Uzun zamandır herkesin kilitlendiği seçimler geride kaldı ama tartışmalar bitmedi. Tartışmaların odağında ise üçüncü dönem iktidara gelen AKP değil CHP var. CHP’nin merkez sağdan gelen vekillerinin adaylık sürecinden CHP’nin başarılı olup olmadığına her gün yeni bir CHP bombası manşetleri süslüyor. Tüm bunları olayın birinci muhatabı, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sordum. Kılıçdaroğlu, Demirel’in, “Haberal için aradım” sözleri ve manevi dünyası ile ilgili Türk basınında ilk kez konuştu. İşte o özel açıklamalar. Buyurun…
ROPÖRTAJ: TALAT ATİLLA
ATİLLA: Başbakan Erdoğan siyasetçi ve gazetecilerden helallik istedi. Sizin de helallik isteyeceğiniz kişiler var mı?
KILIÇDAROĞLU: Başbakan’ın helallik istemesini samimi bulmuyorum. İnsan, farkında olmadan hata yapabilir, eksikliği olabilir. Elbette helallik istemem gerekenler olursa helallik isterim. Gerektiğinde helallik isteyen kişiye hakkımızı helal de ederiz ama kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yapılan hatalara karşı dikkatli olmak adalet duygusunun incinmemesi için de gereklidir.
ATİLLA: Her şeye rağmen helallik istemesinin sizin nezdinizde hiç mi karşılığı yok?
KILIÇDAROĞLU: Başbakan kasıtlı yaptığı hataları siyaseten nemalandırmak için helallik istiyor. Plansız, kurgusuz hatalar olsaydı elbette değerlendirirdik ama pusu ve kurgu siyasetine prim vermem.
ATİLLA: Diyelim ki haklısınız ama neticede helallik istemek bir anlamda kendi adına özür dilemek değil midir?
KILIÇDAROĞLU: Taammüden, isteyerek, büyük bir iştahla yapılan eylemleri nasıl görmezden gelelim. Ben CHP’nin genel başkanı olmasaydım, yani yalnızca kendi adıma sorumluluk taşısaydım, Başbakan’ın bu sözlerine belki olumlu yanıt verirdim ama ben milyonlarca CHP seçmeni ve teşkilatımın hukukunu korumak zorundayım. Bana yapılan küfür, iftiraları sineye çekebilirim belki ama milyonlarca CHP seçmenini hedef alan eylemleri bir kalemde silemeyiz.
ATİLLA: Somut bir örnek verebilir misiniz?
KILIÇDAROĞLU: Onlarca somut örnek verebilirim. Bana partime yapılan hakaret, küfür ve iftiralar manşetlere, televizyonlara taşınmadı mı? Her şeyi bir tarafa bırakın; hadi seçim dönemi, hadi Başbakan’a yakın medya kantarın topuzunu kaçırdı bize karşı diyelim. Hadi bu aynı kalemden çıkmış manşetleri de unutalım. Başbakan bir yandan helallik isterken, diğer yandan Başbakan’a yakın medya CHP ve bana karşı hakaret ve iftiralarına devam etmiyor mu? Hem bir taraftan helallik isteyeceksiniz, diğer yandan da kendi oluşturduğunuz medyaya beni ve partimi hedef yapmaya devam edeceksiniz. Önce samimi olsunlar, sonrasına bakarız.
HABERAL’I LİSTEYE CHP İRADESİ KOYDU…
ATİLLA: Siz, “Demirel benden hiç kimse için ricacı olmadı” derken, Demirel, “Haberal için ricam oldu” dedi. Doğruyu kim söylüyor? Kime inanalım?
KILIÇDAROĞLU: Bu konuda Demirel’in iki gazetede demeci çıktı. İki demeç birbirinden farklıydı. Bir demecinde benim, “Hiç kimse için ricacı olmadı” sözümü doğrularken, diğer demecinde sizin ifade ettiğiniz sözleri söylediği yazıldı.
ATİLLA: Tam da bu noktada merakımız yükseliyor işte. Demirel’in hangi demeci doğru? Ya da doğruyu kim söylüyor? Demirel’in, ‘Haberal içim ricam oldu’ şeklinde gazetelerde çıkan demecini tekzip etmesi gerekmez miydi?
