Sabah çok yönlü saldırılara ve kurumsal hatalarına rağmen bir tarafı yıkık da olsa ayakta kalmaya devam ediyor.
Sabah toplumsal hafızamıza işlemiş güçlü bir marka.
Mutlaka yaşamalı, yaşatılmalı.
En azından Sabah'ta çalışan ve çalışacak gazeteciler için Sabah yıkılmamalı.
Mehmet Barlas'dan Hıncal Uluç'a, Umur Talu'ya kadar vicdan damarı olan gazetecilerin çalıştığı bir kurum Sabah...
Diğer tüm kurumlarda olduğu gibi Sabah'a olan eleştirilerimiz de bu kurumsal yapıya olan saygımız ve yaşatma isteğimizin tezahürüdür.
Ama Allah'ı var; Sabah Gazetesi, eleştiri için zorlanılmayacak bir kurum.
Dökülüyor...
Kaşıkla konulan, kepçeyle alınıyor...
Ankara temsilcisi Okan Müderrisoğlu'nun üst üste yaptığı yanlışlıklar, Erdal Şafak'ın yayın yönetmenliğinin ilk iki gününde manşetten yapılan hatalar inanılmaz...
Fazla detaylara girmeyeceğiz ama şunu söyleyebiliriz;
Kısa bir süre sonra Okan Müderrisoğlu görevden alınıp
yerine de Muharrem Sarıkaya gelebilir!
Nokta.
Asıl bomba başka...
Erdal Şafak'ın genel yayın yönetmenliği görevine getirilmesinin perde arkası çok ilginç.
Erdal Şafak'a yayın yönetmenliği görevini açan üçlü bir basın troykası...
3 gazeteci!
Bir tanesi halen hükümete yakın bir gazetenin başında.
Diğeri hükümete yakın gazetede Ankara Temsilcisi...
Sonuncusu da Başbakan'ın kısa bir süre önceden eskiyen danışmanı!
Peki niye?
Arzedelim;
Hükümete yakın olan gazeteci kısa bir süre sonra Sabah'ta medya grup başkanı olmak istiyor!
Başbakan'ın eski danışmanı da televizyonda idari bir görev!
Bitmedi!
Troyka Erdal Şafak'ı Sabah'ın başına geçici olarak getirdi...
Asıl amaçları başka bir ismi yayın yönetmeni yapmak...
Önemli bir bilgiyi paylaşalım sizlerle;
Troyka Başbakan'ın Sivas mitinginde Erdal Şafak'ı Başbakan'la görüştürdü!
Bir sürpriz bilgi daha aktaralım;
Sanıldığının aksine Başbakan Sabah'ın işleriyle fazla içli dışlı değil...
Öyle olsa Okan Müderrisoğlu Ankara temsilcisi olabilir miydi?
Akıl almaz bir vaziyet
Ersin Ramoğlu ismi Turktime okuyucuları için yabancı değildir.
Geçmişte yaptığı ilginç icraatlarını (!) yazdık.
Sabah'ın Ankara ilavesinin sorumlusuydu ama ''Çankaya köşkünü görüp, Burası neresi?'' diye sormuştu.
İcraatları(!) artınca gazetenin daha önceki yönetimi Ramoğlu'nu geldiği yer olan Adana'ya geri gönderdi.
Aradan bir süre geçti Sabah'ta yönetim değişti,
''Yandaş medya'' statüsü gibi bir sıfat yapışınca Ramoğlu da Bölge Ekler Koordinatörü sıfatıyla Ankara'ya geri döndü.
İlk icraatı yıllardır Ankara ilavesini sırtlayan Yaşar Önel'i görevden almak, bazı ''İlginç'' isimlere köşe vermek oldu.
Ankara ilavesinde Adana ve Trabzon haberleri giderek fazlalaştı. Ramoğlu Adana'dan önce Trabzon'da Sabah muhabiriydi.
Okurlar hergün Ramoğlu'nun fotoğrafını birinci sayfada görmeye başladı.
