Bir süre önce SHOW TV’nin de haberlerini Ali Kırca’ya teslim etmesiyle, genel kanallardaki “Güzellik kraliçesi” dönemi sona erdi.
Çünkü, hiçbir zaman manken kız spikerler ekranında ve arka planında gazetecilerin olduğu ana haber bültenleri kadar başarılı olamadılar. Serap Ezgü’den Defne Samyeli’ne kadar sonları aynı oldu. Yerlerinin haber olmadığı anlaşıldı.
“Güzel bir kızı ekrana koyalım reyting alırız” düşüncesi önce patronlardan, sonra da “gazetecilere laf geçiremeyen, bu yüzden kontrollerinde bir bülten istedikleri için ana habere dizi ya da reality show muamelesi yapan” genel müdürlerden çıktı. Bu denemeler hep başarısız oldu. Başarılı genel müdürlerin etkin olduğu kuvvetli haberci ve anchor’ı olmayan kanalların haber bültenleri çok güdük kaldı.
Şimdi aynı hatayı daha önce de bir kez aynı yanlış adımı atarak aslında dersini alan Kanal 1’in tecrübeli Genel Müdürü Faruk Bayhan, iddialar doğruysa, Defne Samyeli ile bir kez daha yapmaya kalkıyor. Oysa Show TV Defne Samyeli’ne ağırlık kazandırmak için haber programı bile yaptırmış, ortaya çıkan görüntünün de Defne Samyeli’ne faydadan çok zararı olmuştu.
Belli ki Faruk Bayhan’a uzun yıllar TV’den ayrı kalmak yaramamış. Ya da çaresiz. Ya da eş dost baskısıyla karşı karşıya. Ya da haberleri sıradan bir bültenle kurtarıp, kendi program ve dizileriyle öne çıkmak istiyor. Oysa ana haberdeki yüz kanalın kimliği ve ağırlığını oluşturur. Genel kanalda da haberler hala iyi reyting yapıyor. Haberin reytingini terk etmek bir genel müdürü farkına varamadığı kayıplar yaşatır.
Bu ülkede “ana haberde spikerle iş olmayacağının” son göstergesi, haberci kökenli anchor’ların reytinglerdeki başarısıdır.
Faruk Bayhan gibi TV duayenleri çok iyi bilir ki, ekranlarda “spiker denemesinin ilk başarılı sonucu” Gülgun Feyman’dı. Ancak Gülgun Feyman’ı başarılı yapan arkasındaki haberci ekipti. Ufuk Güldemir, Mehmet Tezkan, Hakan Aygün gibi isimler yıllarca arka plandan Gülgun’u parlattılar.
Gülgun Feyman’ın bugünkü düşüşünün nedeni ise asıl başarının arkasındaki ekip olduğunu fark etmeyip, havalara girmesiydi. Sonrası malum….. Mutfaktakiler hep kendi başlarına ayakta kaldılar, Gülgun’ler ise kalamadı.
Son dönemde de haberci kökenli anchor’lar spikerlere göre çok daha başarılı oldular. Hele de mutfağı bilen ve yöneten anchor’lar çok iyi sonuçlar aldılar. Çünkü arkalarında kuvvetli gazeteci isimler tutmayı bildiler.
Mutfaktaki gazeteciler de ekranına çalıştıkları anchor’larla daha rahattılar. Türkiye güzeli spikerlerle ise sorun yaşıyor, sonunda “bilmiyor ki” diye pes ediyorlardı.
Son olarak SHOW TV’yi böyle bir durum rehavete sürüklemişti. Kurulduğundan bu yana kolay kolay birinciliği kaptırmayan SHOW Haber yılların başarılarını yedi. Sonunda kanal Ali Kırca’ya teslim edildi. Aynı süreci ismini kimsenin hatırlayamadığı karizmasız, hoş kız spikerleri ekrana süren Star TV de yaşadı. Sonunda Uğur Dündar’la Yılmaz Özdil’e devir yapmak zorunda kalan Erdoğan Aktaş da soluğu Habertürk’te aldı.
Ali Kırca’nın arkasındaki ekip güçlü olmadığından bugün Show Haber hala 1’cilik yüzü göremiyor. Ancak aynı ekranda aynı haberlerle örneğin Defne Samyeli olsaydı, sonucun ve etkinin daha kötü olacağını da herkes biliyor.
Denilebilir ki, Mehmet Barlas çok mu başarılı oldu? Hayır olmadı. Ama Barlas’ın köşe yazarlığı var, TV’ciliği ise hiç yok. İşin daha kötüsü Barlas’ın arkasında kuvvetli bir ekip yok. Barlas’ın yeterince başarı gösterememesi, TV gazeteciliğinin farklı olduğu kadar, işin asıl öneminin mutfak olduğunu da gösteriyor.
Fatih Altaylı da ana haberde istediği sonucu alamadı. Zaten aklı gazetedeydi, şimdi oraya gidiyor. Ana haberin mutfağıyla da hiç ilgilenmedi. Oysa arkası kuvvetli olsa ve Fatih Altaylı kendisini bu ekibin yönlendirmelerine teslim etse, ana haberde de başarılı olurdu.
Sonuçta, TV ana haberciliği hem ekran önünde hem de arkasında gazeteci ekip ister. İkisinden biri eksik olursa maya tutmaz. Tıpkı, her gazeteciden TV’ci olamayacağı gibi, her eli ayağı düzgünden de anchor olmaz!
Bugün genel ana haber kanallarının bir önemli sıkıntısı da, Kanal D dışında, polis-adliye kökenli İstanbul gazetecilerinin elinde olmasıdır. Oysa, gazetelere bakın, kaptan köşkündekiler Ankara deneyimli, uzman genel yayın yönetmenidirler.
Şöhret başka bir şey, gazetecilik başka...