Deniz Baykal… Çünkü… 

darbeye karşıyız ama darbe ortamını hazırleyan beceriksiz siyasetçileri neden eleştirmiyoruz,12 eylül öncesi sokağa çıkamaz durumda değilmiydik 12 eylülü can simidi gibi bulduk ama sonrası darbe yapanlar dürüst olmadılar,şu anda türkiye cumhuriyeti bitilmiş abd nin istediği yapılmıyor mu?ülkeyi kim kurtaracak sandıklarda gördük mitinkleri yapanlar da hapishanelerde ölünceye kadar ,,,,,,,,

Ama şuna inanıyorum ki, 12 Eylül müdahalesini yapanları yargılamaya kalkanlar ya o günleri yaşamayan yani görgü ve bilgi eksikliği bulunanlar, ya yaşayıp da bu müdahale ortamının yaratılmasında katkısı olanlar (tabii işledikleri suçlardan dolayı soruşturulan, yargılanan,ceza alan veya hüküm giyenler dahil) ya da o ortamdan çıkar sağlamakta bulunanlardır... Kısacası ben (12 Eylül öncesi ortamla alakası bulunmayan dönemlerde gerçekleşmiş, daha önceki ve sonraki askeri müdahaleler veya müdahale girişimlerini hariç tutarak) halktan büyük destek görmüş 12 Eylül müdahalesini gerçekleştirenlerin, sırf bu nedenle yargılanmalarına yönelik girişimlere karşıyım... Türk halkının çoğunluğunun da bu görüşte olduğuna eminim...

Ayrıca yaşadığımız sıkıntı ve kayıplara karşın, o rezil ortamın sona ermesi pek çok kişi gibi bize de huzur ve mutluluk vermişti... 12 Eylül müdahalesi olmasa idi, o aciz hükümetler ve meclislerle, 12 Eylülün halka 2-3 sene yaşattığı sıkıntılar, en az beş-on katı bir zamanla yaşanırdı ve belki hala yaşanmaktaydı hatta belki ülke çoktan bölünüp parçalanmıştı... Bu durumda dahi, o günleri fiilen yaşamayan ve ciddiyetini bilmeyip ahkam kesenler, “en kötü sivil idare iyi askeri idareden iyidir” deyip hariçten gazel okumayı sürdürecekler elbette... Oysa ülkenin o duruma gelmesinin asıl sorumlusu, birbirini yemekten başka hiçbir halt beceremeyen, hiçbir çözüm getirmeyen, sıkıyönetim bölgelerinde askerin de elini kolunu bağlayan siyasilerdi…

Sakin, 26.06.2009 tarihli “EVRENDEN ŞOK ÇIKIŞ” haberi altındaki bana karşı yorumunda 12 eylül müdahalesi geç kalmıştı ve bir yıl daha erken olmalı idi, sonra öğrendik ki darbeciler kasten 1 yıl daha beklemişler demişsin?.. 1 yıl önce olsa idi değişen ne olacaktı?.. Askeri darbe ne zaman ve ne şekilde olursa olsun darbedir ve demokrasiye verdiği zararlar hep aynıdır.. Ayrıca 12 Eylül müdahalesi ve devamı süresince ülkede hemen herkes, hatta askerler dâhil, bir şekilde mağdur oldu… Ben de bir hukukçu olarak mesleğimi layıkıyla icra edemedim, eşimin de benimde pek çok maddi ve manevi sıkıntılarımız doğdu... Ama sağ ya da sol hiç bir aşırı uca ve yasa dışı eyleme ya da kuruluşa katılmadığımız için, tabiî ki o durumda olanlar, yani ülkenin bu duruma gelmesine yol açanlar kadar zarar görmedik…

12 eylulden önce ülkemiz iç savaş halindeydi.baba oğul birbirne düşman yapılmıştı.12 eylul ile beraber ülkeye huzur geldi. o günleri bilmeden konuşmak yanlış olur

Sevgili ilk misafir sehven yazmışım,kastımı anlatamamışım.Bazen insan bir yandan iş bir yandan yorum derken hataya düşebiliyor.Bir kelime hatası dağlar kadar anlam farkı yaratıyor."Dava" kelimesini "soruşturma" olarak düzeltir,teşekkür ederim.Ama soruşturma talimatı vermesi de kabul edersin ki hukuki açıdan vahimdir..Saygıyla..

Arkadaşlar, Deniz Baykal’ın sözlerini pek çoğunuz ve (Türk Time dahil) dikkatli dinlememişsiniz.. Anayasanın 15 nci maddesini “değiştirelim” diyor, “kaldıralım” demiyor.. Arada büyük fark var.. Doğrusu Baykal’ın attığı bu zarfa ihtiyatlı yaklaşmakta yarar var.. Baykal hükümete karşı “haka dansı” oynuyor gibi geliyor bana…

Özay Atay, askeri yargı konusundaki değerlendirmelerinin pek çoğuna katılıyorum… Ama bir noktayı hatalı açıklıyorsun; Askeri Yargıda Kurum Amiri Komutanlar Askeri Savcıya dava açma emri veremez, Askeri Mah.YUK.nda böyle bir yasal düzenleme de yoktur… Komutan ancak suç teşkil ettiğine inandığı bir olay ya da kişi/ler hakkında ve kesinlikle yine askeri hakim sınıfından olan adli müşavirinin yönlendirmesi ile Askeri Savcıya sadece “soruşturma yapılması” emri verebilir… Bundan sonra Savcı dava açmak, görevsizlik veya kovuşturmaya yer olmadığı gibi kararları vermekte bağımsızdır… Bilgine…

kuruluşlarının teklifi ortak akılla uygun bulunup kabul edilir.Neticede oluşacak metin ne Ak Partinin ne CHP'nin nedediğer partinin malı değil meclisin ve milletin malı olur.Kaldı ki Ak Partinin taslağı günlerce tvlerde tartışıldı,internette yayınlandı.Her kesimden katkı,öneri istendi.Yani işin özü Ak partinin anayasataslağı hazırlaması bir dayatma değil,diğer partilerle yapacağı müzakereye temel teşkil edecek bir önşarttır.Bunu yapmasa samimiyeti sorgulanır..

dönersek Ak parti yeni anayasa yapalım diyecekse tabii ki önce kendi tasarısını oluşturacak,hiç bir hazırlık yapmadan hadi anayasa yapalım denmez.Diğer Partiler de kendi taslaklarını oluşturacak,sonra oturup bunlar üzerinde müzakere edip tek metin elde edilecek.Yeni anayasa için kendi çalışmasını yapmayan partinin samimiyeti sorgulanır.Bu kendi taslağını dayatma değil,müzakerede kendi pozisyonunu ortaya koyan bir belge olur.Müzakerede bazen CHP'nin,bazen Akp'nin bazen MHP yada sivil toplum