Çok zorlu bir virajın eşiğine gelinmiş bir dönemde milli bir bütünlük sağlamamız gerekirken, aksine her gün farklı bir mecradan yeni fitne tohumları ortalığa saçılmakta. Görünen o ki bunun önüne de geçilmesi zor gibi. Her gün yazılı ve görsel medyada birçok konunda bilende konuşuyor bilmeyende. Üstelik bunlar öyle sıradan kişilerde değil. Siyasetçisi, akademisyeni, gazetecisi, doktoru, yani kendinde o hakkı gören herkes. Aslında bu toplumu germekten başka bir şeye yaramıyor. Şayet istedikleri kaostan beslenmek para kazanmaksa bunu başarıyorlar. Mesela TV’deki tartışma programında konu covid19 ise konuklara bakıyorsun gazeteci ve ağır ceza profesörü var, doktor yok. Olsa bile konuşmasına moderatör izin vermiyor direk PR şirketi sahibine gazeteciye ağır ceza profesörüne söz veriyor tıpkı tarikat ile ilgili başlık açıp tarikat ehlilerinin orada olmayıp gazetecilerin konuşturulması gibi. Artık bu işin reyting uğruna laçkalaştırılması iyice işin tadını kaçırıyor. Bunu gördüğünde izleyici daha çok bu kişileri birer “kullanışlı aparat “olarak algılıyor. Karşı tarafın söz hakkı yok olsa da yayına bağlatılmadan linç ettiriliyor. Peki buradan bir soru hani şu tarikatlara dil uzatan bir zatı şahane var İsmail Saymaz beyefendi gerçi onların üzerine oynayarak kitaplar yazıp para kazanan şahıs. Tarikat dediği kişiler 15 temmuzda meydandayken kendisi o gece hangi sokağa çıktı? Ne yaptı ülkesi için? Anlatsa da bilsek ya da bir kitabını yazsa o gece nasıl ülkeyi savunduğunu yazsa da bir kitap alıp okusak. Bak Nedim Şener o gece aslanlar gibi o tarikat dediğin insanlarla omuz omuza savaş ve mücadele verdi. Ya sen ne yaptın? Diğer senin gibi atıp tutan gazeteci görünümlüler neredeydi çıkıp anlatsalar? Mesela ben sokakta kışla önündeydim. Tıpkı Şehzadebaşı’nda belediyenin önündeki havuzdan son abdestlerini alıp şehadete yürüyen tarikatçı dediğin o vatansever kardeşlerim gibi. Gelelim senin çifte standart uyguladığın diğer Kemalistlere ve derneklerine o gece neredeydiler? Bağdat caddesini gördük atm ve market kuyruklarını gördük sala okuyan müezzinleri döven o vatan hainlerini de gördük. Senin yaptığın o tarif ve holding yok CEO tabiri en çok sana ve Yılmaz Özdil’e yakışıyor. Neden mi? zira milleti uyutarak zenginleşiyorsunuz biriniz şehvetiye holdingi sahibi ve CEO’su diğeriniz Atatürk’ü sömüren holding ve CEO’susunuz. Tarikatla ilgili kısımda yanlış olan bir şey varsa devlet zaten gereğini yapar. Şimdi sürekli tarikatları feto denen aşağılık terör örgütüyle bir torbaya sokma çabanın amacı nedir? Bilmiyoruz lakin sanki bir ihale almış gibi sürekli gündem dışı bile olsa bu konuyu konuşuyorsun ekrandan. Unutma o torbaya soktuğun tarikatlar olmasa bu vatanın çekeceği sıkıntı büyüktü gerçi senin fetoculara desteğini vakti zamanından biliyoruz gazeteleri kapatılırken TV’leri kapatılırken. Darbe başarılı olsa eminim ki sana dokunmayacaklardı orasına kalıbımı basarım. Sadece biraz samimiyete davet ediyorum. Ben herhangi bir tarikat mensubu değilim ya da müridi değilim lakin onların bu ülkenin çimentosu ve mayası durumunda pay sahibi olduklarına şahitlik ederim. Kişinin görüşü ne olursa olsun kendini bağlar. Gerçi kişi İslam dairesi içinde konuşmuştur sadece yanlış olan makamdan konuşmuştur yanlışı da budur. Yani bizim senin yanlışlarını hatalarını görüşlerini bir kitleye mal etmediğimiz gibi. Bence aklınca hedef tahtasına oturttuğun tarikatlara bir özür borcun var. Ve elinde kanal kanal taşıdığın torbana bence TTB ve diğer örgütleri koyman yeterli olacaktır. BU MİLLET GERÇEK TARİKATLARI DA BİLİR CEMAAT VE DERNEK GÖRÜNÜMLÜ HAİNLERİDE…
İKİ CÜMLE KÖŞESİ…
Medya ve siyasi bir gücü arkasına alıp haysiyet cellatlığı yapanlar aslında kendi haysiyetlerini küçük düşürmekten başka bir şey yapmaz. Oysa ilahi adaletin kılıcı adliye önündeki gözleri bağlı kadının eline bir heykeltıraş tarafından verilen kılıçtan daha keskin ve gazaplıdır. İşte o gazaptan ALLAH’A sığınmak hepimiz için en hakikatli gerçektir.