Kendini Atatürkçü, laik, aydın, çağdaş olarak tanımlayan bir zihniyet ve o zihniyetin parçası bir güruh, bir bukalemun misali, olduğu her coğrafik ve fiziki ortamda, her kılığa ve her renge dönüşmekte çok mahirdir. Tıpkı FETÖ terör örgütü ve onun mensupları gibi. Son günlerde yazılı ve görsel medyada sözde sanatçı, gazeteci, siyasetçi, ekonomist, akademisyen, olarak sözde muhalif TV’ler de görmeye başladığımız bu AHLAKSIZ ve HAŞHAŞİ tipler, katıldıkları her mecrada sürekli ülkemizde güya muhalefet yapıyoruz ayağıyla seçilmiş milli iradeye ve o iradenin seçilmiş Cumhurbaşkanına hakarette sınır tanımıyorlar. Bu aşağılık ve alçakça hainlikleri sözde muhalefet ve çok seslilik adına yaptıklarını beyan ediyorlar. Bunu da düşünce, fikir ve ifade özgürlüğü kapsamından aldıkları hakla yaptıklarını kusuyorlar ortalığa. Evet bu kusmuğun ortalığı pisletmesine sessiz kalan yargıda işin ayrı tartışılması gereken bir konu. Peki bu azınlık AHLAKSIZ tayfa bu cesareti sizce de demokrasi ve düşünce fikir ve ifade özgürlüğünden mi alıyor? Yoksa içine saklandıkları bir SÜVETER parçasından mı? Gerçi biz biliyoruz ki bunların dertleri ne Recep Tayyip Erdoğan ne de milli irade. Tek dertleri ve hedefleri bizzat bu devletin resmi dini İSLAM’DIR. Asıl Erdoğan üzerinden İSLAM’A saldırıyor hakaretlerde bulunuyorlar. Bunun en çarpıcı son örneğini CHP grup başkan vekili Özgür Özel’in orta çağ diye kötülediği İSLAM dinimize olan kinlerinde gördük. Ve bundan hareketle kendilerini hem meclis dokunulmazlığı hem de SÜVETER dokunulmazlığıyla koruyan bu ahlaksız zihinler ve tipler, bayraklarını birbirine devrederek bu şeytanlıklarını sürdürmektende asla geri durmayacaklar. Bu bayrak yarışlarında her gün bir KAMIKAZE kendini patlatmaya devam edecek. Bugün bu aşağılık zihniyeti temsilen eline bayrak alan sözde gazeteci aslında etki ajanı olan Sedef Kabaş denen hadsizdir. Bu hadsiz sözde gazeteci kılıflı etki ajanı, Çerkez atasözü diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu atasözü üzerinden hakaret etmekte. İşte bu hakaret aslında milletin hassasiyetle üzerine titrediği bizzat millet tarafından seçilmiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapılıyor olması bilinçli ve hesaplı bir saldırıdır. Olayın sonrasında muhalefet partisi liderlerinin sessizliğide bu işin planlı bir saldırı olduğunun göstergesidir. Evet bu adice hakaretleri yapanların yargı yolu ile hukuk önünde ibretlik ceza alması önemli ve elzemdir. Yoksa şimdi gözaltında olan bu ajan gazeteci serbest bırakılırsa milletin yargıya güveni hepten sarsılır. Çünkü bu fonlanmış ajan gazeteci kılıklılar ne de olsa bize bir şey yapamazlar diyerek bu saldırılarının Dozlarını da artırarak devam edeceklerdir. Fosseptik bir zihniyetten öte bir şey olmayan bu güruhun içinde üreyip çoğaldıkları fosseptik çukurlarından gelen bu kokuşmuş sesleri hukuk önünde işledikleri bu suçlardan alacakları ibretlik cezalarla caydırıcı hale getirilmelidir. Yani 5816 denen yasa sadece bir şahsı değil herkesi korumalı. Gerekirse bu konuda yeni kanunlar çıkarılmalı kararlar alınmalı cezalar arttırılmalı. Artırılmalı ki bu haysiyet yoksunu tipler öyle bir SÜVETER içine saklanıp meydanlarda asla gezememeliler. Asıl emelleri, o çok özledikleri vesayet dönemlerine geri dönmek ve bu ülkeyi yine bir 100 yıl daha karanlığa gömebilmektir. Tüm gayeleri bunun içindir. Ayrıca zihinsel olarak yaşadıkları yer olan fosseptik çukurlarında tek gördükleri şey karanlık, soludukları ise, sürekli içlerine çektikleri o kokuşmuşluk ve çürümüşlüklerinin verdiği pis kokularıdır. Haziran 2023 seçimlerine giderken bu haysiyetsiz zihniyet ve mensupları aldıkları FON karşılığı ve dış desteklerle, bukalemun gibi büründükleri her kılıkta, millet iradesine ve iradenin Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a ve de onun üzerinden İSLAM’A saldırmaya devam edip, milleti sokağa çekmeye çalışacaklar. Onlar fıtratları ve aldıkları FON bedeli gereği haince ve haysiyetsizce saldırsalar dahi bizler uyanık olmaya devam edeceğiz. İşte tam da bu yüzden bize düşen ağzı açık bu fosseptik çukurlarından sızan pisliğe basmamak ve içerden gelen o kokuşmuş seslerin bizleri çekmeye çalıştıkları tuzaklarına düşmemektir…