Gazeteci Fatih Altaylı “Bu Yolsuzluk haberini başka yerde okuyamazsınız” başlıklı yazısına şöyle başlıyordu: “Aşağıda okuyacağınız haber aslında dünyanın her “demokratik” ülkesinde gazetelere günlerce manşet olacak türden. Ama ne yazık ki, Türkiye’de bunların hiç biri olmayacak. Bu haber büyük gazetelerin hiç birinde yer alamayacak.”
Bu manidar başlığı seçmesinin ve girişi böyle yapmasının, yazıyı okuyacak gazetecileri tahrik etmekten öte bir anlamı vardı Altaylı’nın. Yıllarını bu medyada geçirmiş, pek çok gazetecinin hayal bile edemediği makama ulaşmış Altaylı, medyanın işleyiş kurallarını bildiği için omurgasızlığa ve omurga adına gösterilen sahte duyarlılıklara not düşmeye çalışmıştı.
Ve yazı yayına girdiği andan itibaren medyanın omurga sınavı da başladı.
Altaylı “Başka yerde okuyamayacaksınız” dediği yazıda Unakıtanlar’a Mersin Limanı özelleştirmesi sırasında aile boyu nasıl kıyak çekildiğini, Kemal Unakıtan’ın iki kızı ve bir oğlunun 2 milyon dolarlık ihaleye nasıl konduğunu belgelendiriyordu.
Ama ne oldu?
Hiçbir şey…
Manşeti bırakın, ufacık bir haber olarak bile görülmedi skandal.
Tamam, diyelim ki gazeteler sahiplerinin işleri nedeniyle “Unakıtan bir gün bize de lazım olur” yada “zaten lazım” psikolojisiyle böylesi kaka konulara girmek istemiyorlar, yok sayıyorlar…
Peki yazılı basının hastalıklarından uzak olduğu iddia edilen internet medyasına ne demeli?
Altaylı’nın geçmişte Galatasaraylı futbolcu Hakan Ünsal’ı tarikatçı diye kovmuş olması daha fazla haber değeri mi taşıyordu bu 2 milyon dolarlık kıyaktan? Neden tüm siteler Ünsal haberini manşetten verirken, böylesi bir konu sadece TURKTİME’a manşet olabiliyordu?
Hani özgür ve bağımsız habercilerdik hepimiz?
Hani internet medyası ile birlikte yazılmadık şey kalmayacaktı?
Hani medyadaki omurganın, girdiği kabın şeklini alan jöle kıvamına gelmiş hali, internet medyasının dik duruşu ile birlikte o istenen sertliğe kavuşup tekrardan gazeteciler olarak gururla bakabilecektik?
Hakan Ünsal kim? Nedir yani? Bu nasıl bir habercilik anlayışıdır sahi? Her tarafından skandal akan bir haberden, hem de daha önce birçok akçeli işe karışan bakanın çocuklarının aldığı ihaleden daha mı kayda değerdir?
Hayır, cevaplamayın…
Bunlar sadece retorik sorular. Bugün, o soruların hepsinin cevabı tekrardan verildi. Aynı daha önce onlarca kez tekrar edildiği gibi...
Bakmayın siz bizim şaşkınlığımıza. Kimsenin işine yaramayacak Hakan Ünsal’ın kovulması haberi dururken o haberi manşete çekerek, gazeteciliği, gazeteciliğin o altın kurallarını bilmediğimizi bir kez daha gösterdik.
Affedin.
Turktime olarak hala saçmalıyoruz: Baksanıza TURKTİME logosunun altına ne yazıyor: Özgürlüğün gücü.
Hadi canım sen de?