20 küsur yıl sorunları alt yapıları ve yatırımları yapılan koskoca şehri teslim alıp 1 yılda karanlığa mahkûm etmek olsa olsa iş bilmezlik ve beceriksizliktir. Liyakatten dem vurup iş bilmeyen yetersiz yöneticilere şehri teslim ederken acaba ne düşündü bugünkü başkan ve onu oraya taşıyanlar. Oysa eski yönetimin bıraktığı yerden projeler devam ettirilse alanında uzmanlaşmış kadroları tasfiyeye kalkmasalardı bugün bu şehir belki biraz daha iyi konumda olabilirdi. Lakin tamamen birikmiş nefretlerini haset ve kibirle birleştirdikleri için bugün şehrin altı ayrı bir sorun üstü apayrı bir sorun. İşte bu sorunları çözmek için hiçbir tecrübeye sahip olamadıkları için partizanlığın dibine vurmak ve oradan seçmen kitlelerini konsolide etmek onlar için daha kolaycı bir yaklaşım. Neden mi? Oy verene soru yöneltildiğinde hepsi aynı cümleleri kurmakta, neymiş şehre özgürlük gelmiş. Peki, soruyorum bu özgürlükler ne acaba? Haliç’in yeniden kokması mı? Çekmece gölünün balıkları öldürmesi mi? Metrobüslerin şehrin göbeğinde yanması mı? İsmeklerin deprem yalanıyla kapatılması mı? Yapılması elzem biyolojik arıtma tesislerinin durdurulması mı? Her yöneticiye 3 veya 4 maaş verilmesi mi? İstediğinde Fazilet durağında 47 yolcu gibi yalan ve iftira atılması mı? Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesine eller arkada edepten yoksun saygısızlıkla gidip tepki görünce de sahte tablosuna utanmadan 580 yıllık diyebilmek ve onu fahiş fiyattan İBB ye aldırmak mı? Kendi başkanlarına 6.500 TL kişi başı tirbuşon parası hariç yemek yedirmek mi? Afet olduğunda vatandaş köprü altında suda boğulunca Bodrum’da 3 gün saklanmak mı? Deprem bölgesine gidip oradan kayak merkezine kaçmak mı? Kürsüden meclis üyesine küfretmek mi? Sahi özgürlükten anladığınız nedir ey oy verenler. Bunca hata ve yanlışlarını bilen zat şimdi bu seçmen kitlesine Kanal İstanbul üzerinden provokatif çağrılar yapmakta ve bunu görsellerle tüm şehirde afişe etmekte. Neymiş ya kanal ya İstanbul. Bence asıl soru şu olmalı “YA EKREM YA İSTANBUL” BENCE TABİKİ DE İSTANBUL…
MİLLİ ENERJİNİN MUHALEFETE YAN ETKİLERİ
Boşuna değilmiş canhıraş damat istifa çığırtkanlıkları. Oysa içlerinde biriken gaz sancısının verdiği acılar, kin dolu kalplerinin ne kadar kötü olduğunu göstermektedir. Öyle ki milli menfaat olan bir konuda ülkenin kazanç elde edeceği bir yeraltı zenginliğini millete sunmak için çırpınan vatan evlatlarına bile asla tahammülleri yok. Bu muhalefet dediklerimiz aslında hepsi tek merkezden yönetilen bir koro, görevleri kötülemek saldırmak ve patronlarının istediği kargaşa ortamını yaratmaktır. Yıllarca yeraltı ve üstü tüm zenginliklerin milli menfaate dönüştürülmesi bu muhalefet tarafından hep engellenmiştir. Zira görev tanımları budur. Dile kolay Cumhuriyet tarihinin en büyük keşiflerinden biri olan 320 milyar m3 doğalgazın bir müjde olarak milletle paylaşılması bile oldukça rahatsız etmiştir bu güruhu, ellerinden gelse neredeyse darbeye teşebbüs edecek haldeler. Çünkü muhalefet bu keşfi sanki Cumhuriyetin sonu gibi algılamaktadır. İstedikleri tek şey ülke gelişmesin kalkınmasın ve onların vesayetleri altında 1923 bugüne olduğu gibi bir avuç azgın azınlığın kontrolünde olsun ve düzenleri bozulmasın. Hele bazı vekillerin her cümlesi sanki bir Yunan bakanı, vekili gibi, utanmasalar İzmir Yunan şehridir, Doğu Akdeniz’deki tüm yeraltı kaynakları Atina’nın Güney Kıbrıs’ın diyecek kadar gayri milli hale gelmişlerdir. Neden mi? Çünkü tek söylemleri “ne işimiz var orada.” Anlaşılan bu haince söylem ve hallerini daha çok göreceğiz çünkü her açılan kuyuda her bulunan rezervde muhalefet iyice zıvanadan çıkacak orası kesin. Acaba bünyeleri ve fıtratlarına çok mu ağır geliyor ülkenin yeraltı zenginliklerinin çıkartılıp ülkeye katma değer katması. Gazi Mustafa Kemalin “muhasır medeniyet” hedefini sözde savunan kurduğu Cumhuriyet Halk Partinin bu hale gelişi Gaziyi ne kadar mutlu ederdi ya da kötü ederdi orası da ayrı bir konu. Zannımca bugün hayatta olsa Berat Albayrak ve ekibine devlet üstün hizmet madalyası vereceği bence kesindi. Çünkü bunca emperyalist çete sözde devletlerin onca baskı ve tehditlerine rağmen bunu başarmak bu madalyayı almayı gerektirirdi. İnşallah bu madalya bu ekibe gazinin hatırına Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilir.
İKİ CÜMLE KÖŞESİ…
Anadolu’nun fethi 1071 Malazgirt meydan muharebesinden ve kutlu komutan SULTAN ALPARSLAN’dan sonra bura bizimdir diyen 30 AĞUSTOS 1922 GAZİ MUSTAFA KEMALİN başkumandanlığındaki büyük taarruz ve zaferiyle sonuçlanan ve bu vatanı “VATAN YAPANLARA RAHMET VE MİNNETLE “ 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN…”