“Cumhuriyet Halk Partisi’nde Deniz Baykal olmazsa yerine lider kim olur?” dendiğinde akla gelebilecek ikinci bir isim bulmak zordur. Ve Baykal’ı temel eleştiri konusu yapan da budur.
Kendisinin ardından partiyi götürecek hiç kimseyi yetiştirmemesi bir yana Baykal, partide kendisine rakip olabilecek isimleri teker teker ayıklamıştır.
Mustafa Sarıgül’den Zülfü Livaneli’ye; oradan Kemal Derviş’e kadar uzayıp gidecek onlarca isimden oluşan bir listedir bu. Baykal en sonunda da yıllarca sağ kolu olan ancak parti içinde çok güçlenince tehlike arzetmeye başlayan Önder Sav’ın sessizce yetkilerini tırpanladı ve onu da maziye gömmek için ilk adımı attı.
Medya dünyasında da kendisine rakip olabilecek isimleri çeşitli operasyonlarla ayıklamak çokça görülen bir durumdur. Ancak bunlardan biri var ki, Baykal’la yarışabilecek düzeyde.
Yaklaşık 20 yıldır Sabah Gazetesi’nde çalışan, pek çok patron değişmesine rağmen hep “kazanan” olan bir isim; Okan Müderrisoğlu….
Yıllardır sabırla beklediği ve ağlarını ince ince ördüğü planı doğrultusunda sonunda Sabah Gazetesi’nin Ankara Temsilciliği koltuğuna oturdu.
Hüseyin Özalp, Mehmet Çetingüleç, Saygı Öztürk, Şamil Tayyar, Emin Özgönül, Fatih Atik, Erhan Seven…. gibi bugün Medya dünyasında önemli yerlerde bulunan insanlar, bir dönem Sabah Gazetesi’nde muhabirdiler… Ancak onların hepsi birer birer Sabah’tan istemeyerek ayrılmak zorunda kaldılar. Tüm bu süreç boyunca gemisini yüzdüren tek isimdi Okan Müderrisoğlu..
Bir zamanlar imrenilerek bakılan Sabah Ankara Büro eridikçe; Okan Müderrisoğlu güçleniyordu.
Bugün tüm bu zaman süresince yelkenini doldurmuş Okan Müderrisoğlu’nun imzasını taşıyan bir büro var karşımızda. Daha doğrusu Okan Müderrisoğlu’nun ayağına dolaşmamış insanlardan oluşan bir büro.
Bu yüzden Ciner Grubu, İstanbul’da Sabah’tan almadık adam bırakmazken, Ankara Sabah’a nedereyse dokunmuyor. Sadece iki muhabire teklif götürülürken, bu aslında Sabah Ankara Bürosunun kalite durumunu da vahim biçimde gösteriyor.
Oysa Sabah Ankara Bürosu 20’nin üstünde muhabiriyle sayısal olarak Hürriyet’e kafa tutuyor.
Pozisyon koruma stratejisi doğrultusunda geleceği olan isimler, Okan Müderrisoğlu değirmeninde öğütüldükçe Sabah’dan iyi Ankara haberleri beklemek hayal. Şimdi yeniden oluşturulan Sabah Gazetesi’nde Ankara Büro yine düşük profilli isimlerle doldurulacaktır.
Sabah Gazetesi’nin Türkiye’nin en büyük 2. Gazetesi olduğunu, hatta Dinç Bilgin döneminde 1 numara olduğunu hala anlamayan Çalık Yönetimi, aldığı kararlarda geçmişten örnek bile almıyor. Bu gazetede Dinç Bilgin neler yapmıştı da yıllar boyu en çok satan gazete olmayı başarmıştı diye düşünmüyor.
Fatih Çekirge, Tayfun Devecioğlu gibi yüksek profilli Ankara Temsilcileriyle çalışan ve gazeteyi bir numara yapan Dinç Bilgin’in tercihlerinin aksine Çalık yönetimi Okan Müderrisoğlu gibi düşük profilli bir ismi Ankara Temsilcisi yaptı.
Sürekli Ankara Temsilciliği’ne oynamasına rağmen ne Dinç Bilgin’in ne Turgay Ciner’in ne de TMSF’nin temsilcilik koltuğunu neden Okan Müderrisoğlu’na vermediğini anlamadı Çalık Yönetimi…
En büyük rakibi Aydın Doğan’ın, “Fikret Bila, Enis Berberoğlu, Murat Yetkin”den oluşan üçlü Ankara ayağının karşısına “Okan Müderrisoğlu”nu çıkaran Çalık yönetimi, Sabah’ı düşük profilli bir gazete olmaya doğru sürüklüyor.
Çalık Yönetimi’nin, rakibinin askerle arası çok iyi, AKP’yle ise etkili ilişkileri olan üç Ankara Temsilcisi’nin karşısına; Maliye Bakanlığı Müsteşarı’yla arası iyi olan bir temsilciyi atamasının, çözülemeyecek kadar stratejik (!) yönleri vardır belki de.
Dinç Bilgin, Sabah’ın haline dışarıdan hüzünle bakarken, Hıncal Uluç da içeriden hüzünle bakıyordur. Okyanusa düşen Sabah, başka birini bulamadı mı diye?
Sahi Okan Müderrisoğlu’nun Türkiye’nin gündemini sarsan hangi haberini hatırlıyorsunuz? Temsilci olmadan önce ya da temsilci olduktan sonra… İyice düşünün…
Doğan Grubunun temsilcilerinin son haftaki manşetlerine ne dersiniz peki?
Onlar haber yazarken, Okan Müderrisoğlu’nun zamanı büro içinde Baykalcılık oynayarak mı geçiyordu yoksa?