Aslında yönetenlerin birkaç çuval kömür, birkaç gıda paketi, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi “şey”lerle kandırabileceğini düşünüp diğer tüm zamanlarda bunun gibi temel ihtiyaç maddelerine muhtaç olmayacak bir yönetim anlayışına yönelik hiçbir şey yapmayıp seçim yaklaşınca muhtaç bırakılan bu basit ürünleri sunup oylarının alınabileceği düşünülen halk, baştan kaybetmiştir. Yöneticiler bu mantıktaysa, ki bu mantıkta, o halkın kazanması boş bir umuttan öteye gidemez.
Ama madem durum bu kadar umutsuz, evet durum bu kadar umutsuz, o zaman maalesef geriye sadece kötü içindeki iyiyi çıkarmak kalıyor. Bu, derin bir ironi ama, el mahkum.
Kötünün içindeki iyi şu: Sebebi her ne olursa olsun birçok yoksul ailenin evine belki açlıklarından çok yiyecek girdi ilk kez. Suları olmasa bile çamaşır makineleri, içleri seçim sonrasında boşalacak olsa da buzdolapları oldu.
Evet, bu rüşvetti. Ama genel rüşvet tanımının dışında sadece ayıbı sadece verene yazılan bir rüşvet.
Büyük fotoğrafta bu “mal edinmenin” kazanan tarafına yazılacak yanı olmasa da günü geçirme telaşından büyük fotoğrafa bakamayacak durumdaki yoksul halk analarının ak sütü gibi helal olan bu yardımlarla belki de ilk kez görece kazandı.