KILIÇDAROĞLU: Demirel’in, “Hiç kimse için ricam olmadı” demeci doğrudur.
ATİLLA: Takdir sizin ama ben olsaydım, derdim ki, “Sayın Demirel, iki birbirine benzemeyen beyanat veriyorsunuz. CHP’den kendime siyasi güç devşireyim derken, CHP’ye zarar veriyorsunuz. Size atfedilen, ‘Ben rica ettim’ haberini tekzip edin” derdim.
KILIÇDAROĞLU: Sayın Demirel Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığını yapmıştır. Kendisini üzmek istemem ama CHP lideri olarak diyorum ki, ‘Haberal’ı listeye diğer tüm vekillerimizde olduğu gibi CHP iradesinin dışında bir irade aldırmamıştır. ‘ CHP’nin bir genel başkanı ve yetkili organları var. Bu konuda Sayın Demirel’le bir tartışmanın içine girmem.
ATİLLA: Cumhurbaşkanlığı yapmış bir insan üzüleceğine, ben üzülürüm tavrı bu ama.
KILIÇDAROĞLU: Olsun, gerekiyorsa biz üzülelim. Haklının tezahürata ihtiyacı olmaz.
ATİLLA: Bu tartışmalar olunca, kamuoyunda, “Mehmet Haberal’ın da tavassuta ne kadar da ihtiyacı varmış” gibi bir algı da oluşmuyor mu?
KILIÇDAROĞLU: Haklısınız belki ama şunu da ifade etmek isterim. Haberal’ın tavassuta, torpile ihtiyacı yok. Benim Haberal’la tanışıklığım çok uzun yıllara dayanır. Yeni tanışmıyoruz. Mehmet Haberal’ın hastanesi yokken de kendisini tanırdım. Değerli bir bilim ve düşünce adamıdır. CHP’ye Milletvekili olarak katkısı olacağına inandım. Mesele budur. Bunun dışındaki tartışmalara girmem.
SONUCU KÜÇÜMSEMEK İYİ NİYETLİ BİR DAVRANIŞ DEĞİL
ATİLLA: İktidar partisi ile anayasa değişikliklerinde anlaşmanız temel üç madde de fikir birliğinize mi bağlı?
KILIÇDAROĞLU: Öncelikle iktidar partisinin neler düşündüklerini öğrenmek istiyoruz. Daha sonra da kendi düşündüklerimizi paylaşacağız.
ATİLLA: CHP’nin oyunun yüzde 26 çıkmasını neye bağlıyorsunuz?
KILIÇDAROĞLU: Herkes açıkça gördü ki, biz AKP’den fazla çalıştık. Her çalışmanın hak edilen sonucu alması kısa zamanda olmayabilir. Gidilmedik yer, sıkılmadık el bırakmadık. Seçimin sonuçlandığı gece de tüm Türkiye’ye, ‘Seçim bitmemiş gibi çalışacağız’ diye seslendim. Seçmen nezdinde güven arttırmak, yanlış algıları, eksiklikleri düzeltmek hemen mümkün olmuyor ama aldığımız sonucu küçümsemenin çok da iyi niyetli bir bakış açısı olduğunu düşünmüyorum.
AGRESİF DEĞİLİM, PARTİMİ VE SEÇMENİMİ SAVUNDUM!
ATİLLA: Özel yaşamınızdaki mütevazi ve hoş görülü tavrınıza rağmen kürsüye çıkınca agresifleşiyorsunuz. Neden?
KILIÇDAROĞLU: Yok, agresif değilim. Seçim mitingleri doğası gereği hareketli ve coşkulu ortamlar. Bu yapıyla örtüşmeniz lazım. Ayrıca bana ve partime edilen hakaretlere cevap vermemem CHP seçmeninin de hukukunu korumamam anlamına gelir. Biz agresifleşmedik, partimize, seçmenize yapılan hakaret ve iftiralara karşı meşru bir savunma yaptık.
ATİLLA: Dünya görüşü olarak, “Asla tahammül edemem” dedikleriniz nelerdir?