''Limon Satanlar Derneği üyeleri, Bölge Koordinatörümüz Ramoğlu'nu ziyaret etti'' gibi haberler giderek sıklaştı.
Tuhaf yazılar
Sabah'ın Ankara ilavesinde, içinde ''Ersin Ramoğlu'' adı geçen haber ve fotoğraflar Ankara Valisi dahil tüm yöneticilerden bile daha fazla çıkmaya başladı.
Havalimanında ayakkabıları çıkartılıp arandığı için Esenboğa'yı yerin dibine sokan bir yazı yazdı.
Tepki gelince ''Süper havalimanı'' diye tam sayfa röportaj yaptırdı.
Ve Ramoğlu'nun son icraatı yerel seçimlere az bir süre kala Beypazarı ilçesine ilişkin bir haberi manşete çekmek oldu.
Beypazarı’nda çöp dağları oluştuğu, susuzluk sıkıntısı çekildiği gibi iddialar habere yansıtıldı.
Haberde sadece ''Yöre sakini'' denilen iki kişi ile CHP'li adayın görüşü vardı.
İki çöp bidonu fotoğrafı da...
Mansur Yavaş'a tam anlamı ile yumruk vuruldu.
Oysa Beypazarı, Yavaş sayesinde marka olmuştu.
Yavuz Donat ne yapar?
Ersin Ramoğlu'nun Ankara'ya geri dönüşünde usta gazeteci Yavuz Donat'ın rolü var.
Sabah'ın güçlü ismi Donat, nedense Ramoğlu'nu bugüne kadar destekledi.
Ramoğlu'nun son icraatlarından sonra ne olur bilinmez.
Nedeni ise Donat'ın Sabah'taki köşesinde çıkan aşağıdaki yazılarında saklı:
27 EKİM 2008: Alkışı hak eden adam, 10 yılda mucizeler yarattı. Beypazarı'nı marka yaptı. Dünyaya tanıttı (…) 10 yıl önce hayallerim var diyerek halktan oy istemişti. Belediye Başkanı seçilmiş ve tarihi Beypazarı'nın üzerindeki ölü toprağını silkelemişti. Çalmadı çaldırmadı, 10 yıl içinde mali durumu geriledi. Çocuklarını okutmakta zorlandı. Bravo Mansur Yavaş. Beypazarı seni unutmayacak.
9 HAZİRAN 2008: Ankara'nın tarihi 3500 yıl öncesine kadar uzanan ilçesi Beypazarı'nda festival vardı. Cumartesi pazar on binler Beypazarı'na aktı. Mansur Yavaş uyuyan Beypazarı'nı canlandıran, yurda ve dünyaya tanıtan, turistik bir cazibe merkezi haline getiren, başarılı bir yerel yönetici.
5 HAZİRAN 2006: Ankara'nın 100 kilometre batısındaki Beypazarı bir mucizeyi gerçekleştirdi. Ne yaptıysa Belediye Başkanı Mansur Yavaş yaptı. Mansur bey de ne yaptıysa, halkla birlikte yaptı. Ve Beypazarı bir turizm bölgesi olup çıktı. Bugün 1.500'den fazla aile turizmden ekmek yiyor.
5 MAYIS 2004: MHP'li Avukat Mansur Yavaş, Beypazarı'nı turizme açtı. Herkes evinde bir şeyler üretiyor. Ankara'dan, İstanbul'dan, Konya'dan, Bursa'dan turlarla gelenler satın alıyor. Yurtdışından gelenler de var. Ankara'ya gelen resmi heyetler de Beypazarı'na götürülüyor. Beypazarı gerçekten öyle bir model ki... Batı'nın bile dikkatini çekmiş. Napoli'de "ekonomik kalkınmada Beypazarı modeli" konulu bir toplantı düzenlenmiş. Yöneticilik eğitimi veren okulların böyle yöneticilerden yararlanması lazım.