İşte Vakit Gazetesi’nin fikri takibi...
Radikal solun önemli isimlerinden, 52. Hükümetin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kul’dan “kaşarlı kadrolaşma” ve parti teşkilatları aracılığıyla “kamu personelini fişleme” itirafları…
Bakanlığı döneminde yaptıklarını “marifetmiş” gibi anlatan Kul’dan müthiş itiraflar:
“Bakanlığım döneminde neler mi yaptım?.. Ben, öyle demokrasi, insan hakları, bilmem eşitlik, bilmem özgürlük falan… Yok efendim, bu rejimde eşitlik varsa, herkes görev alabilmeli falan. Böyle şeyler anlamam. Ben, bizler aynı Sayın Ahmet Necdet Sezer gibi yaptık. Aynı askeriyenin yaptığı gibi yaptık. Silahlı Kuvvetler’de subay olmak isteyenin evine adam gönderilir. Bakalım, Kemalist mi?.. Bunu nereden anlarlar?.. Evine bakarlar… Evinde, Atatürk resmi asılı mı değil mi?.. Evine Atatürk’ün resmini asmayan kişi Kemalist değil demektir. Sayın Sezer, bürokratı kapıcısına sordurmuş. İyi yapmış. Biz de, bu kadro işlerinde, partimizin (SHP) teşkilatlarından istifade ettik.”
MARİFETLERİNİ SIRALADI
Kul, marifetlerini sıralamaya devam ediyor:
“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğum dönemde, hemen parti teşkilatlarına, bütün il ve ilçe başkanlıklarına yazı gönderdim. Bölgelerindeki kamu görevlileri hakkında, ‘istihbarat çalışması’ yapmalarını istedim. Raporlar geldi. Kimin bayan eli sıkmadığını, kimin ne yaptığını öğrendim. Bakan olduğum dönemde bunlarla çok uğraştım ama sonucu tam olarak ancak 28 Şubat sürecinde alabildik. Sağ olsunlar, ne kadar böyle Kemalist düşünceyle problemi olan adam varsa, merkeze çektiler. Bakanlığa sağlam insanlar alındı. Sağlam!..”
KEMALİST DÜŞÜNCEYLE BARIŞIK OLMAYANIN DEVLETTE İŞİ YOK!..
“Benim dönemimde, incelemeyi yaptık. Bu tür adamların devlete girmesini engelledik” diyen Kul’un değerlendirmeleri şöyle sürüyor: “Kemalist düşünceyle barışık olmayan insanların bu devlette yeri olmaması lazım. Kemalist cumhuriyetin ilelebet yaşatılması konusunda ne gibi tedbirler alınması gerekiyorsa alınır. Aynı Sayın Ahmet Necdet Sezer gibi yaptık. Bürokratın kapıcısına sorduruyormuş. İyi yapıyor. Biz de böyle yapardık, olması gereken de budur. Benim dönemimde, öyle ‘32 farzı bilir misin’ anlayışı hakim olabilir miydi?..”
NE YAPSAK?..
Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasının engellenmesi için mutlaka bir şeyler yapmak gerektiğini öne süren Kul, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Mesela, Susurluk tartışmaları sırasında bir dakika aydınlık eylemi yapılmıştı. Böyle eylemler yapılabilir, ne yapıp edip bunların Köşk’e çıkmasını engellemeliyiz. Sabih Kanadoğlu’nun yaklaşımı da yabana atılmamalı.”
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...