KILIÇDAROĞLU: Yalana, iki yüzlülüğe ve böbürlenmeye tahammül edemem.
ATİLLA: CHP liderliği sizin için ne anlama geliyor? CHP’ye lider olmak nasıl bir duygu?
KILIÇDAROĞLU: CHP genel başkanlığı zor bir görevi baştan kabullenmek demek. Her partinin kendine özgü sorunlarıyla boğuşmak demek. CHP liderliği, geçmişten kaynaklanan ama aşılması gereken alışkanlıklarla mücadele etmek demek.
ATİLLA: Vakit probleminiz olduğunu biliyorum ama canınız sıkılınca nasıl rahatlıyorsunuz? Pişti mi oynuyorsunuz, okeye mi dönüyorsunuz?
KILIÇDAROĞLU: Ben eskiden bu yana sinemaya meraklıyım. Fırsat bulmam çok zor oluyor ama şayet zaman bulursam evde uzanarak film izlemek beni rahatlatır. Gazete okumayı, köşe yazarlarını okumayı severim. Beni eleştiren yazarlar dahil bir çok yazarı okurum.
İNANÇLIYIM, İBADET EDERİM, DUA ETMEDEN UYUMAM…
ATİLLA: Gazeteciler kamuoyu adına tanıklık yaptıkları için bazen nezaketsiz sorular da sorabilirler. Size nezaketsiz bir soru soracağım ama ortamı biraz daha yumuşatmak istiyorum.
KILIÇDAROĞLU: (Gülerek ve öne doğru eğilerek) Eyvah desenize…
ATİLLA: Kılıçdaroğlu’nun inanç dünyası nasıldır?
KILIÇDAROĞLU: Bu sorulara yazmamak üzere cevap vermem uygun olur.
ATİLLA: Aramızda kalırsa okuyucularımıza ikimiz birden haksızlık etmiş oluruz. (Kılıçdaroğlu defalarca ısrarımdan sonra gönülsüz de olsa yanıt verdi…)
KILIÇDAROĞLU: Bu konuların konuşulmasını doğru bulmuyorum ama madem ısrar ediyorsunuz, Allah’a inanırım. İnançlı bir insanım. İnanmak güzel bir duygu. Sıkıştığımızda bizi işiten, dua edebileceğimiz bir yaratıcıyı bilmek insan için çok önemli. Allah bizden dürüst olmamızı, kimseyi incitmememizi, kul hakkı yememizi istiyor.
ATİLLA: Gazeteciler nezaketsizlik yaptıklarında dur, durak bilmezler. Bir nezaketsiz soru daha sormak istiyorum; Allah’la kul arasında olduğuna şüphe yok ama ibadet ediyor musunuz?
KILIÇDAROĞLU: Sizin de dediğiniz gibi bunlar Allah’la kul arasındaki konular.
ATİLLA: Haklısınız ama Allah’la kul arasına girmeyen kalmadı zaten.
KILIÇDAROĞLU: (Gülerek) Bir de ben gireyim diyorsunuz yani.
ATİLLA: Günaha giriyorum belki ama ibadet ediyor musunuz? Bu konuda başka soru sormayacağım, söz. (Yine sıkıcı ısrarlarım var)
KILIÇDAROĞLU: İnancı olan herkes gibi ben de ibadet ediyorum. Dua etmeden uyumam. Başımı yastığa koymadan önce hesabımı veririm. İnancın güzelliği ve gücü bunların malzeme yapılmamasından gelir. İnanana da, inanmayana da saygılı olmak zorundayız. Allah’ın da istediği bu değil mi? Problem biraz da, ‘Allah’ın soracağı soruyu, kulun sormasında yatmıyor mu?’
ATİLLA: Utandım şimdi.
KILIÇDAROĞLU: Rica ederim sizi utandırmak için söylemedim. Gazeteci olarak her şeyi merak etmenizin anlaşılır tarafı var, benim sözümün muhatabı kendisini Allah’ın icra memuru olarak görenleredir.
ATİLLA: Samimi yanıtlarınız için teşekkür, özel alanınıza girdiğim için anlayış bekliyorum.
KILIÇDAROĞLU: Rica ederim. Kolay gelsin.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...