SABAH
Sabah’ın durumu, Titanic gibi…
Uzun gösterişli bir gemi, yavaş yavaş su alıyor…
Sabah aslında haber anlamında diğer gazetecilerden fazla geride değil ama giderek politize olma çukuruna saplanıyor…
Ahmet Çalık’ın Sabah’ın bu durumu karşısındaki soğukkanlı tavrı dikkat çekici…
Daha doğrusu şaşırtıcı…
İnsan kendi parasıyla bir bakkal dükkanı bile açsa, bakkalının camını siler, gider/gelir dengesiyle ilgilenir…
Çalık’ta bu da yok…
İzliyor sadece…
Çalık kısa bir süre önce İlnur Çevik’le görüştü…
Çevik, Çalık’a "Sabah’la ne zaman ilgileneceksiniz” diye sordu…
Veya bu anlama gelen bir soru…
Çalık şöyle yanıtladı, "Eylül ayında topyekün bir değişiklik yapacağım”
Eylül…
Kapanma davasının akibetinin öğrenildiği, erken seçimin ve Erdoğan’ın siyasi geleceğinin aşikar olduğu tarihi işaret ediyor Çalık…
Kimbilir, neden?
HÜRRİYET
Hürriyet, tam anlamıyla dağılmış bir gazete görünümünde… Arada başını gösterip muhalefet yapan gazete, iktidardan gelen ilk sinyalde tam siper oluyor…
Özkök’ün muhatabını da geçen müthiş özgüveninin yara aldığı açık.
Öyle olmasa, “Aydın Doğan’ı da içeri alacaklar” mealinde bir yazı yazar mıydı hiç?
Ve hatta, “Her an hepimizin ayağı kayabilir” satırlarını sütununa taşır mıydı?
Özgüvenini kaybettiği, en azından kaybetmeye başladığını hissetmek için özel bir gayrete ihtiyaç yok…
Ertuğrul Özkök’ün Başbakan Erdoğan’dan Dolmabahçe Sarayı’ndaki özel ofisinde randevu alması da dikkatle kayda geçirilmeli.
Özkök, AK Parti’nin kapatılmama ihtimaline karşı Başbakan Erdoğan’a “Demokrasilerde kapatılma olmaz” demiş olabilir mi acaba?
Demiş ise, şaşırmayız…
Kolay değil tabii…
Bir internet sitesini yönetirken karşılaştığımız sorunları düşününce Özkök’ün işinin zorluğunu anlamak mümkün…
Söz Hürriyet’ten açılmışken Metehan Demir’den de bahsedelim…
Sabah’tan ayrılmak durumunda kalan Metehan Demir bir süre sonra hurriyet.com.tr Ankara Temsilciliği görevine getirildi…
Kısa bir süre önce Hürriyet, Demir’in özel bir haberini sürmanşete taşıdı…
Bu manşette dikkat çeken, haberi kadar, Metehan Demir’in fotoğrafı oldu…
Hürriyet, çok az gazeteciye yaptığı bir güzelliği Metehan Demir’e yaptı;
Demir’in fotoğrafını neredeyse boydan koydu…
Özkök’ün Demir’e özel bir önem verdiği açık…
Kısa bir süre sonra Metehan Demir’in Hürriyet’te köşe yazması sürpriz olmaz…
KANALTÜRK
Kanaltürk, tam anlamıyla olmasa bile giderek merkeze yakın bir noktaya konuşlanmaya başladı.
İmaj olayı zamanla çözülecek bir problem tabi…
Tuncay Özkan’ın kişisel tanınırlığı ve potansiyeliyle örtüşmüş bir misyon kanalını merkeze çekmek kolay iş değil.
Kanaltürk, Tuncay Özkan’ın katkılarıyla bir marka oldu.
Fatih Karaca’nın Kanaltürk’ün değişimindeki rolü 1. derecede…
Kısa bir süre intibak sorunu geçiren İpek Grubu, Karaca ile istediği değişikliği yapmaya daha yakın duruyor…
MİLLİYET
Milliyet’in yayınları dikkatinizi çekiyor mu?
Hürriyet’in tam tersi…
Sedat Ergin’le Özkök arasında sanki gizli bir rekabet var…
Rekabet olmasa bile bir gazetecilik ayrışması…
Ergin, Ergenokon haberlerine gazetesinde yer verirken, Özkök sütunlarını daha çok magazin haberlerine açıyor…
Özkök’ün bu temkinli tavrında elbette taşıdığı ağır sorumluluğun payı var ama Sedat Ergin’in, “Rüzgara karşı tükürmek” cesaretini de görmezden gelemeyiz…
Gazetecilik biraz da risk almak…
Ne Ertuğrul Özkök ne de Enis Berberoğlu risk almaktan hoşlanmıyor…
Gazetecilik kalibreleri eskimesin diye zaman zaman ölçülü risk almaları hariç…