Cumhuriyet kurulduğundan beri sistematik bir şekilde Osmanlı’ya ve hanedan mensuplarına yapılan çirkin saldırılar günümüzde de hala eksilmeden devam etmektedir. Bu yoğun hakaret dolu terbiyesizliği yapan tiplere bakıyorum hepsinin tasma ve zincirleri belli odakların ellerindedir. Gayeleri sahiplerinden bir kokmuş peynir hatta çürümüş bir et parçası kapıp beslenebilmek olan, insan görünümlü bu lağım fareleri ve köpekler asla bu hallerinden dün olduğu gibi bugünde vazgeçmediler ve vazgeçmeyecekler. Bugün bir bakıyoruz normalde coğrafyamızda onca yıldır suskun yanardağlar varken patlamayan püskürmeyen, bir tane doğası ve fıtratı bozuk bir yanardağ uyanıp patlıyor ve bekliyoruz ki dağın ağzından lav çıksın aksın dışarı küller uçuşsun diye “oda ne resmen lav değil lağım akıyor fışkırarak ağzından” işte bu alçaklığın omurgasızlığın vücut bulmuş hali içi lağım dolu yanardağ haddini aşıp Sultan Abdülhamit Han’a zorba despot diktatör diyebiliyor. Gerekçelerini yazarken de aklınca bir takım saçma sapan yalanlar uyduruyor iftiralar atıyor. Ona göre Aydınlara ve halklara yönelik katliamlar düzenleyen, Namık Kemalleri, M. Kemalleri, Mithat Paşaları, zindanlara atan, süren, öldürten; Filistin’i Siyonistlere satan işbirlikçi despot sultandır. Cumhuriyeti kuranlar ona karşıdır.” diyor. Bu alçakça haince iftiraları öne süren bu şahıs acaba Osmanlı tarihini ne kadar biliyor diye sorsam topu topuna kapasitesi hepsi bu ancak bu kadar biliyor. Yani sözün öz cumhuriyet rejiminin Osmanlı konusunda cahil bıraktıklarındandır kendisi. Aslında mesele tek başına Sultan Abdülhamit olsa anlayacağımda ama değil “asıl mesele Sultan Abdülhamid’in O cennet mekân ruhunda Erdoğan’ın silueti ve Erdoğan’ın o kutlu dava yolunda dik duruşu ve yürüyüşüdür.” Unuttuğu Siyonist İsrail’i devlet olarak kuran ilk tanıyan kendi zihniyet mensubu olduğu o İttihatçı ve mason kafa ve ideolojinin partisi de kendisi de o zorba despot diktatör benzeri “milli şefli CHP ve zihniyetidir. “Aslında bu kafaların tedavisi şarttır. Onca yıla rağmen bir fani olup Rahmeti Rahmana yürümüş olan ecdadı sultan Abdülhamit Hanın ruhunun ve mezarının hala bugün bile bunları korkutuyor olması ve çileden çıkarması da hamdolsun ayrı bir gurur vesilesidir bize. Yani ne kadar yanardağ püskürse de püskürsün zaman zaman 1000 yıl geçse de konuşulacak ve değişmeyecek tek şey “Bizim Hamid’imizin onların Azrail’i olmaya devam edeceğidir.” Bu böyle biline…
İKİ CÜMLE DE ABDÜLHAMİT HAN’DAN…
“ HAKKIMI HELAL ETMİYORUM…
“Allah’ım helâl etmiyorum!
Şahsımı değil milletimi bu hâle getirenlere,
Hakkımı helal etmiyorum! beni, benim
İçin lif lif yolsalar, cımbız cımbız
zerrelerimi koparsalar, sarayımı
yaksalar, hanümanımı, hanedanımı
söndürseler, çoluğumu gözümün
önünde parçalasalar helal ederdim de;
Sevgilinin ( Muhammed sav) yolunda
yürüdüğüm için beni bu hale getiren ve
milletimi ateşe atan insanlara hakkımı
helal etmem!” demişti duasında.
Hamid’imize Rahmet ve minnetle…