Kalçası, testisleri, anüsü, beli ve sırtı onlarca bıçak darbesi ile doğranmıştı. Parmakları uzunlamasına ve kemiğe kadar defalarca kesilmişti. Boğazında da çok uzun bir yara vardı. Yemek ve soluk borusu bu darbelerle kesilmişti. Saat 14.25’te ameliyata alındı. Hastanedeki 4 birimin ekipleri ameliyata girdi. 51 ünite kan verildi.
POLİSİN ihbar üzerine Zirve Yayınevi’ne gidip, cesetleri ve yaralıları bulduğu dakikalarda İnönü Üniversitesi’nde Emekli 1. Ordu Komutanı Hurşit Tolon’un konuşmacı olarak katıldığı "21’nci Yüzyılın Eşiğindeki Türkiye" konulu konferans devam ediyordu. Tüm üniversiteyle birlikte yaralıların kaldırıldığı Turgut Özal Tıp Merkezi personeli de konferansta bulunuyordu. Emniyet güçlerinin hastaneyi "İki ağır vaka geliyor" diye haberdar etmesiyle, konferanstaki doktorlar da hemen acil servise dönerek, bıçakla ağır yaralanan Uğur Yüksel ile zanlılar arasında yer alan ve polis baskınında apartman dairesinden atladığı için yaralanan Emre Günaydın’a ilk müdahaleyi gerçekleştirdi. Başhekim Yardımcısı ve hastane sözcüsü Doç. Dr. Murat Uğraş, Uğur Yüksel’in gördüğü vahşi işkencenin izleriyle, yapılan müdahaleleri şöyle anlattı:
"Sayamadığımız kadar çok bıçak darbesi vardı. İşkence amaçlı olduğu çok açıktı. Kalçası, testisleri, anüsü, beli ve sırtı onlarca bıçak darbesi ile doğranmış. Parmakları uzunlamasına ve kemiğe kadar defalarca kesilmişti. Boğazında da boydan boya çok uzun ve açık bir yara var. Yemek borusu ve soluk borusu bu darbelerle kesilmişti. Saat 14.25’te ameliyata alındı. Hastanedeki 4 birimin ekipleri ameliyata girdi. 51 ünite kan verildi. Hastanenin kan stokları tükendiği için kan Kızılay’dan tamamlandı. Ancak Uğur saat 17.30’da hayatını kaybetti."
Biz Bağladık Emre Kesti
Gözaltına alınan 4 zanlı, her şeyi Emre Günaydın’ın üzerine attı. Zanlılar ifadelerinde, "3 kişiyi biz bağladık, Emre kesti" derken, kendilerini eyleme Emre Günaydın’ın yönlendirdiğini iddia etti. Polise yakalanmamak için olay günü kitabevinin balkonundan atlayan Emre Günaydın’ın ise sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu, bu yüzden henüz ifadesinin alınamadığı bildirildi. Bu arada Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı’ndan bir ekip, sorgulamalara katılmak için Ankara’dan Malatya’ya gönderildi.
Tartışmak İçin Geldi Sanmışlar
Saldırganların, Zirve Yayınevi’nin içine, eylemi aylar öncesinden planlayan, "Reis" lakaplı Emre Günaydın (19) sayesinde girdiği, önce Alman vatandaşı Tilmann Ekkehart Geske’yi (46) öldürdüğü, polisin baskın yaptığı sırada da Necati Aydın (35) ve Uğur Yüksel’e (32) işkence yaparken 2’sinin hayatta olduğu anlaşıldı. Aydın, Yüksel ve Geske geçtiğimiz ay, "Paskalya" denilen "Diriliş Günü"nde bir gece düzenledi. Toplantıda, Günaydın ile Necati Aydın ve arkadaşları arasında bir tartışma yaşandı. Aydın ve arkadaşları, o gün Günaydın’ın itirazlarını dikkate almadı. Kendilerine o kadar güveniyorlardı ki, cinayetin işlendiği gün kapılarını çalan Emre Günaydın ve diğer saldırgan Salih Güler’i içeri davet etmekte sakınca görmediler. Sabahın erken saatlerinde yayınevi bürosuna gelen 2 gençle Hıristiyan ve İslam teorisi üzerine sohbet ettiler. Bu sırada yayınevinin muhasebecisi Emin Mığ da içerideydi. Mığ, 3 misyonerle 2 saldırganı büroda başbaşa bırakarak bürodan ayrıldı. Saat 10.30’da 3 saldırganın da büroya geldiği öğrenildi. Saat 12.20’de grafiker Gökhan Talas, yayınevinin kapısını çaldı. Açımadı. Anahtarıyla girmek istediğinde, kilitte anahtar olduğunu fark etti. Uğur Yüksel’i aradı. Yüksel açarak, "Büroda değiliz, Altın Kayısı Otel’deki toplantıdayız" dedi. Talas, Yüksel’in sesine yansıyan endişesinden tehlike olduğunu anladı. Bir toplantı yoktu. Polisi aradı ve olay ortaya çıktı.
Hürriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...