ama artık padişahtanda büyük yetkili milli bir şef vardı. İlk icraatları Gazinin temellerini attığı sanayi hamleleri ve genç cumhuriyeti kalkındıracak olan tüm projeleri birbiri ardına rafa kaldırılıyor, mason locaları açılıyor işbirlikçi siyasetleri yüzünden ülke dışa bağımlı hale getiriliyordu. O milli şuur ve misakı milli sınırları şeflik makamı uğruna harcanıyordu. O kaybedilen cumhuriyet ruhu yerini bağımlı yatağa mahkûm hastalıklı bir cumhuriyete bırakıyordu. Yani anlayacağınız dün ne olduysa bugün gelinen noktada dün İsmet Paşa ve CHP'si ve arkadaşlarının yerini bugün Kemal KILIÇDAROĞLU ve CHP'si ve de arkadaşları almıştı. Dün cumhuriyeti kuracağız iradesinin başı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e yapılan en büyük kötülük yine onun arkadaşı İsmet Paşanın ve onun bıraktığı gençlik ve kadrolar tarafından bugün devam ettirilmekte. Gazinin kanınızın son damlasına kadar koruyun dediği cumhuriyetin bugün sınırlarında işgal etmek için bekleyen haçlı artığı devletlerin kendileri ve maşaları olan terör örgütlerine karşı yapılması ve ülkenin sınırlarının korunması için yapılmak istenen sınır ötesi operasyonların devam etmesi için gazi mecliste yapılan tezkere oylamasına daha önceden evet diyen Kemal KILIÇDAROĞLU CHP'si ve vekilleri bugün Erdoğan nefretleri uğruna ve siyasi çıkarları uğruna Gazinin kurduğu cumhuriyete başkaldıran ve tanımayan bir partinin oyları uğruna hayır dediği güne tanıklık ediyoruz ve ettik. Yani gelinen nokta dün Gazinin, efendiler yarın cumhuriyeti ilan edeceğizden bugün onun kurduğu CHP'nin onun kurduğu cumhuriyetin bekasını ve geleceğini koruyacak olan tezkerenin hayır oyu verildiği günlere. Ve utanmadan çıkıp bunu da Kemal KILIÇDAROĞLU şu cümle ile açıklayacak. Neymiş bu tezkereye evet diyerek cumhuriyete ihanet etmeyeceklermiş. İyi de sormazlar mı adama arkadaş madem cumhuriyete ihanet etmeyecektin neden önceki tezkerelere evet dediniz? O gün o tezkerelere evet demeniz ve cumhuriyete ihanet etmeniz için kimler size ne vaat etmişti? Yani tam bir akıl tutulması hali. O da biliyor ki içindeki müstemleke hastalığı onu siyasi olarak daha fazla yaşatamaz ve yaşatmayacak. Tarihin tozlu raflarında unutulacak. Bugün topyekûn CHP olarak geldikleri nokta Gazinin emaneti olan cumhuriyeti yıkma noktasıdır. Yalnız unuttukları ve bilmeleri gereken tek gerçek var oda dün Gazinin gücünü aldığı millet ve onun torunları olan bugünkü neslin buna izin vermeyeceğidir. Kuruluş fikri tam bağımsız olan bu cumhuriyet ilelebet yine tam bağımsız yaşayacak yaşatılacak payidar kılınacaktır. Bugün bu nesiller bu gücü yine gazinin dediği gibi damarlarında taşıdığı asil kandan alacaktır ve alıyor da. Gün gelecek bugün CHP'nin geldiği ve durduğu nokta itibarıyla bu cumhuriyete yapmış oldukları ihanetlerini tarih yazacak. Ben bu yazıyı yazarken muhtemelen Kemal KILIÇDAROĞLU ve CHP'si ve vekilleri Anıtkabir'e gidip anıt defterine atam biz tezkereye hayır oyu verdik ve kurduğun cumhuriyete ihanet etmedik gibi pişkince yazacaklar oysa o yazdıkları tarih boyunca o kara kaplı defterde bir ihanetin resmi ve delili tescili olarak kalacaktır.
Bu ayıp onlara yeter...