| |||
"Gazetecilikte en önemli hususlardan biri de fikri takiptir" diyen Korkmaz, bunu gazeteciliğin olmazsa olmazı olarak değerlendiriyor. Korkmaz, fikri takip konusunda medyayı yetersiz görerek, "Susurluk, Danıştay olayı ve benzeri birçok olayda fikri takip olmadığını gördük. Bu olayların fikri takibi yapılmadı. Medya, artık büyük sırların üzerinde ki perdeyi açan değil, örten bir yapıya büründü. Toplumu derinden sarsan birçok olayın üstü medya tarafından örtüldü." diyor. Zaman Gazetesi Yazarı Korkmaz şöyle devam ediyor: "Milliyet Gazetesi, Abdi İpekçi cinayetini aydınlatmak için elini taşın altına koymuyorsa, burada bir sorun var demektir. Hürriyet Gazetesi, bir gün önce attığı başlığı ertesi gün yok sayan bir haber yapıyorsa, burada ilkesel bir sorun yaşanmaktadır." Korkmaz, gelinen bu noktayı, medya sermayesinin yapısının değişmesine bağlıyor. Korkmaz'a kulak verelim: " Medya sermayesindeki yapısal değişim medyayı da bozdu. Artık gazetecilik yapmaktansa başka faaliyetlere yöneldi medyamız. Gazeteciliğin temel ilkeleri bir yük gibi algılanmaya başlandı." Korkmaz, medyanın 28 Şubat sürecinde kullanılmasıyla birlikte fiilen bitirilmiş olduğunu belirtiyor. Korkmaz, "28 Şubat sürecinde askeriyede pişirilip gazete mutfaklarına gönderilen haberlerle yapılan psikolojik harekatın yaşandığı günlere" değinerek "Medya iğdiş edildi" diyor. Gerçek bir gazete, kendi fikrine ters bile olsa gerçeği yayınlar Korkmaz'a gerçek bir gazete/gazeteci nasıl olmalı sorusunu yöneltiyoruz. Aldığımız cevap oldukça net oluyor: "Gerçek bir gazete, kendi fikrine ters bile olsa gerçekleri yayınlar. Bir olayın tüm tarafları ile görüşülmeli, farklı açılardan bakılabilmelidir. Gazeteci araştırmacı gazeteciliğin de ötesinde bir yerde 'dedektif' gibi çalışmalı adeta 'olay yeri incelemesi' yapmalıdır. Kafalarda ne kadar soru işareti var ise, bu sorulara toplum adına cevap arar. Karanlık tek noktanın kalmaması için çalışır. Fikri takip işte bu açıdan hayatidir. Bir olay kesinleşmeden de yargıda bulunmaz. "Korkmaz'ın söyleşimiz esnasında sıkça kullandığı dedektif gazetecilik kavramı dikkatimizi çekiyor. Nedir bu dedektif gazetecilik diye soruyoruz kendisine: "Dedektif gazetecilik aslında meslek ahlakı ile ilgili duyarlılığı daha da geliştiren bir tanım. Bir olayla ilgili tüm kompartımanların araştırılmasıdır. Gazetecinin öncelikle gerçeğe ulaşabilmek ve bunu belgeleyebilmek için dedektif gibi çalışması gerekiyor" diyor. Medyanın toplumsal rolünün ne olması gerektiği sorumuza ise Korkmaz'dan şu cevabı alıyoruz: "Medya kamuoyunu yansıtmalı. Kamuoyunu oluştururken ise gerçekleri çarpıtmaması, manipülasyon yapmaması gerekir. Ancak medyanın güdüleme hileleri felaket bir hal aldı! Ekonomik ilişkiler gerçeklere yön veriyor. Bu da gayri meşru olanın medya marifetiyle meşru hale getirilmesi sonucunu doğuruyor." Tamer Korkmaz, batılı ülkelerdeki medya ile ilgili de şu tespiti yapıyor: "Batılı ülkelerdeki medyada da ciddi çürüme var. Ancak onların meslek ahlakı ile ilgili kurallara riayeti bizimki ile kıyaslandığında çok daha iyi bir durumdalar..." Köşe yazarı gazeteci, muhabir kökenli olmalı Korkmaz ile yaptığımız söyleşi de söz köşe yazarlığı ve köşe yazarlarına geliyor. Korkmaz'a göre bir köşe yazarı gazeteci kökenli olmalı. Korkmaz, muhabirlikten gelmeyen bir kişiyi gerçek bir gazeteci olarak görmediğinin altını çizerken köşe yazarlarının da gazetecilik mesleğinden gelmiş olmaları gerektiğini vurguluyor. Korkmaz, ihtisas gerektiren alanları ve akademik yazıları köşe yazısı formatının dışında tuttuğunu ifade ederek, "O alanın sütunları farklı (ve daha geniş) olmalı. Ki, elbette bu sütunlar kesinlikle gereklidir" diyor. Türkiye'de medyanın temel sorununu arzın merkezine seyahat edilmemesi olarak değerlendiren Korkmaz, şu görüşleri ifade ediyor: "Arzın merkezine yolculuk yapılmaması hem medyanın hem de köşe yazarlarının başlıca sorunlarından biri. Arzın merkezine yolculuk yapamayan köşe yazarları daha çok husumete yönelik ya da özel hayatlarıyla ilgili polemiklere giriyorlar. Birkaç kişinin ilgi alanına girecek konular üzerinde kalem oynatıyorlar." 2000'li yılların gazeteleri hâlâ ortada yok Tecrübeli gazeteci, gazeteciliğin artık eski kalıplar ile hazırlanıp sunulmasının mesleği havlu atma aşamasına getirebileceği uyarısında bulunuyor ve ekliyor: " Artık 2000'li yılların gazetelerinin yapılması lazım." Korkmaz, özel televizyonların 90'lı yıllardan itibaren, internet gazeteciliğinin de günümüzde geldiği bu noktadan sonra, gazetelerin kendilerini yenilemesinin kaçınılmaz olduğunun hatta geç kalındığının altını kalın çizgilerle çiziyor. Korkmaz, aksi takdirde gazeteciliğin mutlak surette bir mağlubiyet yaşayacağı ikazında bulunuyor: "Türkiye'de internet gazeteciliği henüz kurumsallaşmadı ama bu haliyle bile kâğıttan gazetelere göre fikirlerin çok daha serbest dolaştığı bir alan. Yeni nesillerin hayat alışkanlığı internetle şekillenmiş durumda. Gazeteler günümüzde iyice "yazamayan, topa girmeyen" nesneler oldu! Bütün bu faktörler, ortadan kaldırmasa da -bir noktadan sonra- kâğıttan gazetenin sırtını yere getirecek." Spor gazeteciliğinin A'dan Z'ye değişmesi gerekiyor Tamer Korkmaz ile spor gazeteciliği üzerine de sohbet ediyoruz. Korkmaz, bu konuda da köklü değişikliklere gidilmesinin gerekliliğine değiniyor. Korkmaz, spor gazeteciliğinin A'dan Z'ye değişmesinin gerektiğini söylüyor. Korkmaz'a göre spor gazeteciliğinde yaşanan en önemli sorun bilgi ve analiz eksikliği. Korkmaz, sezon öncesinde yapılan 85?? transfer haberinden sadece dört beş tanesinin doğru çıktığı bir ortamda, masabaşı/fabrikasyon üretimin çok ciddi bir sorun olduğunu belirtiyor. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...